Bu yıl İngilizce dijital kitap arşivime yüzlerce yeni sinema kitabı girdi. Anna’s Archive adında, içeriğini fark edince sevinçten havalara uçtuğum olağanüstü bir arşiv keşfettim, haftalarca kitap indirdim, bir yandan da indirdiklerimi okumaya başladım. Hayatım boyunca aradığım ve “Herhâlde bunları okuyamadan ölürüz” dediğim onlarca eski sinema kitabına ve özellikle biyografi, otobiyografi ve hatıratlara bu kaynaktan ulaştım. Kimler yok ki? Walter Brennan, Alain Delon, Ida Kaminska, Paul Muni, Robert Shaw, George Kennedy, Beah Richards, John Gielgud… İnanılmaz. Bu yılki listemde bu kitaplardan ikisi var.
Yılın ilk yarısında Nadir Kitap’tan çok sayıda ikinci el, Amazon ve Kitap Yurdu’ndan da çok sayıda güncel sinema kitabı aldım, küçük bir kısmını okuyabildim, birkaç seçimim de buradan olacak.
Her zaman olduğu gibi, seçkideki kitaplar 2023 yılına ait olmasa bile benim 2023’te okuduklarım arasından seçilmiş olacak. Yegâne maksadım, bu konulara meraklı birkaç kişi için beğendiğim kitaplardan oluşan naçizane bir öneri seti sunmaktır, ötesi değil. Sürçülisan eylersek affola.
Şimdiden iyi okumalar…
EVERY MAN FOR HIMSELF AND GOD AGAINST ALL : A MEMOIR
(WERNER HERZOG)
Yılın sinema kitabı Werner Herzog’dan. Usta geçen sene “Jeder für sich und Gott gegen alle” adıyla anılarını yayımlamıştı, bu yıl Michael Hofmann bu kitabı İngilizce’ye kazandırdı, hemen bulup okudum. Hem Herzog’u birinci elden tanımamızı sağlayan hem de onun sinema anlayışına dair önemli bir perspektif sunan bu hatırat bundan sonraki tüm kapsamlı Werner Herzog çalışmalarında birincil kaynak statüsündedir. Werner Herzog’un düşünme biçiminin özgünlüğünü ve sıra dışılığı göstermesi açısından Unrealized Projects/Gerçekleşmemiş Projeler gibi olağanüstü bölümlere sahip olan film, anne-babasının birer eski Nazi olması gibi tevatürleri birinci elden doğrulayan bir kaynak olma özelliğine de sahip. Werner Herzog’un annesinin hayatının son 6 yılında neden Türkçe öğrendiği gibi bilgiler ise kitabı daha bir ilginç kılıyor. Benim kitapta asıl sevdiğim şey, sanatçının Hölderlin, Gesualdo gibi sanatçılarla ve tarihî figürlerle kurduğu mistik bağ ve birbirinden farklı olayları ilişkilendirme biçimindeki özgünlük oldu.
AVRUPA SUÇ SİNEMASI ANSİKLOPEDİSİ: 60’LARDAN GÜNÜMÜZE
(TUĞRUL SEZER)
Türkçe literatürde yılın sinema kitabı. Tuğrul Sezer kılı kırk yaran o müthiş Korku Sineması Ansiklopedisi’nden yıllar sonra bu sefer aynı zaman dilimini kapsayan Avrupa Suç Sineması Ansiklopedisi hazırlamış. Bu çalışma hakkında ayrıca bir yazı yazdığım için fazla bir şey söylememe gerek yok, daha yayımlandığı gün “klasik” mertebesine erişmiş bir sinema kitabı bu. Daha önce ülkemizde yayımlanan bu denli kapsayıcı ansiklopedik eserlerin tamamına yakını ya tercümeydi ya da yabancı literatürden alıntı yaparak oluşturuluyordu, çoğu zaman yazan kişinin bahsettiği filmi izlemediği anlaşılıyordu, bu devasa çalışma öyle değil. Sezer’in ansiklopedilerinin en önemli özelliği, kişiselleştirilmiş bir süzgeçten geçmiş olmaları, onları özel kılan da bu.
FİLOZOF YÖNETMENLER
(EDİTÖRLER: AZİME CANTAŞ VE İHSAN KOLUAÇIK)
Filozof Yönetmenler, Türkçe literatürdeki büyük bir boşluğu doldurmaya yönelik kıymetli bir girişim. Maalesef dilimizde sinema felsefesi, sinema-felsefe ilişkisi hakkında yazılmış kitap sayısı çok az. İlhamını Gilles Deleuze’den alan bu çalışma, çeşitli konularda yazılmış makalelerden oluşan harika bir derleme. Bazı yönetmenlerin sinemasına hâkim olmadığım için makalelerin henüz beş tanesini okuyabildim ama okuduklarım arasında favorilerim, Burak Bakır hocanın “Bergman Sineması ve İç Savaş: Kurdun Saati ve Utanç’ın Politikası” ve Fırat Osmanoğulları’nın “David Cronenberg’in Yeni İnsana Uzanan Yolculuğu ve Bir Varış Noktası Olarak Müstakbel Suçlar” adlı makaleleri. Ben de bir süredir Utanç ve Müstakbel Suçlar filmleri üzerine çalıştığım için bu iki makaleyi çok faydalı ve öğretici buldum. Bir de müjde vereyim: 6. Uluslararası Sinema ve Felsefe Sempozyumu’nda kitabın editörlerinden İhsan Bey ile tanıştım, ikinci kitabın yolda olduğunu söyledi. Daha güzel bir haber olamaz.
TÜRKİYE’DE SANAT SİNEMASI
(BARIŞ SAYDAM)
Barış Saydam, bir festivalden döndüğü zaman, izlediği yerli yarışma filmleriyle ilgili toparlama yazısını dört gözle beklediğim, hatta bu açıdan en çok merak ettiğim yazardır. Aslında Saydam’ın üslubu bana bir hayli uzak, genelde ele aldığı filme mesafeli, dengeli ve hatta biraz soğuk yaklaşır ve hislerini kolay kolay açık etmez. Ama onu okurken dış etkilerden uzak olduğu izlenimini edinirsiniz, bazen herkesin gömdüğü filmi över, bazen herkesin övdüğü filmi yerer. Filmi artı ve eksileriyle birlikte ele alır, dürüstçe ne düşünüyorsa onu yazar. Türkiye’de Sanat Sineması, Barış Saydam’ın yazdığı doktora tezini merkeze alan bir kitap. Kitabın Türkiye’deki sanat filmleriyle ilgili tartışmaları ele alan kısımlarıyla 2010-2020 yılları arasında Türkiye’deki sanat sineması anlatısının oluşumundaki etkileri (bilhassa maddi kaynağın dolaylı etkisini) anlatan bölümleri favorim.
ACTOR: THE LIFE AND TIMES OF PAUL MUNI
(JEROME LAWRENCE)
Paul Muni hayranı olduğum için yıllardır okumayı en çok istediğim kitap, Actor: The Life and Times of Paul Muni’ydi. Aslında Nadir Kitap’ta bir matbu versiyonu var ama açın, bakın, şu an 864 TL. Yıl başında 720 liraydı. Alamadık tabii. Bu kitaba ve Druxman’ın Paul Muni: His Life and His Films kitabına birkaç ay önce Anna’s Archive üzerinden ulaştım. Hemen Lawrence’ın kitabını okumaya başladım ve göz yaşlarımı tutamadım. Sadece sonunda doğru düzgün bir Paul Muni yazısı yazabilecek sağlam bir kaynağa ulaştığım için ya da kitabın dramatik açılışından değil, bugüne kadar onun hakkında okuduğum çoğu şeyin de palavra olduğu ortaya çıktığı için. Yıllarca beklediğime değdi. Jerome Lawrence bir biyografi yazarı değil, bol ödüllü meşhur bir oyun yazarı, bu da onun yazdığı ilk ve tek/son biyografi. Paul Muni hayatını kaybettikten sonra dul kalan eşi bir türlü onun hakkında yazacağı kitabı yazmadığı için bu iş, en yakın dostlarından biri olan Lawrence’a düşüyor, o da bu sorumluluğun altından başarıyla kalkıyor. Paul Muni’nin gözünü kaybetmesine yol açan hadiseyi ve hemen sonrasını anlatan açılış bölümü, biyografi tarihinin en etkileyici giriş metinlerinden biri olabilir. Boğazım düğümlenmekle kalmadı, Paul Muni’ye hayranlığım da on kat arttı.
TRACY AND HEPBURN: AN INTIMATE MEMOIR
(GARSON KANIN)
Katharine Hepburn ve Spencer Tracy çiftinin en yakın dostlarından biri Garson Kanin’di. Garson Kanin kalburüstü bir yazardı, aynı zamanda Spencer Tracy’nin en iyi dostuydu ve başka şehirlerde bile olsalar yılda bazen 200 defa telefonla konuşuyorlardı. Kanin’in Tracy and Hepburn kitabı kişisel bir dostluğun gölgesinde yetişip yetişebilecek en güzel çiçeklerinden biri olsa gerek. Bu bir aşk mektubu, büyük bir dostluğun anısına dikilmiş bir anıt. Kanin iyi bir yazar olduğu için şiirsel bir dili ve güçlü bir üslubu var. Normal hayatta olduğu gibi burada da lafını pek sakınmıyor. Bu kitap Spencer Tracy’yi en iyi anlatan çalışmalardan biri olmakla kalmıyor, Katharine Hepburn efsanesini de doğuran başlıca çalışmalardan biri hâline geliyor (Tabii ki Leaming ve Edwards’ı okudum).
YÖNETMEN: ÖMER KAVUR
(KOLEKTİF)
Ankara Sinema Derneği’nin 2002’de yayımladığı bir Ömer Kavur kitabı. Agâh Özgüç’ten Atıf Yılmaz’a, Aslı Selçuk’tan Feride Çiçekoğlu’na, Rıza Kıraç’tan Şükran Kuyucak Esen’e, Macit Koper’den Atilla Dorsay’a, 19 ayrı ismin kısa yazılarından oluşan bu kitap resimler hariç, sadece 110 küsur sayfadan oluşmasına rağmen Ömer Kavur hakkında yazılmış en önemli kaynaklardan biri. Ustayı ve sinemasını yakından tanıyan isimlerin perspektifinden, çok yönlü ve çok boyutlu bir Ömer Kavur portresi ortaya koyan bir çalışma olduğunu söyleyebilirim. Ömer Kavur çalışanlar hacmine ve şekline takılmayıp mutlaka okumalı.
AYAKTAKİ SON ADAM: TINSELTOWN HİKÂYELERİ
(ROGER MOORE)
En az sevdiğim James Bond’lardan biri olan Roger Moore’u bir aktör olarak pek tutmasam da bir insan olarak severim, inanılmaz matraktır. Her türlü röportajı bir yana, bu hatırat da bunun kanıtı. Onun o alçakgönüllü tavrının ardında hınzırca gülümseyen bir malın gözü yatar. Ne muzip ve çakal bir adamdır o! İlginç tanıklıklarla ve komik hikâyelerle örülü bu kitabın Türkçe’ye kazandırılmasına acayip sevindiğimi söylemeliyim, böylece ünlü sinemacılara dair sayısız dedikoduyu okumak isteyen her vatandaşımız bu kitaba erişebilecek. Bazen tek bir sayfa içinde insanı kahkahalara boğan iki ayrı anekdotun anlatıldığı tam bir yaz okuması. Peter Sellers’tan Michael Winner’a, Tony Curtis’ten Richard Burton’a uzanan müthiş hikâyeler var. İnşallah Roger Moore’un diğer kitapları da dilimize çevrilir.
Öteki Sinema için yazan: Ertan Tunç