Kadın haklarından söz edilmeye başlandığı bir dönemde, 19. yüzyıl İrlanda’sında, kadının toplumsal hayattaki yerini ve statüsünü irdeleyen bir yapım olma özelliğini taşıyan Albert Nobbs, Kolombiyalı yönetmen Rodrigo Garcia tarafından George Moore’un aynı adlı hikayesinden beyazperdeye uyarlandı. Başrolünde Glenn Close’un oynadığı film, erkek egemen dünyada ayakta durabilmek ve hayatını idame ettirebilmek adına, bir kadının erkek kılığına girip Dublin’de bir otelde çalışmaya başlamasını konu alan başarılı bir dram olarak karşımıza çıkıyor.
Öteki Sinema için yazan: Başak Bıçak
Sanayi devriminin yaşandığı, işçi sınıfının yeni bir sosyal katman olarak kendini göstermeye başladığı bir süreçte; temel hak ve özgürlükler ve çalışma koşulları tartışmaları kapsamında, kadın hakları ve kadının toplumdaki yeri de gündeme geldi. Filmin geçtiği dönem olan 1800’lerden bu yana kadın hakları adına atılan önemli adımlara rağmen kadın, ilk kez seçme ve seçilme hakkını ancak yüzyılın sonunda elde edebildi. Bu açıdan kadının toplumsal yaşamdaki yerine bakıldığında, söz konusu dönemde Albert Nobbs’un ayakta kalma mücadelesini ve savaşının önemini anlamak mümkün olacaktır.
Cinsiyet ayrımcılığının en sert şartlarda yaşandığı bir dönemde erkek kimliğinin adeta tüm kapıları kolaylıkla açtığını fark eden Nobbs, toplumun kendisine yüklediği görevleri bir yana bırakarak kadın kimliğini herkesten gizler ve garsonluk yapmaya başlar. Her şeyin yolunda gittiği bir anda, kendisi gibi aslında bir kadın olan ancak erkek kılığına girmiş kader arkadaşı Hubert Page ile karşılaşması, gerçek adını dahi unutmuş olan Nobbs’un cinsel kimliğini bir anlamda yeniden hatırlamasına yol açar. Erkeklere ait bir meslekle uğraşan ve bir de evlilik yapan Page’in bu tavrından esinlenen Nobbs, çalıştığı oteldeki genç Helen’a yaklaşmaya başlar. Evlilik, huzurlu bir yaşam, güçlü ve saygı gören bir insan olma ümidiyle para biriktiren Nobbs’un bu hayalleri Helen’ın aynı otelde çalışan Joe’ya aşık olmasıyla çıkmaza girer ki bu andan itibaren bana göre filmin en can alıcı noktası Page ile birlikte kadın kıyafetleri giyerek sokağa çıkan Nobbs’un, biraz da çocukluğunda yaşadığı kötü cinsel deneyim sebebiyle tedirgin bir şekilde yürüdüğü sahnedir. Bu bir kadının cinsel kimliğinin üzerini örterek karşı cins ile, erkeklikle kaynaşmasının bir sonucu olup, sömürünün ve eşitsizliğin her alanda görüldüğü Sanayi Devrimi İngiltere’sinde kadının sosyal ve cinsel açmazlarının gözler önüne serilmesi ve bu çerçevede ufak bir sorgulamaya tabi tutulması girişimi, bu yapıma değer katmakta…
1800’lerin İrlanda’sını başarılı bir şekilde yansıtan film, dönem itibarıyla aynı zamanda Victoria çağı olarak adlandırdığımız Protestan İngiltere ile egemenliği altındaki Katolik İrlanda arasında yaşanan siyasi/dini çekişmeler sonucunda genel kıtlığın içerisinde kadın-erkek hayatta kalmaya çalışan herkesi çeşitli koşullarda çalışmaya zorlamaktadır. Bu durum şartlar sebebiyle bir kadının sahip olduğu cinsiyetin ona yüklediği rolü bir yana bırakarak, çalışma hayatına atılmasının başka bir nedeni olarak da kabul edilebilir.
Filmde Albert Nobbs karakteriyle karşımıza çıkan Glenn Close ise konu ve karakter bir hayli müsait olmasına karşın ajitasyon kolaycılığına kendini kaptırmadan adeta izleyicisinin içine işler. Başarıyla canlandırdığı performansıyla Close, üçüncü kez Akademi ödüllerine aday gösterilirken, Janet McTeer da Hubert Page performansıyla en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar adaylığı kazandı. Rodrigo Garcia’nın da filmografisinde önemli bir yere sahip olan film, izlenmesi gereken başarılı dönem dramlarından…
Akici anlasilabilir bi yorum. Emegine saglik :)
Bir hata, Glenn Close üçüncükez değil,altıncı kez akademi ödülüne aday oldubu filmiyle. (The World According to Garp, The Big Chill ve The Natural ile yardımcı kadın oyuncu; Fatal Attraction, Dangerous Liaisons ve bu film ile de kadın oyuncu adaylıkları aldı)