Trafoya Kedi Kaçmış!

Wes Craven şahikası A Nightmare On Elm Street’in ebesi sayılan New Line Cinema şirketinin, o güne kadar yaptığı dağıtımcılığın yanına yapımcılık titrini de eklemesi Alone in the Dark ile olmuştu. Şirketin ilk filmi için kolları sıvayan büyük şef Robert Shaye, yönetmenlik görevini ilk uzun metrajını yönetecek olan Jack Sholder’a teslim etti. Sholder daha sonra A Nightmare on Elm Street 2: Freddy’s Revenge (1985), The Hidden (1987) ve Wishmaster 2: Evil Never Dies (1999) gibi filmleri de yönetecekti.

Alone in the Dark poster 1Dr. Dan Potter, meslektaşlarının birçoğunun aksine hoşgörülü tedavi metotlarıyla tanınan Dr. Leo Bain’in başında bulunduğu akıl hastanesinde çalışmaya başlar. Hastanenin üçüncü katında bulunan dört tehlikeli hasta, eski savaş esiri paranoyak Frank Hawkes, yangın çıkarma takıntılı Byron Sutcliff, obez çocuk tacizcisi Ronald Elster ve seri katil Bleeder, elektrikle çalışan özel güvenlik önlemleri altında kilitli tutulmaktadır. Bütün şehri etkileyen bir elektrik kesintisi sonucu hastaneden kaçan dörtlü, biraz da Hawkes’ın paranoyalarının yönlendirmesiyle, Dr. Potter’ı öldürmeye karar verir. Genç doktorun şehir dışındaki evinin etrafını saran hastalar, yağmacı kamuya açılan dükkânlardan gasp ettikleri envaiçeşit silah ile saldırıya geçer.

Alone in the Dark, tür olarak tarafını seçememiş bir görüntü çizerken, melez bir yapılanmaya gitmeyi de reddediyor. Akıl hastanesinde başlayan film, kimi zaman ‘slasher’ alt türüyle yakın ilişkiye geçse de hastaların doktorun evine saldırmasının ardından tipik bir ev istilası filmine dönüşüyor. Aralarda da neye hizmet ettiği pek belli olmayan, tampon görevi gören bir dolu sahne barındırıyor. Aslında film daha proje halindeyken Sholder’ın aklında bambaşka bir fikir varmış; akıl hastanesinden kaçanlar ile onları yakalamakla görevlendirilen mafya üyelerinin kapışmasını çekmek istiyormuş. Fakat Shaye, buna bütçelerinin yetmeyeceğini söyleyerek senaryonun son haline evrilmesine önayak olmuş. Dolayısıyla mecburen bir parça dağınık görünen senaryoyu filmin eksi hanesine yerleştirip artılara geçelim.

Alone in the Dark orta 1

Bir defa oyuncu kadrosu, hemen her korku severin ilgisini çekmek için gereğinden fazla alternatif barındırıyor. Dr. Leo Bain rolünde Donald Pleasence, çok fazla öne çıkacak süre bulamasa da manyak katillerle uğraşan doktor rollerine fazlasıyla aşina bir isim olduğundan pek fazla zorlanmıyor. Kaçan hastaların lideri pozisyonundaki paranoyak Hawkes rolünde Jack Palance, her zamanki çizgisinde. Yangın çıkartma takıntılı, ‘preacher’ (vaiz) lakaplı Sutcliff’i canlandıran Martin Landau, herkesi şaşırtacak bir performans sergiliyor. Genelde alışık olduğumuz ilgisiz, dağınık oyunculuğunun aksine rolüne sahip çıkan, güçlü bir Landau görmek her zaman denk geldiğimiz bir durum değil. Anlaşılan rolünü baya sevmiş. A Takımı’nın en sevilen üyelerinden ‘Howling Mad’ Murdock rolüyle kalbimizdeki yeri apayrı olan Dwight Schultz, Dr. Dan Potter olarak başrolde ama bu kez tarafını yanlış seçmiş; biz onu delilerin tarafında olduğunda daha çok seviyoruz. Filmde ayrıca Robert Shaye’in kız kardeşi Lin Shaye’in de ufak bir rolü var. Bilindiği gibi Lin Shaye, bu aralar Insidious serisi sayesinde bir hayli popüler.

Alone in the Dark orta 2

Alone in the Dark, esas olarak son yarım saatiyle dikkat çekiyor. Kaçak hastaların Potter’ın evine saldırmasıyla birlikte ev istilası formatına döndüğü andan itibaren en baştan beri yakalayamadığı tempoya ve enerjiye kavuşuyor. Senaryo biraz daha bu tarafı öne çıkartacak biçimde şekillendirilseymiş, çok daha akılda kalıcı bir film olabilirmiş. Ama bu haliyle de 80’ler korkularına düşkün korku severleri yarı yolda bırakmıyor.

Filmde öne çıkan birçok sahne var. Sutcliff’in cehennemi andıran bir kafede geçen kâbusu, yağmalanan alışveriş merkezinde yüzünü göstermekten çekinen Bleeder’ın Jason’a tescilli hokey maskesini denemesi, hastaların karakter özelliklerine uygun şekilde silahlanıp saldırmaları ve zekice düşünülmüş final sahnesi, Alone in the Dark’ı daha değerli kılan bölümlerden sadece birkaçı.

Jack Sholder’ın ilk uzun metraj denemesi Alone in the Dark, 80’ler korkularına meraklı olanlar ile ev istilası filmlerini sevenlerin ilgisini çekecektir. Donald Pleasence, Jack Palance, Martin Landau, Dwight Schultz ve Lin Shaye gibi korku türüne ekstra mesai harcayanların yakından tanıdığı oyuncuların varlığı da bu ilgiyi pekiştirecektir.

Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca

Alone in the Dark posterler

[box type=”shadow” align=”aligncenter” class=”” width=””]
Hawkes: “So… it’s not just us crazy folk that kill. We all kill… when we must. And we all die… when it’s time.” (Gördün mü? Sadece bizim gibi deliler cinayet işlemiyor. Mecbur kaldığımızda… hepimiz öldürüyoruz. Ve zamanı geldiğinde… hepimiz ölüyoruz.) [/box]

blank

Murat Kızılca

1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Orochi – Blood (2008)

Orochi - Blood, atmosfer odaklı korku/gerilim sevenleri memnun etmekte sıkıntı
blank

Drive Angry 3D (2011)

Hollywood söz konusu olduğunda artık şartlı refleks vermeye başladığımızı düşünmeye