Ucundan Azıcık Esinlendik!

Başka filmlerin özgün fikirlerini arsızca sömüren devşirme filmlerden oldum olası hoşlanmamışımdır. 28 Ağustos’ta Geçmişin Laneti ismiyle gösterime giren Visions da benzer tavrıyla dikkat çekiyor. Yakın tarihli iki önemli korku filminin ana sürprizlerini aynı potada eritmeye çalışıyor çalışmasına ama ortaya çıkan karışımın pek iştah açtığı söylenemez.

Ağır bir trafik kazası geçiren Eveleigh, kocası David ile beraber bir bağ evine taşınır. Şarap üreticiliğine başlayan genç çift, bir yandan hayatlarına yeni bir yön verirken, bir yandan da kazanın şokunu atlatmaya çalışmaktadır. Hamileliğinin son aylarındaki genç kadın, garip görüntüler görmeye başlar. Evin hayaletli olduğuna inanan Eveleigh, etrafındaki kimseyi inandıramasa da araştırmalarına devam eder.

Inside Visions Blackwood

Yeni Fransız Dehşet Sineması’nın belki de en etkileyici örneklerinden biri olan A l’interieur (Inside, 2007), bir yandan perdeyi kırmızıya boyayan kan banyosu şovuyla ‘gore’ severleri tavlarken, bir yandan da üst düzey sinematografisi ile dikkat çekiyordu. Müthiş bir ev istilası (home invasion) filmi olan Inside, finale sakladığı sürpriziyle de izleyen herkesi şaşırtmayı becermişti. İngiltere yapımı Blackwood (2014) ise yükselişe geçen yakın dönem İngiliz Korku Sineması’nın öne çıkan örneklerinden biri. Sıradan bir perili ev ve hayalet filmi gibi başlayan film, bütün yapıyı alt üst eden sürpriziyle akılda kalmayı başarmıştı.

Visions ise bu iki filmle talihsiz benzerlikler içeriyor. Girişteki kaza sahnesini dışarıda bırakırsak, finale kadar olan bölüm, Blackwood ile hemen hemen aynı çizgide ilerliyor. Baştaki kaza sahnesi ve final bölümü ise Inside’ın çok ama çok zayıf bir kopyası. İşin komiği ana hikâye dışında kalan yan hikâyeler ve bunları süsleyen yan karakterler de bazı fonksiyonlarında ufak değişiklikler yapılarak bu iki filmden alınmış gibi gözüküyor. Ama ana hikâyeyle tam bir bütünlük sağlanamadığı için fazlasıyla eğreti duruyor. Açıkçası Visions, bütün kozunu finaldeki sürprizler üzerine oynuyor denebilir. Ama en baştan beri söylediğim gibi bu sürprizler de bilindik iki filme fazlasıyla benzediği için etkileyici olmaktan çok uzağa düşüyor.

Visions orta

Yönetmen Kevin Greutert’i uzun soluklu Saw serisinin kurgucusu olarak tanıyoruz. İlk beş filmde kurgu masasında görev alan Greutert, serinin son iki halkası Saw VI (2009) ve Saw 3D: The Final Chapter’da (2010) kamera arkasına geçmişti. Daha sonra özgün bir fikirden (veya sahneden) yoksun, her anıyla sıradan olmaktan kurtulamayan intikamcı hayalet filmi Jessabelle’i (2014) yönetti. 2015 yılı mahsulü Visions ise Greutert’in dördüncü uzun metraj denemesi. Kariyerine hızlıca göz gezdirdiğimizde, Greutert için gönül rahatlığıyla herhangi bir vizyona sahip olmayan (ya da buna izin verilmeyen) memur yönetmen sıfatını yakıştırabiliriz. Yaptığı işler ortada; hiçbirinde kendi imzasını taşıyan (ya da buna yeltenen) en azından bir sahne bile yok. Yakın tarihli iki önemli filmin ana sürprizlerini birleştirip, bunun etrafını günümüz Amerika’sına ait renksiz detaylar ile süslemekten ibaret senaryo ise Lucas Sussman’a ait.

Film aslında tamamen başroldeki Isla Fisher üzerine kurulu. Bundan hiç faydalanamasa da yeterince alan bulabilen tek oyuncu o. Kocasını canlandıran Anson “Hell on Wheels” Mount bile ara sıra yapılı vücudunu göstermekten başka bir şey yapacak vakit alamıyor. Filmde ayrıca umutsuz ev kadını Eva Longoria ile The Big Bang Theory’den tanıdığımız Jim Parsons’ın da kısa süreli birer rolü var.

Yazıda bahsi geçen diğer iki filmi izlediyseniz, Visions’ı izlemeniz için hiçbir sebep yok. Yok izlemediyseniz ve korku filmleriyle de aranız çok iyi değilse, bahsi geçen filmlerle talihsiz benzerlikler içeren sürprizleri birleştirip afili bir hediye paketi haline getiren Visions’ın, sürpriz paketini havai fişekler eşliğinde açtığı final bölümünden etkilenmeniz olası.

Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca

https://www.youtube.com/watch?v=WJ-jCuoIKIQ

blank

Murat Kızılca

1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Dario Argento Sunar: Suspiria (1977)

Dario Argento sunar, Suspiria: “Bu filmin son 12 dakikasından daha
blank

Thale (2012)

Thale sonuçta herkese göre bir film değil ama özellikle minimalist