Kara Kıçlarınıza Tekmeyi Basacağım!

80’ler aşağı 80’ler yukarı koştururken, 70’lerin o acayip havasını özlemedik mi peki? Özledik pek tabi! Sağ olsun, sıradanlığıyla içimizi kurutan Thick As Thieves dışında uzunca bir müddet kendi köşesine çekilmiş olan Scott Sanders, bizleri hem dumura uğratan hem de mest eden bir işe kalkıştı ve 70’lerin blaxploitation filmlerine baştan sona kusursuz bir selam niteliği taşıyan Black Dynamite gibisinden edepsiz bir trash canavarını yarattı!

black_dynamite_ver12_xlg1

Aslında projenin arkasındaki asıl ismin Michael Jai White olduğunu söylemek gerekir. Nitekim filmin senaryosuna imza atan isim aktörün ta kendisi. Ne yazık ki yanlış kariyer planlamasının kurbanı olan aktörler arasında sayabiliriz ‘hite’ı. O sebepledir ki pek çok izleyici suretini daha ziyade Spawn’ın kömüre dönüşmeden önceki karizmatik hali olarak anımsamaktadır. Fakat ne gariptir ki Jai White kariyerine Troma filmleriyle başlamıştır (Toxic Avenger’ın düşmanlarından siyahi kung fu dövüşçüsü Apocalypse Inc. Executive!!!). Her ne kadar Breakfast Of Champions, City Of Industry ya da 2 Days In The Valley gibisinden popüler filmlerde irili ufaklı boy gösterse de, yeteneklerini tam anlamıyla sergileyebileceği projeler (burada yetenekten kastımız elbette ki siyah kuşak sahibi olduğu sayısız dövüş sanatlarındaki becerileri olsa da White’ın oyunculuk eğitimi aldığı ve off-brodway perdelerinin önünde boy gösterdiği de rivayet edilir) karşısına çok geç çıkmıştır. Örneğin ilkinden çok daha başarılı ender devam filmleri arasına adını kalın kalın kazıyan Undisputted 2: Last Man Standing’de, Scott Adkins ile karşılıklı döktürmeleri, önüne çıkan fırsatlardan biri olmuştur (Tabi serinin en başarılı halkası olarak kabul edilen üçüncü filminde Jai’nin yer almaması, başarının sırrı olarak Scott Adkins’ten şüphelenmemizi de sağlamıyor değil hani!).

Black Dynamite4

Black Dynamite, Michael Jai White’ın belki de önüne bir türlü istediği fırsatları sunmayan Hollywood’a atmış olduğu okkalı bir tokattır ki bunu da bir blaxploitation örneğiyle yapmış olması manidar değil de nedir? White, genç yönetmen Sanders’ın hınzır bakış açısının da itici kuvveti sayesinde; hem dövüş sanatlarındaki tecrübesini kullanabilme hem de Toxic Avenger vakasını saymazsak, belki de daha önce kıyısına hiç yanaşmadığı mizah alanındaki maharetlerini büyük büyük konuşturma fırsatı yakalamış Black Dynamite ile birlikte!

Ayrıca Black Dynamite’ı farklı bir noktaya koymamak için hiçbir sebebimiz yok! Tamam blaxploitation külliyatına karalanmış ne varsa hemen hemen hepsini filmde bulabilmek mümkün ama White ve Sanders ikilisi, bunu ne gereğinden fazla ‘selam çakma’ meraklısı bir parodi olarak ne de köklerine dil çıkararak hakaret eden sulu sepken bir komedi bozması olarak sunuyorlar bizlere. Ayrıca Tarantino’nun Jackie Brown’da yaptığı gibi, tabağı boydan boya bulaşık suyuna batırmış bir revizasyona da maruz bırakmıyorlar. Yani kısacası Black Dynamite, bu günün şartlarıyla, milyon dolarlık bütçelerle vücuda getirilen, daha sonra da trash film meraklıları için orasına burasına tonlarca çentik atılarak meraklılarının sofrasına servis edilen, plastik bir porsiyon değil! (bkz Rodriguez mahsulü Machete…) kanlı canlı bir tür filmi örneği! Dolayısıyla film, blaxploitation maskesi falan takmıyor, kelimenin tam anlamıyla 70’lerden fırlayıp gelmiş, abecesine özen gösterilmiş bir blaxploitation zaten!

Black Dynamite3

Filmin konusu da tahmin edeceğiniz üzere, en az sırtını yasladığı görsel mirasın kendisi kadar sığ… Yani öldürülen bir sevgili / anne / baba (burada erkek kardeş), intikam yemini eden siyahi bir ölüm makinesi, oluk oluk akan kan, tercihen kopan uzuvlar, eğer o olmazsa kırılan kemikler… Yine tercihen havaya savrulan uçan tekmeler, bir anda dövüş yeteneğinin farkına varıp dumura uğradığımız yaşlı başlı adamlar, sevişmeye doymayan ana karakterler, hiç kimsenin karşısına dikilmeye cüret edemediği fakat esas oğlanımız tarafından birkaç saniye içerisinde şamar oğlanına döndürülen acımasız kötüler… Vesaireler vesaireler… Black Dynamite’ın en güzel yanı, bu klişelerinin hepsine, kronolojisinde en ufak sapma bile olmaksızın eksiksiz bir biçimde yer vermesi. Eğer ki doğru uygulanan klişelerden keyif alan bir sinefilseniz, Black Dynamite ile ihya olmamanız için önünüzde hemen hemen hiçbir engel yok!

Tabi bu intikam hikâyesinin dış cephesini boydan boya sıvayan bir de suç öyküsü var karşımızda. Görünen odur ki, büyük başlardan biri Afro Amerikalıların köküne kibrit suyu ekmek gibisinden endorfin israfı bir iş için, yine siyahi suç çetelerinden yardım almaktadır. Kardeşinin intikamını almak için olayları eşeleyen Black Dynamite, ipuçlarını birleştirdiği vakit devlet onaylı bir likörün piyasaya sürüldüğünü öğrenir. Öyle ki bu likör, bir Afro Amerikalı’nın (totalde tüm dünyalı erkeklerin) en büyük kabuslarından birini gerçeğe dönüştürür. Sadece bir yudumuyla, içenin penisini büzüştüren bu akıllara zarar likör sayesinde, ülkedeki bütün Afro Amerikalıların kökünün kazılması amaçlanmıştır çünkü!

Black Dynamite1

Tabi yukarıda da belirttiğim gibi Black Dynamite, 70’lerin trash filmleriyle enikonu dalgasını geçmek gibisinden bir misyona sahip değil! Fakat patlayan ışıklar, sık sık tekrar edilen ve filmin stratejik noktalarına akıllıca yerleştirilmiş teknik hatalar, tepeden sarkarak kadraja el sallayan mikrofonlar, abartılı oyunculuklar, aksa kafa atan planlar sayesinde, blaxploitation furyasının teknik yetersizliklerine de nazire yapmayı ihmal etmiyor White ve Sanders ikilisi. Fakat bunu, sırtını yasladığı furyayı köteklemeden yapıyor ki, günümüzdeki absürt parodi anlayışının gidişatı düşünüldüğü vakit bu hınzırlıkları yaparken eline yüzüne bulaştırmamış olması filmin en büyük artısı.

Malumunuz Michael Jai White’ın da, hayat verdiği ana karakter ile belli başlı ortak noktaları bulunmakta. White, tıpkı B.D. gibi hemen hemen bütün filmlerinde girdiği dövüşlerde burnu bile kanamadan kurtulmayı başaran karakterlere hayat verir (Spawn’daki büyük talihsizliği ve The Dark Knight’da Joker tarafından deşilmesi gibisinden istisnaları görmezden gelirsek tabi!). Tıpkı filmin başında olay yeri inceleme memurunun, işi FBI’a havale etmeden önce ettiği isyandaki olduğu gibi, işin içine Black Dynamite girdiği vakit, sokaklar kan gölüne dönecektir. Bereket, B.D. bu kan banyosundan, kırışık gömleğine tek bir damla kan bile sıçratmadan kurtulabilmeyi başaracak yeteneğe sahiptir!

Black Dynamite2B.D. hiç kuşkusuz ki blaxploitaion aleminin süper kahramanıdır. Hiçbir koşulda kurşunu bitmez, hiçbir düşman tarafından yaralanmaz, neredeyse ömrü boyunca hiç dayağın tadına bakmamıştır, bir çatışmaya girdiği vakit vurulma ihtimaline de kafa patlatmış olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu özellikleriyle Afro Man’i kıskandırması işten bile değildir anlayacağınız. Kaldı ki, nunchaku kullanma konusundaki becerileri de, değme kung fu dövüşçülerinin büyük bir kısmına parmak ısırtır. Fakat B.D. en önemli sınavını, filmin final sahnesinde karşı karşıya geldiği, dönemin ABD başkanı Nixon ile olan dövüşünde verecektir. Tabi Lincoln’un nereden zörtlediği anlaşılmayan iyiliksever ruhundan bir miktar yardım alarak…

Ülkemizde her ne kadar kıyıda köşede kalsa da Black Dynamite, özellikle Amerika’da kısa sürede baş tacı edildi. Hatta filmin başarısı beraberinde kısa soluklu bir animasyon serisini de getirdi. Fakat ne yazık ki B.D.’nin maceraları beyaz camda yapımcıların umduklarını vermeye yetmedi.

Aynı ekip, kollarını yeniden sıvayıp, bir başka Black Dynamite filmiyle bizi ödüllendirirler mi, bunu söylemek şimdilik güç! Scott Sanders, her ne kadar Aztec Warrior ile bu türün bol grenli caddelerinden fazla uzaklaşmayacağının sinyallerini verse de; Michael Jai White’ı bu kadar eğlenceli bir başka rolde görebilir miyiz işte orası şaibeli! O zamana kadar bir fırsatını bulup Black Dynamite’ın tadına bakmazsanız çok şey kaçırırsınız!

blank

Fatih Yürür

İlk sinema deneyimi, bir Stephen King uyarlaması olan “Geri Döndüler” olmuştur. Yazmaya başladığı dönem ise aslen lise yıllarıdır. Saçma sapan korku hikayeleri kaleme almaktadır ve asıl amacı bir gün bunları görselleştirebilmektir. Çeşitli platformlarda oyun incelemeleri ve film eleştirileri yazar. Yaratmış olduğu RüyadaM adında bir animasyon ve çizgi hikaye karakteri bulunmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Odishon / Audition (1999)

Japon korku sineması dendiğinde Miike'ye ayrı bir yer açmalı. Başyapıtlarından
blank

Adı Vasfiye (1985)

Atıf Yılmaz'ın kendi deyimiyle "sosyal içerikli fantastik film" olarak tabir