2012 senesinde ülkemizde basılmış en iyi çizgi romanlar listemize hoşgeldiniz. Hemen başlayalım.
10- DYLAN DOG: RENK CÜMBÜŞÜ
Dylan Dog’un renkli hikayelere kavuşması, bizleri heyecandan dört köşe etti dersek, büyük yalan atmış oluruz. Diğer taraftan yurt dışında Color Fest olarak bilinen seri, Dylan’ın hikayelerine getirilen alternatif yorumlar sebebi ile fazlasıyla dikkate değer bulunmadı değil. Tito Faraci, Giuseppe Camuncoli, Bruno Enna, Corrado Roi, Claudio Chivarotti gibi usta yazar ve çizerleri bir araya getiren seri, yaklaşık 150 sayfaya yayılan ve her biri ortalama 35 sayfa uzunluğunda olan kısa öyküler ile draje Dylan Dog maceraları sunuyor okuyucularına. Yine de Sclavi’nin konseptinden uzaklaşıldığını iddia edenlerin sayısının da yabana atılmaması gerek! Hatta biraz daha riske girip, Renk Cümbüşü serisinin, genel Dylan Dog okuyucu profilinin yaş aralığının bir gömlek altına hitap ettiğini söylersem, umarım fazla ileri gitmiş olmam.
9- HOUSE OF M
Marvel evreninin kilit hikayelerinden biri olan House Of M, aynı zamanda 2000’li yıllarda karşımıza çıkan The Avengers ve X-Men hikayelerinin büyük bir kısmını birleştirici bir özelliğe sahiptir. 2005 yılında 8 fasikül halinde basılan bu seri, Marvel takipçileri için başucu kitaplarından biri olarak değerlendirilmekte ve pek çok sorunun da cevabını vermektedir.
Hikaye, Marvel evreninin kevgire çevirmeye başlayan Scarlet Witch’in kontrol edilmeye çalışılması üzerine kurulmuştur. Fakat Marvel süperlerinin Scarlet Witch ile başa çıkabilmesi o kadar da kolay olmayacaktır. Kahramanlarımız bembeyaz bir ışık dalgasına maruz kaldıklarında ise, artık Marvel dünyasında hiçbir şey geriye dönülmeyecek biçimde değişmiş olur. House Of M, Magneto’nun çocukları olan Quicksilver ve Scarlet Witch’in yönetimindeki mutantlar ile insanoğluna acımasızca hükmettikleri bir dünyadır.
Brian M. Bendis ve Oliver Coipel iş birliğinin ürünü olan House Of M, teknik anlamda fazlasıyla başarılı bir iş olması ile birlikte Astonishing X-Men serilerini takip ederken kafası çorbaya dönmüş olan okuyucunun hemen adapte olabileceği bir seri değildir. Dolayısı ile Astonishing X-Men’in kaynak olarak dönüp dönüp başvurulması gereken bir seri olduğunu yeniden hatırlatmakta fayda var
8- KAFALARINA BİR KURŞUN / BULLET TO THE HEAD
Sylvester Stallone’u baş rolünde izleyeceğimiz uyarlaması, henüz sinema salonlarımızın kapısını çalmadan evvel, Yapı Kredi Yayınları tarafından Eylül ayında raflara kondurulan Kafalarına Bir Kurşun, kelimenin tam anlamıyla “Tarantinesk” kabul edilebilecek bir hikayedir. Hem Maltz’ın gereğinden fazla konuşkan hikayesi hem de Colin Wilson’ın çizgileri, Kafalarına Bir Kurşun’u; Rezervuar Köpekleri’nin görsel dokusuna yaklaştırmaktadır.
Mafya, muhbirler, kötü polisler ve kötüleşmeye başlayan polisler. Birbirinden nefret eden ve aynı amaç uğruna birbirine katlanmak zorunda olan partnerler. Perry (her ne kadar hikayedeki ahlaklı kategorisini tek başına doldursa da), Carlisle, Louis ve Jimmy gibisinden dört farklı mizaçta adamın bir araya getiren de iyice kakofonikleşen suç gösterileridir elbette. Özellikle 90’lı yıllardan sonra hem perdede hem de televizyonda izlediğimiz suç öykülerinin tamamından beslenen bir rotası olsa da, kesinlikle dikkate alınması gereken bir öykü. YKY’nin “3 hikaye bir arada” anlayışını bozmadığı ilk ciltte Küçük Balıklar, Büyük Balıklar ve Akvaryumda Kargaşa öyküleri yer alıyor.
7- RENKLER SERİSİ: DAREDEVIL, HULK, ÖRÜMCEK ADAM
Marvel’ın üç popüler karakterinin ortaya çıkış dönemine alternatif bir bakış açısı getiren, Sarı, Gri ve Mavi renkler serisi, “die hard Marvel takipçilerinin” bir kısmı tarafından burun kıvrılarak karşılansa da, hikayelere getirdiği ucu açık yorumlar ile okunmaya değer Prologue öyküler sunmaktadır.
Eisner ödüllü Jeph Loeb ve Tim Sale ikilisine göre, hikayelere alternatif bir soluk getirmekten ziyade, kahramanların ilk ortaya çıktıkları döneme dair, okuyucuya daha önce sunulmamış hikayeler anlatılmaktadır. Bu hikayelere göre, Daredevil’ın kendisine seçtiği ilk kostümün rengi sarıdır… Hulk gama ışınların maruz kalır kalmaz yeşile dönüşmemiş, dönüşüm süreci içerisinde bir süre Gri kalmıştır. Tabi Örümcek Adam’ın da kostüm konusundaki renk tercihi ilk etapta mavidir. Başlangıçta son derece absürt görünen bu fikirler, Loeb ve Sale ikilisi tarafından, hikayelere ustaca yedirilmiştir.
6- SILVER SURFER
Daha şanslı bir jenerasyonun yıllar önce okuma şansı bulduğu Silver Surfer öykülerinin yeniden bir araya getirilmesi yılın en keyifli olaylarından biriydi. John Buscema ve Jack Kirby’nin yorumlarını hem daha büyük ebatta, hem daha kaliteli bir basımla hem de Türkçe okuma şansına nihayet erişebildik.
Biricik gezegeni Zenn-la’yı kurtarabilmek için, Galactus’un elçisi olarak kendini kurban eden Norrin Radd, bir sürgün olarak Dünya’ya gelir ve Dünya’nın çevresinde mahsur kalır. Radd bu gönüllü mahkumiyet sürecini insanlara yardım ederek ve kendi içindeki potansiyeli de keşfederek geçirir. Ama ne yazık ki Radd, zavallı insanlar için gereğinden fazla, hatta düpedüz sinir bozucu bir mantık mekanizmasına sahiptir. İnsanlara karşı hissettiği acıma duygusu ise, onu Silver Surfer olarak dünyanın koruyucu meleği mertebesine yükseltir.
5- LONE RANGER / YALNIZ KOVBOY
Bizde dönem dönem popülerleşen sonra tekrar yer altına gömülen bir seri olan Lone Ranger, geçtiğimiz yıllarda Dynamite çatısı altında yeniden kendi öykülerine kavuştu. Yeni maceralarında Sergio Cariello’nun ellerine teslim edilen bu Batı Amerika Efsanesi, gözlerimizi okşayan çizimleri ile de bizleri mest etmektedir. John Reid’in hikayesinde ise değişen hiçbir şey yoktur. Karşımızda yine ailesinin ve arkadaşlarının intikamını almak için yanıp tutuşan ve kendi yöntemleri ile adaleti sağlamaya çalışan bir maskeli karakter vardır. Fakat Reid, intikam kuyusuna doğru yavaş yavaş indikçe boğulmak üzere olduğunu keşfeder.
Önümüzdeki yıl, janjanlı bir Jerry Buickheimer yapımı adı altında gösterime girecek olan ve yönetmenliğini Gore Verbinski’nin üstleneceği, karnaval kıvamındaki uyarlamada, her ne kadar gözler asıl adamımız Reid’den ziyade; onun Kızılderili yardımcısı Tonto rolünde izleyeceğimiz Johnny Depp’e çevrilecek olsa da; böyle bir projenin bizleri heyecanlandırmadığını söylemek büyük yalan olur.
4- NEW AVENGERS: İÇ SAVAŞ
Marvel evrenindeki İç Savaş meselesi, kim kime dum duma giderken, işler iyice karışıyor. Gerekli Şeyler ve Marmara Çizgi’nin dozunda paslaşmaları sayesinde bu yıl, iç savaş meselesi, yerli okuyucular tarafından sıcağı sıcağına takip edilebildi. Her sayıda, dozu biraz daha artan süper kahraman karnavalına dönüşen seriyi toparlayan hikayelerin önemli bir kısmı da ülkemizde yayımlanmış oldu. The New Avengers, House Of M ve Secret Invasion sayesinde, ülkemiz okuyucusu, iyice çorbaya dönen İç Savaş meselesinin parçalarını bir araya getirebilme fırsatını da yakaladı.
Tüm şiddeti ile devam eden İç Savaş Marvel dünyasında yepyeni bir kırılma yaratmıştır. Avengers ekibi arasındaki savaş da dost-düşman karmaşasının saptanamadığı bir kaosa dönüşmektedir. Captain America, Cage, Spider-Woman, Sentry ve Iron Man’in başrolde olduğu hikayede Falcon, Jessica Jones ve Inhumans gibi karakterler de konuk olarak yer alıyor.
3- SECRET INVASION / GİZLİ İSTİLA
Her zaman ki gibi, zibil kadar süper kahramanımız var ve inanması zor olsa da yine başları belada! Marvel evreninde kahramanların bir araya gelmesi demek, olayların daha da büyümesi ve kuşkusuz saçmalama eşiğinin de genişlemesi demek! Bu sefer dünyanın başına ekşiyen bela ise, topyekün hareket haline geçmiş olan Skrull’lar.
Elbette Marvel evreninde daha önce de Skrull’lar kahramanlarımızın başına sık sık ekşidiler ama bu sefer organize bir istila planı ile dünyayı tümden ele geçirmenin derdindeler. Marvel’in gediklilerinden olan Brian Bendis ve Leinil Yu ikilisinin New Avengers hikayesinden yayılan öykülerinin, Marvel evreninde oynayan taşların bir daha üst üste gelmeyeceğine dair kocaman da iddiası bulunuyor.
Diğer taraftan, The Avengers filminin after scene kısmında gördüğümüz Skrull ile birlikte, ekibin sinemasal macerasının Gizli İstila ile dirsek teması halinde olabileceği ön görüsünde bulunuyoruz.
2- LOGICOMIX
Son yılların en ayrıksı çizgi roman deneyimlerinden biri diyebilirim Logicomix için… Apostolos Doksiadis, Alekos Ppadatos, Hristos H. Papadimitriu ve Anne Di Donna dörtlü ekibinin başının altından çıkan bu matematik ve felsefe dozu yüksek hikayenin, sıradan bir çizgi öykü olmadığı aşikar. Treviso Çizgi Roman Festivali’nde En İyi Çizgi Roman Ödülü’nü kapıp götürmüş olan Logicomix, ilk etapta okul dergilerinin eğitici – öğretici köşeleri için resimlenmiş gibi gözüken minimal çizimleri ile sizleri fazlasıyla yanıltabilir.
Doksiadis’in, Bertrant Russell eksenli hikayesi, önce toplumsal meselelere verilen tepkilerden yola çıkıyor. Russell, önceleri bu tepkilerin doğrudan verilmesi gerektiğini savunsa da, insani reaksiyonlara matematiksel açıklamalar getirmenin yollarını arıyor. Evrenin matematiksel açıklamasını yapmaya çalışırken tıkanan Russell, işin içine felsefeyi de katıyor. Ama Doksiadis, hem Russell’ın hem de çevresindeki insanların reaksiyonlarının bu “açıklama çabası” içerisinde bir kalıba girmeye ve otomatikleşmeye başladığını da düşünerek, hikayeyi sürekli hareket halinde tutuyor.
Logicomix, kuşkusuz draje bir hikaye örneği değil. Normal şartlar altında kurgusal bir roman olabilecek bu fazlasıyla dolu öykü, yaratıcı ekibin grafik tercihler üzerine gevelemeyi de fazlasıyla keyifli buldukları için çizgi roman formatında çıkıyor karşımıza. Son yılların en başarılı çalışmalarından biri!
1- THE WALKING DEAD / YÜRÜYEN ÖLÜLER
Sadece lezzetli çizgi romanı ve başarılı televizyon serisi ile değil, bilgisayar oyunu ve romanları ile de hikaye ilerleyişine devam eden Yürüyen Ölüler fenomeni, hayatımızın yabana atılmayacak kadar önemli bir kısmını işgal etmeyi sürdürüyor.
Bir kısmı Öteki Sinema’da olmak üzere, seriye dair bir edilecek kelamların büyük çoğunluğunu hali hazırda tükettik! Yürüyen Ölüler, yurt dışında olduğu gibi ülkemizde de en çok takip edilen çizgi serilerden biri olarak anılmaya bu yıl da devam etti. Hal böyle olunca her cildinde ayrı ayrı dumurlara gark olduğumuz, takip sırasında şuh küfürler savurduğumuz hatta zaman zaman sinirlerimiz gerildiği için okumaya birkaç dakika ara verdiğimiz Yürüyen Ölüler’e dair söyleyecek ekstra bir sözümüzün de kalmadığını fark ettik!
Dolayısı ile Yürüyen Ölüler’i listenin tepesine kondurmayı uygun bulduk. İlla şunun ya da bunun için değil, sırf Yürüyen Ölüler olduğu için üstelik!
Avengers filminin sonunda Thanos çıkıyor, Skrull değil.