Ülkenin gerçekleriyle yüzleşme fikri kısa film camiasında da aynı hızla devam ediyor. Yıldıray Yıldırım imzalı 1982’de bu minvalde çekilen bir kısa… Kamerasını karlarla kaplı, herkesin evinde saklı olduğu sokaklara yöneltirken, bizi de sıkıyönetim zamanlarına götürüyor Yıldırım.
Aslında olay bir kahvehanede, erkekler dünyasında ve onların ne olursa olsun değişmeyen algısında geçiyor. Gecenin ve sessizliğin örttüğü kahvede yönetmen kahveye doğru yaklaşan askerlerin ayak seslerini, kahvede porno izleyen erkeklerin tepkisizliğiyle paralel kurgu eşliğinde vermiş. Orada ufak bir gerilim de yaratılmış. Porno sesleri kahveyi doldurur, sigara ve çay içen, televizyona kilitli gözleriyle ortamı dolduran adamlar içinde tek hareket eden kahvehanenin sahibi. Onun beklentisinden askerlerin oraya doğru geldiği fikri daha da açığa çıkıyor. Gerilim ufak ufak tırmanıyor…
Öteki Sinema için yazan: Banu Bozdemir
Yönetmen kısa film mantığını bir ironi içerisinde vermeye dikkat etmiş, bu anlamda kısa film mantığına uygun. Askerin kahveye adım atmasıyla beraber ortamı dolduran klasik müzik bu mizahı ortaya döken. Tabii pornoyu da, klasik müziği de aynı ifadeyle izleyen erkeğin bakış açısından bastırılmış bir ruh hali açımlaması yapmaya çalışıyor yönetmen. Erkek sıkıyönetim de olsa porno izlemeye devam eder ama klasik müzik dinlerken ki ruhsuzluk ve yabancılaşma da üzerindeki baskının devamıdır…
Filmin fikri gayet kısa ve sade! Erkek dünyasına, darbelerle sekteye uğramış bir yaşam algısına küçük bir kahvenin içinden bakıyor. Dışarıda kıyamet kopsa da kendi dünyasını yaşayan insanoğluna (erkek dünyasına) küçük bir gönderme yaparken, aynı zamanda onların ifadesiz yüz biçimlerine bu etkiyi yerleştirmekten de geri durmuyor. Darbeler fark etmesek de içimize işler!