2020 yılında yaz aylarına kadar çok sayıda sinema kitabı okudum; sonra iki yıldır ihmal ettiğim bir şey yaptım ve arşivimde olmayan teorik içerikli çok sayıda sinema kitabı sipariş edip Türkçe literatürdeki eksiklerimi gidermeye çalıştım. Yılın son iki ayında dilimizde yayımlanmış Türkçe sinema kitaplarına eğilme fırsatım oldu ama aşırı yoğun olduğum için tamamını okumak nasip olmadı. Bu yılki listeme henüz tamamını bitirmemiş olsam da okur okumaz çok iyi bir kitap olduğuna kanaat getirdiğim iki çalışmayı dahil ettim, ilgili yazılarda bunu ayrıca belirteceğim.
Sosyal medyadaki bazı paylaşımlarımdan sonra İngilizce sinema kitaplarıyla (ya da sinemayla bir şekilde ilgili biyografilerle/otobiyografilerle) ilgili önerilerim konusunda haklı eleştiriler aldım. Tabii yıllar önce bu yazılara başladığımda döviz kurları şimdiki gibi değildi, yabancı dilde yazılmış matbu kitapları satın almak görece kolaydı, ekonomi berbat yönetildiği için zamanla kur patladı, hâliyle rakamlar da aldı başını gitti. Şimdi İngilizce kitap önermek birçoklarına görgüsüzlük ya da kibir gibi görünebilir, bu da hiç istemediğim bir şey açıkçası. Kütüphane, e-kitap, ikinci el gibi seçeneklerimiz olmasına rağmen -ki ben yabancı dildeki arşivimi büyük ölçüde ikinci el kitaplardan kurmuşumdur- İngilizce kitapları burada paylaşmak büyük ölçüde anlamını yitirdi. Belki araştırmacılarla paylaşmak için “dilimize çevrilmesini istediğim sinema kitapları” gibi başka bir konseptte o listeleri hazırlamaya devam ederim ama artık bu klasikleşen sene sonu dökümü listelerimde İngilizce kitaplar yer almayacak. Maalesef geldiğimiz nokta bu.
2020 yılında yine 50’yi aşkın sinema kitabı okumuşum, çoğu tatmin ediciydi, bir kısmı ise çok iyiydi. Şimdi sizinle en çok beğendiklerimi paylaşacağım. Kitaplar 2020 yılına ait olmasa bile 2020 yılında okuduklarım arasından seçilmiş olacak. Her yıl olduğu gibi tekrar edeyim, maksadım, bu konulara meraklı birkaç kişi için naçizane bir öneri seti sunmaktan ibarettir, ötesi değil. Sürçülisan eylersek affola. Şimdiden iyi okumalar…
GÜL GİBİ ZABITA DURURKEN KIZINI ÇÖPÇÜYE VEREN ADAM: BİR İHSAN YÜCE KİTABI
(ERHAN TUNCER)
“Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşana kadar kitaplar avcıyı övmeye devam edecektir” der bir Afrika atasözü. Sinemamızın aslanlarına adanmış eserler çıktıkça içimi tarifsiz bir sevinç kaplıyor. Erhan Tuncer’in aktör, senarist ve yönetmen (ve şair) İhsan Yüce hakkında yazdığı kitap beni 2020’de en çok duygulandıran, en çok mutlu eden sinema kitabı oldu. Tabii bunda Erhan Tuncer’in onlarca röportajdan oluşan emek dolu hazırlığı kadar İhsan Yüce’nin Fransa’da yaşayan kızı Aslı Yüce’nin olağanüstü katkısı da pay sahibi. Aslı Hanım, babasıyla ilgili hemen her şeyi onlarca yıl büyük bir itinayla saklamış; notlar, yazılar, taslaklar, senaryolar, mektuplar… Kitabı renklendiren, derinleştiren ve ölümsüz kılan onlarca detay bu vefalı davranıştan filizleniyor; üstüne bir de Erhan’ın röportajları ve dokunaklı kalemi eklenince ortaya kalıcı bir eser çıkmış. Ekonomik açıdan iflasın eşiğinde yaşarken bile (onlar bizim/senaristlerin besin kaynağıdır diye) günde en az 10 tane gazete alıp sürekli okuyan, sürekli yazan, sürekli üreten, sürekli proje peşinde koşan bir isimmiş İhsan Baba. Hayat hikâyesi kadar kişiliği ve birikimi de beni çok etkiledi. Bu kitabı okuyana kadar bu denli entelektüel olduğunu bilmiyordum. Neden şair Can Yücel’in yakın dostu olduğunu kavrayamamıştım. Çok ama çok değerli bir sanatçıymış. Sözün özü, İhsan Yüce ölümsüzdür. E, böyle bir eser yazan yazar da ölümsüzdür. Bence bu eser yılın sinema kitabı.
KAT, SİNEMA VE ETİK
(UMUT TÜMAY ARSLAN)
Umut Tümay Arslan öteden beri takip etmeye çalıştığım bir hoca. Hazırladığı Bir Kapıdan Gireceksin adlı kitaptaki Bir Zamanlar Anadolu’da yazısını, bu filmle ilgili kaleme alınmış en önemli çalışmalardan biri kabul ediyorum. Bu Kâbuslar Neden Cemil? Yeşilçam’da Erkeklik ve Mazlumluk adlı kitabındaki Cemil bölümü benzersizdir. Mazi Kabrinin Hortlakları: Türklük, Melankoli ve Sinema’daki çözümlemeleri de eşine az rastlanır tespitler içerir. Arslan, Kat, Sinema ve Etik’te görece daha teorik bir yol izlemesine rağmen yine harikulade bir çalışma ortaya koymuş. Kitap biraz ağır, kabul ediyorum ama Buğday’dan Salo’ya ve Sessizliğin Bakışı’na, Sarmaşık’tan Ararat’a ve Stalker’a uzanan çok zengin bir yolculuk bu.
SİNEMAYA TAŞRADAN BAKMAK
(EDİTÖRLER: MERAL ÖZÇINAR ve ASLIHAN ŞAHİN GÜVEN)
Alanında uzman birkaç kişinin bir araya gelip, belli bir konsepti temel alarak ürettiği sinema kitaplarını seviyorum; bu imece usulü çalışmalar genelde 5-10 makaleden oluşurlar ve iki-üç tanesi çok sağlam olur. Sinemaya Taşradan Bakmak da böyle bir kitap. Merkeze “taşra” olgusunu alıyor ve çeşitli açılardan Türk filmlerini analiz ediyor. Doğan Aydoğan’ın 1990 sonrasını inceleyen makalesi ile Meral Özçınar’ın yersiz-yurtsuzluk ekseninde bazı Nuri Bilge Ceylan filmlerini çözümlediği makalesi favorim.
İÇSEL HAYATLARIN SİNEMACISI: KRZYSZTOF KIESLOWSKI
(DERLEYENLER: RENATA BERNARD – STEVEN WOODWARD)
Kieslowski, birçok uzmana göre şiirsel sinemanın en önemli yönetmenlerinden birisi, ki bana göre de öyle. Bu kitabın en sevdiğim yanı, Kieslowski’nin samimi tavrı ve özeleştiriye yatkınlığı oldu. Tabii Fuzuli’nin de dediği gibi, “Aldanma ki şair sözü elbet yalandır.” Belki bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama ben bu kitapta duyarlı bir sanatçının içgözlemlerini gördüğümü hissettim. Kendi filmlerine bakışını paylaşıyor oluşu, bizi aynı filmleri analiz ederken biraz kısıtlıyor, kısıtlayacak, bunu kabul ediyorum, belki de bir sanatçı eseri hakkında hiç konuşmamalı ama yine de iyi ki böyle röportajlar vermiş, iyi ki düşüncelerini birinci elden paylaşmış diyorum. Bu kitabı dilimize kazandıranlara da teşekkür ediyorum.
İMGELER
(INGMAR BERGMAN)
Bir çalışma kapsamında tekrar Bergman filmografisine dönünce, epeydir aklımda olan ve hep ötelediğim bir şey yapıp İmgeler’i baştan sona okudum. Ingmar Bergman bu kitabında daha sert, daha gerçekçi bir özeleştiri veriyor. Birçok filmini de gömüyor. Tabii bunda yıllar sonra tüm filmlerini kısa bir süre içinde tekrar seyretmiş olmanın verdiği taze hisler kadar belirli bir yaşa gelmiş olmanın verdiği olgunluk da pay sahibi. Yine de Fuzuli’nin de dediği gibi, “Aldanma ki şair sözü elbet yalandır.” Senin gömdüğün filmleri sana yedirtmeyiz Bergman Efendi. O kadar!..
SİNEMADA MİMARLIK
(YAYINA HAZIRLAYANLAR: HİKMET TEMEL AKARSU – NEVNİHAL ERDOĞAN – TÜRKİZ ÖZBURSALI)
Son yıllarda Türkiye’de iki ayrı uzmanlık alanını iç içe geçiren, genelde birine diğerinin gözünden bakan tarzda disiplinlerarası çalışmaların artması sevindirici, bunun sinema literatürüne etkilerini görmek daha da sevindirici. Son yıllarda edebiyat ve sinema ilişkisi üzerine, psikoloji ve sinema ilişkisi üzerine güzel çalışmalar yayımlandı. Sinemada Mimarlık adlı kitap da disiplinlerarası çalışmaların yetkin örneklerinden birisi. Mimarlar kısa ve vurucu yazılarla meşhur filmleri yorumluyorlar ama birçok yazıda çok sayıda kaynak kullanıldığını ve sayısız referansla temel görüşlerin desteklendiğine şahit oluyoruz. Sağlam yazılar bunlar. Kitabı henüz bitirmedim, sadece izlediğim filmlerle ilgili analizleri okudum ama daha elime alır almaz bambaşka bir şeyle karşılaşacağımı inanıyordum, yanılmadım. Kitabın mimari ve sinema arasında kurduğu ilişki bakımından diğer disiplinlere de örnek teşkil edeceğini, farklı alanlarda uzman kişilere sinema sanatına eğilmek için ilham vereceğini düşünüyorum.
GASTRO SİNEMA
(İLKAY KANIK)
İşte çok hoş bir çoklu-disiplin çalışması daha. Kanımca, İlkay Kanık’ın Gastro Sinema’sı Türkçe sinema literatürünün en nadide eserlerinden biri. Yemek ile sinemanın kesişme noktalarını hem modernite-postmodernite açısından teorik olarak inceliyor hem de çok önemli “yemek filmleri”ni derinlemesine ele alıyor. İzlemediğim filmlerle ilgili kısımları şimdilik es geçtim, o nedenle tüm sayfalarını okuduğumu söyleyemem ama okuduğum kadarıyla bile geçen yıl karşıma çıkan en heyecan verici, en yaratıcı sinema kitaplarından biri olduğuna eminim.
SİNEMADA ÖLÜMÜN FELSEFESİ
(ÖZLEM KARAKAŞLIOĞLU)
Ben de bir süredir bu ve benzeri konularda (sinemada ölüm, intihar ve cinayet) çalıştığım için bu çalışmanın varlığından bile haberdar olmak beni mutlu etmişti. Kitabı hemen temin ettim, hemen okuyup bitirdim ve kaynaklarındaki kitaplardan bende olmayanları toplamaya başladım. Gevher Gökçe Acar’ın Mimar Sinan’daki Ölüm, Sanat ve Mekân derslerinden, yine Acar’ın düzenlediği sempozyumlardan, DAKAM’ın bu konuda çıkardığı kitaplardan hep bu çalışma sayesinde haberdar oldum. Sinemada Ölümün Felsefesi iyi bir kitap. Kitapta Sinemada Ölüm İmgesi’ne kadar olan geniş giriş bölümü başlı başlı başına ufuk açıcı bir çalışma.
SİNEMASAL 02 – “ZİHNİYET”
(EDİTÖRLER: BURAK BAKIR – M. TALHA ALTINKAYA)
Şimdilik üç kitaptan oluşan Sinemasal Serisi’ni çok sevdim. Akademik makalelerden (telif ya da çeviri) oluşan ve her kitapta ayrı bir temayı esas alan yazılardan oluşuyor. Bazılarında söyleşi de var. İlk kitap “ideoloji”, ikinci kitap “zihniyet”, üçüncü kitap ise “yeni” kavramını merkeze alıyor. Üçünü temsilen ikinci kitabı seçkime dahil ettim ama bunun çok özel bir sebebi yok, içeriği inceleyip kendiniz karar verebilirsiniz. Bu kitabı seçmemin temel nedeni, Hays Yasaları gibi benim de ilgi alanımda olan bir konuyu enlemesine boylamasına tartışan yazılara sahip olması. Hem Emrah Suat Onat’ın sağlam makalesini hem de Yönetmelikler ile ilgili bölümü çok beğendim. Umarım bu seri devam eder.
Öteki Sinema için yazan: Ertan Tunç