Semra doğru filmi hala bulamadı. Sinemaseverliğe ilkokul zamanında sakızdan çıkan aktör ve aktrislerin çıkarmalarını biriktirerek başladı. Sonra o çıkarmalardan defterler dolusu albümler hazırlarken filmleri, oyuncuları tek tek okudu, TV’de elverdiğince tek tek izledi. O zamanlar en çok sevdiği şey hafta sonu, gazetenin verdiği TV guide’lardı zaten. Hiç unutamadığı anısı ise henüz 11 yaşındayken annesinin izlemesine bir türlü izin vermediği kırmızı noktalı “Şeytan Çıkmazı”ydı. (Daha sonra peş peşe 5 kere izleyip her seferinde de zevkten dört köşe oldu o ayrı. Buradan annesine saygılarını sunuyor.) Çocuklar dışarıda oyun oynarken, o evde oturup dönemin sinema dergilerini yiyip yutmayı hatta arşivlemeyi tercih etti. Bu yüzden biraz tuhaf biri olarak algılansa da bu durum onun hiç mi hiç umurunda değildi. Video zamanlarına da yetişen Semra, her hafta video dükkanlarından paket paket alınan kasetlerin müptelasıydı. O haftanın en büyük eğlencesi ailecek izlenen yeni filmlerdi çünkü. “Kan Sporu”, “En Büyük Ustamdı”, “Django” ve “Arabesk” unutamadıkları oldu. Bir de bir akşam video dükkanının vitrininde gördüğü “Fright Night” afişi. İşte korku filmleriyle ilk böyle flörtleşti. Öteki sinemayı ilk böyle keşfetti. İzlediği ilk korku filmi “The Hand” oldu. Bundan sonra korku filmi ve türevlerine kalbinde apayrı bir yer açan Semra, “ne olursa izlerim” felsefesinden de hiç ayrılmadı. Çünkü o bir insanın iki hayatı olduğuna inandı: Gerçek hayat ve sinema hayatı. Filmlerin karakterleri oldu, hayatını film gibi yaşamayı seçti.
Sinemada gittiği ilk film kocaman bir külahta, annesinin patlattığı mısırlar eşliğinde “Evde Tek Başına”ydı. Sinema zamanında sinemaya, TV zamanında TV’ye, CD zamanında CD’ye, DVD zamanında DVD’ye, download zamanında download’a ve online izleme zamanında online izlemeye takıldı. Çünkü yeter ki izlesindi. Semra, üniversitede sinema okumayı istese de felsefe lisansı ve reklamcılık yüksek lisansı yaptı. Ama sinemadan hiçbir zaman kopmadı. Kısa film atölyelerine katıldı, arkadaşlarıyla birlikte kurduğu “Çekmece” grubuyla kısa filmler çekti. Dublaj yaptı. Arkadaşlarının film projelerinde oyunculuk da dahil olmak üzere çeşitli pozisyonlarda yer aldı. Sinema hakkında birçok dergiye ve internet sitesine yazılar hazırladı. Hayatta çok korkunç gazeteci yazar olmayı tercih etti ama sinemaya da hiçbir zaman piç dedirtmedi. Hatta fantastik sinema ve korku sineması için yeni ve acayip şeyler yaptı. “Korkteyl” programını yazdı ve sundu. “Midnite Movies” grubunu kurdu, korkuyu ötekilerle paylaştı. Çünkü korku paylaşıldıkça büyürdü.
Semra hala deli gibi film izliyor, deli gibi sinema kitapları okuyor. İzlediklerini saklıyor, bazen bazı anlarda oturup yine izliyor. Tür, yıl, oyuncu, yönetmen ayırmaksızın izliyor; abur cuburlarını, dostlarını yanından eksik etmeksizin izliyor. Ama Semra hala doğru filmi bulamadı.
Korkteyl: http://www.yayinbaligi.com/program.asp?program=21
Midnite Movies: http://midnite-movies.sosyomat.com/
Semra Uygun’un Öteki Sinema için yazdığı yazıları bu linkden takip edebilirsiniz