blank

blank70’li yıllarda, daha küçük bir çocukken, en çok sevdiğim iki şey; çizgi roman okumak ve sinemaya gitmekti. Çizgi romanların büyülü atmosferi her zaman çekmiştir beni. İşte ben ders kitabının içinde çizgi roman okuyan, sinema önlerinde değiş tokuş yapan bir kuşağın temsilcisiyim. Okulumu aksatacak düşüncesi ile, tatil dönemleri hariç çizgi roman okumama izin verilmezdi. Kaç kez okurken yakalandığımda annem tarafından yırtıldıklarını ya da sobaya atıldıklarını hatırlıyorum çizgi romanlarımın. Annem yırtar, ya da sobaya atar, babam ise daha insaflı davranır, erişemeyeceğim yükseklikte bir yerlere koyardı. İşte o çizgi romanların içinde “1001 Roman” adında, ince, 16 sayfalık fasiküllerden oluşa bir seri vardı ki aklımı başımdan alırdı. Tıpkı seriyal filmlerin mantığında, ikişer ya da üçer sayfalık devamlı öykülerden oluşan bir seçki sunardı bize; Sihirli Göz, Demir Pençe, Rory McDuff, Canavarlar Çarpışıyor, Dünya Tehlikede, Devlerin Tehdidi1001 Roman’ları hiç bayiden satın aldığımı hatırlamıyorum. 60’lı yıllarda yayınlandıkları için. Ancak eski sayılarını, sinema önlerinde açılan tezgahlardan topladığımı biliyorum… Sinema ise malum… 1001 Roman’ın (ve de Doğan Kardeş’in) etkileriyle olsa gerek, fantastik ve bilimkurgu filmleri ile serüven filmleri ilgimi çekerdi. O dönem için gözde filmlerimi getiren şirket; kesinlikle “Özen Film”di… Muhteşem filmler getirirdi benim için; Biyonik Adam Canavarlara Karşı (Super Infra-Man-1975), Tanrıların Dehşeti (The Land That Time Forgot-1975), Atlantis Kayıp Ülke (Warlords of Atlantis-1978), Yaratık (Alien-1979)… Elimde bu dönemden kalma ve üçünü “Özen Film”in getirdiğini hatırladığım dört film, biri “double feature” üç DVD var tanıtmak istediğim…

blankİlk DVD; 1975 yapımı Tanrıların Dehşeti (The Land That Time Forgot) ile 1977 yapımı, devam filmi, Tanrıların Dönüşü’nü (The People that Time Forgot) barındırıyor ve M.G.M’in “Midnite Movies” serisinden çıkmış. İki film de, ünlü fantastik kitaplar yazarı, Tarzan’ın da yaratıcısı Edgar Rice Burroughs’un (1875-1950) “Caspak” serisinin (1918), aynı adlı iki kitabından, yönetmen Kevin Connor tarafından filmleştirilmiş. Üstelik ilk filmin senaryo ekibinde ünlü bilimkurgu ve fantastik yazarı Michael Moorcock’un olması da cabası… Tanrıların Dehşeti; 1. Dünya Savaşı sırasında geçer. Bir Alman denizaltısı tarafından batırılan İngiliz gemisinden kurtulanlar, Bowen Tyler (Doug McClure) önderliğinde bir yolunu bulup, denizaltıyı ele geçirirler. Kurtulduklarını zannederlerken, bu kez de bir İngiliz savaş gemisi denizaltıya saldırır. Denizaltı dibe dalmak zorunda kalır ve yolunu kaybeder. Sualtında bir geçitten ilerleyerek, garip bir mekana gelirler. Burası binlerce yıl öncesinden değişmeden kalmış, Caprona adında bir yer, gizli bir ülkedir (King Kong filmlerindeki Kurukafa Adası gibi).http://1.bp.blogspot.com/_dco3gIbqZ6U/Rtr2WqUyDLI/AAAAAAAACNY/9_3g7i5LCQ8/s320/TB-THE%2BLAND%2BTHET%2BTIME%2B%26%2BTHE%2BPEOPLE-DOUBLE%2BF.%2BDVD--0001.jpg Çok geçmeden dinazorlarla karşılaşırlar, ardından da savaşçı ilkel insanlarla. Gökyüzünde “Pterodactyl”lerin uçtuğu, ormanlarda ise “Allosaurs”ların kükrediği bu ülkede güvende değillerdir. Almanlar ile İngilizler bu tehlikeli bölgeden kurtulana dek ittifak yapmaya karar verirler. İlkel insanlar arasındaki savaşa girerler. Daha sonra keşfederler ki, ülkede zengin petrol yatakları vardır. Bu petrolü işleyip, denizaltı ile geri dönmeyi planlarlar. Bu arada Almanlar tekrar yönetimi ele geçirirler… Ada patlamaya başlarken, Almanların komutasındaki denizaltı Bowen Tyler ve Lisa’yı (Susan Penhaligon) geride bırakara yola çıkar. Tyler ve Lisa, kayaların üzerinden denize, şişe içinde bir mesaj fırlarırlar ve karlı dağlara doğru ilerlerler… Bu filmdeki denizaltı efektlerini Stingray kukla dizisinden ve de James Bond’lardan da tanıdığımız Derek Meddings yapmış…

blankİkinci film Tanrıların Dönüşü, ilk filmin kaldığı yerden başlar. Tyler’in mesajı bulunmuş, bir kurtarma ekibi hazırlanmıştır. Mesajda anlatılanlara göre bir harita çıkarılır. Ardından dev bir buzkıran gemisiyle yola çıkılır. Gemide yüksek dağları aşmak için, silahlarla donatılmış, pervaneli bir uçak da vardır. Ekibin bir kısmı bu uçakla dağları aşarak Caprona’ya gelir. Çok geçmeden gökyüzünde dev bir Pterodactyl’in saldırısına uğrarlar. Uçak yara alır ve gövde üzerine iniş yapar. Kazayı küçük sıyrıklarla atlatan ekip, Tyler’i bulmak üzere yola koyulurken sadece pilot uçağı onarmak için orada kalır. Canavarlarla dolu ormanlardan geçerler. İlkel (ama çok güzel) bir kadını, mağara adamlarının elinden kurtarırlar. Kadın Tyler’in bulunduğu yeri bildiğini anlatmaya çalışır. Tekrar yola koyulurlar.Çok geçmeden ilkel insanlardan biraz daha ileri döneme geçmiş barbar bir kavmin tutsağı olurlar. Tyler’da burada tutsaktır. Kaçmak için fırsat çıktığında harekete geçerler. Çıkan çatışma sırasında Tyler ölür. Maceralı bir yolculuktan sonra ilkel kızı alarak gemiye dönerler… Tanrıların Dönüşü, öykü kurgusu olarak bana Maymunlar Cehennemine Dönüş (Beneath the Planet of the Apes-1970) filmini hatırlattı. Oradaki karakterin adı Taylor (Charlton Heston) idi. Buradaki Tyler. Yine bir ekip zamanda atlama yaparak, mahsur kalmış olan Taylor’u kurtarmaya gidiyor, Taylor çıkan çatışmada ölüyor, ekip de ilkel kadını alıp gidiyordu…

Her iki filmi de barındıran çif taraflı diskte ekstra olarak yalnızca filmlerin fragmanları olmasına karşın, meraklısının gözü kapalı alması gerektiğine inandığım bir DVD bu…

blank1977 yapımı Dev Karıncalar İmparatorluğu da (Empire of the Ants) tıpkı yukarıdaki iki film gibi Özen Film’in getirdiği ve vizyona soktuğu H. G. Wells (1866-1946) uyarlaması kült bir film. Yönetmenliğini, düşük bütçeli “Dev Hayvanlı Filmler”in bir kaç ustasından biri olan Bert I. Gordon yapmış. Bert I. Gordon’u yine Özen Film’in getirdiği Dev Tohumu (The Food of the Gods) filminden biliyoruz. Aslında Dev Tohumu ve Dev Karıncalar İmparatorluğu, Wells’in “The Food of the Gods and How it Came to Earth” (1904) adlı romanı iki bölüme ayrılarak ve de moderleştirilerek çekilmiş filmler. Dev Karıncalar İmparatorluğu’nda; şehirden uzakta olan bir adada, yazlık site inşa eden bir şirketin adaya yaptığı tanıtım turu sırasında meydana gelen inanılmaz olaylar anlatılıyor. Şirketin temsilcisi olan Marilyn Fryser (Joan Collins), kaptan Don Stokely’in (Robert Lansing) teknesine bindirdiği konuklar ile adaya gelir. Çok geçmeden dev karıncaların ortaya çıkıp onlara saldırır. Tekne patlar. Bir panik başlar ve herkes ormanın derinliklerine doğru kaçar. Karıncalar konukları yavaş yavaş avlarlar. İçlerinde Marilyn Fraser ve kaptan Stokely’in de olduğu bir ekip, adanın derinliklerinde bir kasaba keşfederler. Bu kasabada, karşılaştıkları olaylardan daha garip olaylara tanık olacaklardır. Filmin jenerik bölümünde gördüğümüz üzere, bir tekneden denize atılan radyoaktif atık dolu variller karaya vurmuş ve karıcaların devleşmesine neden olumuşlardır. Anlayacağınız çevreci mesajları yoğun olan bir film Dev Karıncalar İmparatorluğu… DVD’de ekstra olarak hiç bir şey yok. Ama yine de meraklısınca arşive katılması gereken filmlerden… Çok sevdiğim bu filmin DVD’sini sevgili dostum Oky ile yaptığım bir takas sonucu arşivime katmıştım. Tıpkı eskiden sinema önlerinde yaptığımız çizgi roman takasları andıran cinsten…

blank1977 yapımı Hayvanların Günü (Day of the Animals) ise tipik bir “Hayvanların Dehşeti” filmi. Bildiğimiz üzere bu tarzın en önemli ve öncü filmi Hithcock’un Kuşlar’ıdır (The Birds-1963). Kuşlar’dan sonra özellikle de “B” filmi piyasası için benzer düzinelerce film yapılmıştır. Yönetmen, ormanlarda ve koruluklarda geçen, vahşi bir ayının dehşet saçması üzerine kurulu Grizzly (1976) adlı filmle tanınan William GirdlerHayvanların Günü; daha başlangıç bölümünde ciddi ve çevreci mesajlarını izleyicinin gözüne sokuyor. Ozon tabakasının delinmesi, ultra violet ışınlarının dünyayı ve canlıları kötü yönde etkilemesi üzerine bir film bu. Hayvanlar çıldırıyor ve Amerikan kırsalında tatile gelmiş olan bir gurup doğa severe saldırıyorlar. Film; böyle giderse, ozon tabakasını delecek davranışlar sergilemeye devam edersek, olabileceklerden bir kısmı bunlardır üzerine iyice yoğunlaşıyor. Kadroda Leslie Nielsen ve “B” filmlerinin bildik oyuncularından Christopher George da var. Richard Jaeckel, Michael Ansara ve Lynda Day George da cabası… Müzikler, Lalo Schifrin’e ait… Bu türün içinde benim vazgeçilmez, küçük bütçeli “B” filmlerimden birisi Hayvanların Günü… DVD’de hiç bir ekstra bulunmamakta…

——————
Tanrıların Dehşeti (The Land That Time Forgot) / 1975-İngiltere-A.B.D. / Yön: Kevin Connor / Oyn: Doug McClure, John McEnery, Susan Penhaligon
91 dk. / Dil: İngilizce (Mono) / Altyazı: İngilizce, Fransızca, İspanyolca / Ekran: 16×9 Geniş Ekran (1.85:1) /

Tanrıların Dönüşü (The People That Time Forgot) / 1977-İngiltere / Yön: Kevin Connor / Oyn: Patrick Wayne, Sarah Douglas, Doug McClure
91 dk. / Dil: İngilizce (Mono), Fransızca (Mono) / Altyazı: Fransızca, İspanyolca / Ekran: 16×9 Geniş Ekran (1.85:1) /

Dev Karıncalar İmparatorluğu (Empire of the Ants) / 1977-A.B.D. / Yön: Bert I. Gordon / Oyn: Joan Collins, Robert Lansing, John David Carson
89 dk. / Dil: İngilizce (Stereo) / Altyazı: Yok / Ekran: Geniş Ekran (1.85:1)

Hayvanların Günü (The Day of the Animals) / 1977-A.B.D. / Yön: William Girdler / Oyn: Christopher George, Leslie Nielsen, Lynda Day George
97 dk. / Dil: İngilizce (Mono) / Altyazı: Yok / Ekran: Tam Ekran

blank Not: Bu yazı, ilk olarak DVD+ dergisinin Ağustos 2007 sayısındaki “Tehlikeli Bölge” adlı köşemde yayınlanmıştır.
Metin Demirhan

Link: http://fantastiksinema.blogspot.com/2007/09/tehlikeli-blge-70li-yillarin.html

blank

Metin Demirhan

(1965, İstanbul - 1 Kasım 2007, İstanbul), Türk sinema yazarı, kısa film yönetmeni ve karikatürist.

Profesyonel meslek yaşamının karikatürle ilgili cephesinde "Kozmo Fare" gibi kendi yarattığı bazı çizgi karakterlerle; sinema yazarlığında ise özellikle "B-film" denilen, gösterime çıktıkları ilk zamanlarda çok fazla ilgi görmeyip küçümsenmiş, ancak sonraki dönemlerde ise "kült yapıt" düzeyine erişmiş düşük bütçeli yerli ve yabancı sinema filmleri konusundaki uzmanlığıyla tanınmıştır.

3 Comments Bir yanıt yazın

  1. Empire of the Ants’i okuyunca heyecanlandım çünkü 6-7 yaşlarındayken tv’de izlediğimi hatırlıyorum. Bir daha da izlemek nasip olmamıştı. Bir de kocaman arıların olduğu bir film vardı sanki? Ya da ben ikisini birbirine karıştırdım :)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Kung Fu Sinemasında “Sarhoş Usta” Tekniği ile Bir Gezinti

Kung fu sinemasında "Sarhoş Usta" tekniği ile bir gezinti yapmaya
blank

*C.H.U.D. 80’lerden Bir Kült Film…

Zehirli atıklar ve çevreye verdikleri zararlar üzerine ibret verici bir