1981 yılında İstanbul’da doğdu. Sinemayla tanışması ise 5 – 6 yaşlarına denk gelir. 80’li yılların video çılgınlığına kapılan ailesi ve özellikle tam bir korku sineması fanatiği olan annesi ve teyzesi sayesinde korku sinemasıyla tanıştı. Biraz korkarak, biraz heyecanlanarak, gece 12’den sonra TRT’de yayınlanan ve videocudan kiralanan korku filmlerini, yastık siperiyle izlemekten daha büyük bir eğlencesi yoktu. Eğer Freud haklıysa, 80’li yılların tuhaf korku filmleri hala bilinçaltını etkilemeye devam etmektedir. Zaten izlediği tüm “sanat filmleri”ne, dehşetengiz dramalara rağmen, 5 yaşından beri en sevdiği sinema türü korku ve gerilim sinemasıdır.
Sinema, kalbinin bir köşesinde yerini muhafaza eden ilk göz ağrısı, ilk tutkusu, ilk aşkıdır. Sinemanın büyüsünü gerçek anlamda keşfettiği ilk film ise 1993 yapımı Arizona Dream’dir. Arizona Dream, tüm zamanların en sevdiği filmi, çocukluğunun en değerli parçası ve kutsal bir sanat eseridir. 12 yaşındayken izlediği bu filmden sonra sinema tutkusu bir daha asla iflah olmamıştır.
Lise yıllarında arkadaşlarıyla çıkarmaya başladığı fanzinlerde editörlük ve yazarlık yaptığı dönemlerde sinema yazılarına ağırlık veriyordu. Avrupa Sinemasıyla tanışması bu yıllara denk gelir. Özellikle aylık çıkardıkları “Gorgor” adlı fanzinde, okuyucular tarafından ilgiyle takip edilen bir soundtrack köşesi de kaleme alıyor, kenarda köşede kalmış filmlerin soundtrack’larında yer alan muazzam şarkıları okuyucuyla tanıştırıyordu.
Fanzin yazarlığı ve editörlüğüne İstanbul Üniversitesi İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenciyken de devam etti. Bu yıllarda Latin Amerika sineması ve ABD Bağımsız sinemasıyla haşır neşir oldu. Cronenberg ve Lynch rüyalarına giriyordu. Hatta Lynch’in sineması adeta onun rüyalarının ete kemiğe bürünmüş haliydi. Avrupa Sinemasına ise asla sırt çevirmedi. Haneke ve Ozon’u hep sevdi. Üniversite hayatı boyunca, müzik albümleri ve kitaplarla birlikle, özellikle de sinemaya kendisine göre küçük çaplı bir servet gömdü. Öğrencilik hayatı boyunca ev değiştirmeler sırasında yarısı heder olan arşivine pek hislenmekte, iç çekerek üzüntüyle anmaktadır.
Hala LeMan grubuna bağlı yayınlanan yeniHarman Dergisinde Latin Amerika ve İspanya’ya dair kültürel, sanatsal, sosyal ve politik araştırma dosyaları ve makaleler hazırlamakta; çizer ve yazarlarla, Latin Amerikalı büyükelçi ve konsoloslarla röportaj serileri yapmakta ve fırsat buldukça şiir, hikaye ve denemeler yazmaktadır.
Ezgi Aksoy yazılarını okumak için tıklayın