“Buraya hocamın intikamını almaya geldim kalleş köpekler!.. Yılan ve akrep tekniğimle hepinizi geberteceğim!.. Sıcak kumlara gömüp, taşlaştırdığım ellerimle vücutlarınızdan oluk oluk kan akıtacağım!…”
Eyüp Sultan, Yeni Mete Sineması’nda geçen çocukluk günlerimde duyduğum bu ve benzeri sözler, video’ma ya da DVD oynatıcıma koyduğum her Hong Kong/Çin ürünü filmi izlerken aklıma gelir ve yazlık sinemaların bol olduğu o “2 Film Birden” li dönemlere giderim… Wang Yu ve Bruce Lee… Yaşı 30’un üzerinde olanlar ne demek istediğimi ve neler hissettiğimi anlayacaklardır. Hele bir de İstanbul’un kıyı köşe mahallelerinde ya da Anadolu’nun kırsal bölgelerinde doğup, büyümüşlerse…
İşte bu anılar ve duygular beni bu yazıyı yazmaya iten başlıca nedenler oldular. Her ne kadar Hong Kong-Kung Fu (ve diğer dövüş sanatları filmlerinin) kökleri onun filmlerine dayanmasa da, konunun Türkiye’deki tarihsel gelişimini göz önünde tutarak söze Wang Yu ile başlamak istiyorum; şu tek kollu uçan adamdan, hani enli ve keskin kılıcıyla kendisine ihanet edenlerden öcünü almak uğruna ağaçlara zıplayan, bir vuruşta otuz kelleyi koparan, çekik gözlü, sarı benizli kahramandan…
Kaynaklara göre; Jimmy Wang Yu, Yu Wang, Jimmy Wong Yu, Wang Zhengquan, gibi “aka”lara sahip olan Wang Yu, 18 Mart 1943’te Şangay’da (Shanghai) doğdu (Farklı kaynaklarda farklı tarihlere rastladım gerçi). Sporcu bir kimliğe sahipti ve uzun yıllar yüzücülük yaptı. 1962-63 ve 64 yıllarında, Hong Kong gençler yüzme şampiyonu olan Wang Yu’nun kaderi agresif yapısı yüzünden değişti. Şampiyonalara katılması yasaklanınca, kendini tümden sinema dünyasının içinde buluverdi. Yüzücülük yaptığı zamanlarda onun için bir ilk deneyim olan Shaw Brothers yapımı Kaplan Çocuk (Tiger Boy-1963) ile başlamış bulunan sinema kariyeri hızla tırmanışa geçti ve onu halkın çok sevdiği bir oyuncu, bir efsane (Chop Socky Legend) yaptı. İlginçtir ki, Amerika’da yayınlanan Oriental Cinema dergisinin editörü Damon Foster’ın bir makalesinde yazdığı üzere; Wang Yu hiç bir zaman ciddi anlamda Kung-Fu öğrenmedi. Aldığı bir parça Karate dersi ile, gençken katıldığı sokak döğüşlerinden edindiği tecrübe sayesinde durumu idare etti. Bu güne değin sayısız filmde oynayan ve bir kısmında da yönetmenlik yapan bu zat-ı muhteremin meşhur olmasını sağlayan, Hong Kong’da 26 Temmuz 1966’de gösterime giren Kolsuz Kahraman (The One Armed Swordsman / Dubei Dao) filmidir. Kolsuz Kahraman o güne kadar bir milyon Hong Kong doları hasılat getiren ilk film olma ünvanını da eline geçirdi. Doğal olarak devamları, hatta taklitleri çekildi. Bir türe öncülük etti, Kolsuz Kahramanlar furyasını doğurdu. Bir Shaw Brothers klasiği olan bu filmi, efsanevi yönetmen Chang Cheh yönetti. Gerçekte içinde pek fazla Kung Fu elementleri bulunmayan bu film, tam bir kılıç dövüşü festivalidir. Hem de minimum ölçüde “tel” efekti kullanılan bir başyapıt…
Usta Chi-Ju (Tien Fong) bulunduğu çevrede iyiliksever biri olarak tanınmasına karşın, düşmanları da olan biridir. Bunların en tehlikelisi “Uzun Kollu Şeytan” olarak anılan Cheng Tien-Shou adında, gaddarlığıyla ünlü başka bir Kung Fu ve kılıç ustasıdır. Bir gün usta Chi’nin evi Cheng Tien-Shou ve adamları tarafından basılır. Öğrencilerinden biri olan Fang Cheng (Feng Ku) ölümcül yaralar almasına karşın hocası Chi’yi koumayı başarır. Çarpışma sırasında Fang Cheng’in kılıcı kırılır. Ağır yaralanan Fang Cheng, çok sevdiği hocası ve oğlu Fang Kang’ın kollarında yaşama veda eder. Fang Kang babasının kırık kılıcını alır ve intikam yemini eder. Yıllar Geçmiş, Fang Kang büyümüştür (Wang Yu). Babasının kırık kılıcını hep yanında taşımaktadır. Usta Chi, Fang Kang’ı kendi oğlu gibi büyütmüştür. Kızı Pei Erh (Pan Yin Tze) ve iki öğrencisi, ustanın Fang Kang’a daha fazla ilgi göstermesini hazmedemeyip, ona karşı diş bilemektedirler. Basit bir sebep yüzünden Fang Kang’ı düelloya davet ederler. Fang Kang onları ciddiye almamaktadır. Ama diğerleri dövüşmekte ısrar edince, kılıcını bile kullanmadan onları yener, sonra da gitmeye karar verir. Pei Erh bir anlık öfkesinin esiri olup, Fang Kang’ın boş bulunduğu bir anda, onun sağ kolunu keser. Fang Kang kanlı kolunu orada bırakarak, acılar içinde karlara bata çıka uzaklaşır. Bütün bunlar olurken, “Uzun Kollu Şeytan” Cheng Tien-Shou, adamlarıyla kasabaya gelir. Amacı daha önce başaramadığı suikastı gerçekleştirmektir. Bunun için onu ve öğrencilerini yenilmez kılacak silahlar icad etmiş, denemeye koyulmuştur bile. Usta Chi, Fang Kang’a olanları öğrenmiş, kızı ve iki öğrencisine onu bulup, kendisine getirmelerini emretmiştir. Fang Kang kan kaybı yüzünden bitkin düşüp bayılmıştır. yakınlardaki köyde, büyükbabası Wang (Lee Yan Ho) ile birlikte yaşayan Hsiao Man (Chiao Chiao) adlı genç kız Fang Kang’ı bulur ve evlerine taşır. Yaşlı adam ve torunu onu iyileştirirler. Fang Kang kısa sürede kendini toparlar ve işe yaramayan sol kolunu çalıştırmaya koyulur. Babasından geriye kalan kırık kılıç onu motive etmektedir. Fang Kang kısa sürede eski formunu bulur ve köyde sevilen bir kişi olur. Babasının katili ve hocasının baş düşmanı Cheng Tien-Shou’nun kasabaya döndüğünü öğrenince hemen yola çıkar. Amacı hem ustasını korumak, hem de babasının intikamını almaktır. “Uzun Kollu Şeytan”ın dehşet saçtığı kasabaya gelir. Ortalık kan gölüne dönmüştür. Sonunda babasının kırık kılıcıyla intikamını almayı başarır…
Çin Boksörü (The Chinese Boxer / Long hu du-1970), Tek Kollu Boksör (The One Armed Boxer / Du bei chuan Wang-1979-71), Çin Kaplanı (A Man Called Tiger / Leng Mian Hu-1972-73), Tek Kollu Boksör Uçan Giyotin’e Karşı (One Armed Boxer vs. Flying Guillotine / Du bi quan wang dapo xue di zi-1974-75), bir atımlık James Bond George Lazenby ile oynadığı Krallar Çarpışıyor (The Man from Hong Kong-1974-75), çömez bir Jackie Chan’i de kadrosunda barındıran Öldüren Göktaşı (The Killer Meteors / Feng yu shuang liuxing-1976-77) ve Ölüm Parmağının Dokunuşu (Point the Finger of Death-1978) gibi filmlerle Türkiye’de de binlerce hayran kazanmıştır Wang Yu…
Kolsuz Kahraman ve daha bir çok çılgın Kung Fu filminin ünlü yönetmeni Chang Cheh, içlerinde Liu Chiua-Liang, Tu Chung Shun, Tsu Tsan Hong ve John Woo gibi yönetmenlerin de bulunduğu bir kuşağı etkilemiştir. 100 filme yakın bir yönetmenlik tecrübesine sahip Chang Cheh’in, Hong Kong-Kung Fu sinemasına kazandırdığı Ti Lung, (Alexander) Fu Sheng ve Kuo Choi gibi yıldızlar, efsanevi Wang Yu’nun yanı sıra, türe müsait (özellikle de çoğu kırsal kesimlerde bulunan) Türk sinema salonlarında da çocuk yaştaki seyircinin gönlünü fethetmeyi bilmişlerdir.
Chang Cheh’in bir çok ucubik filmi barındıran filmografisinden Kolsuz Kahraman’ın İntikamı (The New One armed Swordsman / San duk bei do-1971), On Çelik Parmak (Ten Fingers of Steel-1873), Beş Ölümcül Zehir (Five Venoms / Wu du-1978), Sakatlanmış İntikamcılar (Crippled Avengers / Can Que-1978) ve Altın Kollu Çocuk (Kid with Golden Arm / Jin Bei Tong-1979) gibi örneklerden birkaçı seyredildiğinde, onun pek te normal öykülerle uğraştığını söyleyemeyiz. Kullandığı statik kamera açılarının tekdüzeliğine rağmen, seçtiği öyküler ve kahramanlar onun filmlerini cazip kılan temel ögelerdir. Tabii filmlerde kullanılan fantastik Kung Fu teknikleri ile silahları unutmamak gerekir.
Chang Cheh’in izinden giden ve onun tuhaf öykü anlatma tarzını bir adım daha ileriye taşıma becerisini gösteren az sayıdaki yönetmenlerden biri olan Liu Chia-Liang, çekmiş olduğu Kung Fu Efsanevi Silahlar (Legendary Weapons of Kung Fu /Shi ba ban wu yi-1982) ve Sahaolin Ninja’ya Karşı (Shaolin Challenges Ninja / Heroes of the East / Zhong hua zhang fu-1978-79) gibi iki Shaw Brothers klasiği ile Kung Fu sinemasının önemli yönetmenleri arasına girdi. Shaolin Ninja’ya Karşı’da en iyi performanslarından birini sergileme olanağı bulan Liu Chia-Hui (yönetmenin kardeşi) gibi genç bir yeteneğin karşısında, Japon uyruklu (efsanevi) Yasuaki Kurata ve Yuko Mizuno ile bizzat Liu Chia-Liang’ın kendisi “Sarhoş Usta” rolünde yeralmıştır. Filmin ilginç özelliklerinden birisi de, bir yığın Çin ve Japon silahının içinde bulunduğu sayısız dövüş sahnesini barındırmasına karşın, karakterlerden hiçbirisinin ölmemesidir. Hong Kong dövüş sanatları filmlerinin bir çoğunun ana temasını oluşturan, düşman Japonlara karşı mücadele motifi, bir şekilde burada da yinelenmiştir. Ancak dönemin kan gövdeyi götüren filmlerinin aksine, Çin-Japon çekişmesi, bu karşıtlığın parodisi olarak ele alınmıştır.
Ho Tao (Liu Chia-Hui) zengin bir aileye mensup, genç ve ileri görüşlü Çin dövüş sanatları öğrencisidir. Babasının ısrarları üzerine, istemeden de olsa genç bir Japon kızı olan Kun Tse (Yuko Mizuno) ile evlenmek zorunda kalır. Bu istem dışı evlilik, genç çift arasında inatlaşmadan doğan bir çekişmeye neden olur. Kun Tse de, kocası gibi dövüş sanatlarına ve geleneksel silahlara meraklıdır. Bunu farkeden Ho Tao, aralarındaki inatlaşmanın da etkisiyle ona hünerlerini göstermeye kalkıp, Çin silahlarının ve dövüş tekniklerinin Japonlarınkinden daha üstün olduğunu söyleyince, Kun Tse öfkeden deliye döner. Ho Tao’nun sözleri üzerine ona düello teklif eder. Ho Tao’nun geleneksel Çin silahları ve Kung Fu tekniği, Kun Tse’nin Japon kökenli “Ninjitsu” tekniği ile karşı karşıya gelir. Sinema tarihinin en ilginç karı-koca kavgalarından birine tanık oluruz. Ho Tao kazanır ve bunu hazmedemeyen Kun Tse bavulunu toplayarak, Japonya’ya, ailesinin yanına döner. Aradan Geçen kısa zaman Ho Tao’ya karısını özlediğini farkettirir. Gururu kırılan Kun Tse’nin dönmeyeceğini düşünen genç adam, kafasında bir plan yapıp, uygulamaya koyulur. Karısına bir mektup yazarak, onu kışkırtmayı düşünmektedir. Japon dövüş tekniklerinin ne kadar işe yaramaz olduğundan bahseden bir mektup yazar ve onu aksini ispatlaması için tekrar düelloya davet eder. Mektup, Japonya’da kazayla Kun Tse’ye ders veren dövüş sanatları ustalarının eline geçince, durum bir memleket meselesi halini alır. Ustalar Ho Tao ile hesaplaşmak için Çin’e gelirler. İçlerinden biri yenilmezliği ile ünlü Ninjitsu ustasıdır (Yasuaki Kurata). Ho Tao zor durumda kalmasına rağmen, dünya nimetlerinden (şarap hariç) elini eteğini çekmişbir “Sarhoş Usta”nın (Liu Chia-liang) yardımıyla Japon ustaları yener ve karısına kavuşur.
Liu Chia-liang’ın yönettiği Shaolin Öldüren Karate (Return to The 36th Chamber / Shao Lin ta peng hsiao tzu-1980) ile Görünmez Savaşçı (Invincible Pole Fighter / Wu Lang ba gua gun-1983-84), Shaolin Ninja’ya Karşı ve Kung Fu Efsanevi Silahlar ile birlikte, 1989’da Warner Bros-Türkiye tarafından kiralık olarak Video kulüplere dağıtılmıştı.
Yazan: Öteki Sinema’nın abisi Metin Demirhan
Çok hoş bir yazı, ellerinize sağlık. Ben de aynı konuda, mizahi bir bakış açısıyla da, olsa kendi değerlerimizi anımsatan bir yazı kaleme aldım: http://mediasaur.wordpress.com/2010/03/30/yakin-dogu-uzak-dovus-sanatlari/ İlginizi çekebileceğini düşünüyorum.
film ler bir türlü açılmıyor bu filmlerin hastadıyım lütfen yardımcı olurmusunuz.
Orhan bey, dosya paylaşımı yapmıyoruz, sadece sevdiğimiz filmler hakkında yazıyoruz… İlginiz için teşekkürler.
elinize saglık güzel olmuş. bitirme tezimi uzakdoğu dövüş sinemasını yapacagım için faydalı oldu. bilgilerinizden yararlanmak isterim.dercan_1@hotmai.com