Sinematürk adlı index sitesinde Yadigar Ejder ile ilgili sadece şu bilgi var: “Taksim Parkı’nda donarak ölmüştür.

http://i73.photobucket.com/albums/i206/hussoloji/yadigarejder.jpgOnu sevenlerin içini burkan ama daha da acısı hakkında başka da bir şey bilmemize gerek yokmuş gibi davranan bu yaklaşım çok canımı sıktı. Neredeyse perdeye sığmayan bu dev adamın sadece ölümü ile ilginç olabilmesi, filmleri hala TV kanallarında gösterilirken artık kimselerin onu merak etmemesi, edenin ise “Taksim parkında donarak ölmüş işte…” demesi, onun ruhunu  Cüneyt ya da Kemal abisinden yediği dayaklardan daha çok incitmiştir herhalde.

Halbuki tam 56 filmin emektarıdır Yadigar abimiz. Hep kötü ve aptal adamı canlandırmıştır ama ben çocukluğumdan beri içten içe sevmişimdir onu. Cücü epey pataklamıştı ama asıl Kemal Sunal’ın dayak adamı idi. Asıl soyadı onun ruh haline daha çok yakışan “Kuzu”dur ama filmlerde canlandırdığı karaktere yakışmıyor diye kimbilir hangi aklı evvel yapımcı ya da yönetmenin önerisi ile Ejder olarak değiştirilmiştir. Tam bir set emekçisiydi… Ali Murat Güven abimizin anlattığına göre sette her işe koşar, ışıkçılara yardım eder, ekibe çay taşır, küskünleri barıştırmaya gayret edermiş. “Dünyayı Kurtaran Adam” filminin setinde çalışma şartlarının ve sıcağın etkisiyle herkes birbirine girerken Zavallı Yadigar abimiz Peluş canavar kostümünün içinde kavgaları ayırmak için uğraşırmış…

Yeşilçamdan kader arkadaşı Cem Erman onu şöyle anlatmış:

Yadigarla bir gün parasızlıktan Taksim parkında oturuyoruz. karnımız aç. Bir ekmek ve biraz kaşar peyniri alacak para çıktı ikimizden; ucundan ucundan yedik. Hiç unutmam çok sıkıntıdaydık. Yadigar çok sevdiğim bir arkadaştı fakat çok garip öldü. Kebapçı mehmet vardır Parmakkapı’da. Yadigar tuvalete giriyor. Çıkmayınca merak edip kapıyı kırıyorlar. Tansiyon yükselmesiyle tuvalete düşmüş. Yüksek tansiyondan beyin kanaması, zaten ayaklarından da hastaydı. Şakacı, hoş, çocuk ruhlu bir arkadaştı. Öyle bir adam Türk sinemasına kolay kolay gelmez. Çok efendiydi, Çok utangaçtı. Herkesin yardımına koşan altın kalpli bir zavallıydı. Nasıl bir Yılmaz Güney, bir Ayhan Işık gelmeyecekse, bir Yadigar Ejder de gelmez.

Divx Planet forumlarından bir üye ise Yadigar abi ile ilgili çok kıymetli bir anıyı şöyle aktarıyor:

Küçükken film setinde izlemeye hasıl oldum. Şile, Ağva’da film çekiyorlardı. Yönetmen, Yadigar Ejder abimizden kızgın ve sinirli bir hal takınmasını söyledi. Suratını kızart demişti. O zaman nerede adam akıllı makyaj. Mümkün değil. Kendi kendine 4-5 tane okkalı tokat atarak, alnını ovuşturarak (sert bir şekilde) suratını istenilen hale getirmişti. Hiç unutmam. Rolünü en iyi şekilde yapmaya çalışıyordu. Allah rahmet eylesin.

Uyduruk bir TV dizisi ile şöhret olan, bölüm başına milyarlar alan onlarca havalı yeni yetme, Taksim parkında donarak ölen  bir Yadigar eder mi arkadaşlar?

Yeşilçam’ın bu muhteşem “Öteki”sine Allahtan rahmet diliyor, yaşarken sahip çıkamadığımız için utanıyor ve oynadığı tüm filmlerle hayatımıza anlam kattığı için samimiyetle teşekkür ediyoruz.

Murat Tolga Şen – editor@otekisinema.com

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

11 Comments Bir yanıt yazın

  1. Adamlara en az dayak yedikleri kişiler kadar saygı gösterilmesi gerekirken… Rezalet. Medyanın durumu da bizim (genel) durumumuzda. Başımız sağolsun diyeceğim ama bu durum hem çok üzücü hem de çok kızdırıcı… İlk olmadığı gibi sonda olmayacak herhalde.

  2. Sayın Şen, yazdığınız yazı için sizi tebrik ederim.. Yazdığınız her satırın altına da imzamı atarım. Dünyayı doğru algılamamıza sanatlarıyla katkıda bulunan gerçek sinema emekçileri için ne söylense az…

  3. quattromosche, Erdoğan Erdem,
    ilginiz için çok teşekkür ederim. Yadigar ağabey gibi niceleri var… Bizim de halk olarak genel görüşümüz “O kadar para kazanırken biriktirselerdi!” olmuş hep. Halbuki o kadar az yevmiyelerle bu işi yapmak zorunda bırakılmışlar ki… Yadigar Ejder gibi karakter olmasına rağmen figürasyondan sayılanlar Ancak karınlarını doyuracak kadar para kazanabilmişler. Yine de içlerinde cılız bir umudu yaşatarak sinema yapmaya devam etmişler. Allah gani gani rahmet eylesin.

  4. “Uyduruk bir TV dizisi ile şöhret olan, bölüm başına milyarlar alan onlarca havalı yeni yetme, Taksim parkında donarak ölen bir Yadigar eder mi arkadaşlar?”

    Etmez.Cidden etmez.Başka da söylenebilecek başka birşey bulamıyorum ben.

  5. Yadigar abimize ben de saygılarımı sunuyorum. Allah rahmet eğlesin diyorum. Teşekkürler Murat Tolga. Bizim sayemizde, ilerde Türk Sinemasının sembolik ve kült figürlerinden biri olarak yeri sağlamlaşacaktır Yadigar Ejder’in.

  6. Türk sineması çok garip… Fabrikadaki işinden çıkmış eve dönerken tesadüfen mahallesinde bir film çekimine rastlayan, çekim ekibi tarafından tipi fark edilip dayak yiyen adam rolü teklif edilen, havadan üç kuruş kazanırım diye işe girişen erol taş, ucuz filmlerde onca karikatürize kötü adam tiplemesine can vermesine rağmen, pek çok filmde de ne kadar iyi bir karakter oyuncusu olduğunu gösterdi. yadigar ejder’in de sinema hayatı -hiç aklında yokken- tesadüfen başladı. karakterine zıt da olsa çirkin, ürkütücü tipi ve cüssesi nedeniyle keşfedilip sinemaya başladı. oysa o ürkütücü tip kameraya mahsun bakışlarını gösterdiğinde öylesine masumiyet kazanıyordu ki… ama onun değerini bilecek, mesela ona “the city of lost children” filminde ron pearlman’ınki gibi roller biçecek bir sinema yoktu. buna rağmen, yeşilçam’ın bu ülkenin kültür ve hayat damarlarına iyice nüfuz etmiş olması sayesinde, onu sevmek ve hatırlamak için (evrensel ve sanatsal anlamda) şaheser filmlerde şaheser roller almasına gerek yok. nasıl ki “futbol yalnızca futbol değil”se, sinema da yalnızca filmlerden ibaret değil. ismi gibi bize kalmamış bir yadigar ejder var mesela. ölüm mistik ya da metafizik bir gerçek olabilir, ama yaşamın çetelesi olarak bakıldığında yadigar ejder’in çok alacağı var. cenazesinde olmayan onca kişi, son vazifelerini yerine getirip üç kere “helal olsun!” deseydi bile, yaşarken ondan helallik alıp alamayacaklarını düşünürler miydi? gerçi yadigar, eğer ölümden sonra yaşam varsa, helal etmiştir hakkını. bu sadece bir hissiyat değil, hakkında okuduklarımın verdiği bir bilgi. ne kadar yalan, ne kadar gerçek; işte orası sinema…

  7. Yadigar Ejder aklıma her geldiğinde, içim acır. Böyle hazin bir sonla hayattan ayrılmak ne kadar acı, keder verici.

    Tek yapabileceğimiz Yadigar Ejder’i unutmamak, unutturmamak. Sizin yazınız da bunu çok güzel bir şekilde yapıyor. Elinize sağlık. Yukarıdaki yorumda arkadaşın dediği gibi, ben de bu yazının her satırına imzamı atarım.

    İşin kötüsü şu: Sevgili Yadigar Ejder’i ölüme götüren koşulların düzeldiğini hiç sanmıyorum ben. Elbette her set emekçisini, Türkçede hatalı olarak “figuran” denen karakter oyuncusunu Yadigar Ejder’inki gibi hazin bir son beklemiyor olabilir. Mesela merak ediyorum, setlerde çalışan, başrol ve önemli yan rollerde oynayan ve bir hayli para alan oyuncuların haricindeki kişilerin, sette çalışan teknisyenlerin sigortası var mı? Paralarını alabiliyorlar mı doğru dürüst? Yoksa yapımcıların peşinde koşturup duruyorlar mı, hakları olan paraları almak için?

    Türk sinemasına verdiği emeğin karşılığını canıyla ödeyen sevgili Yadigar Ejder’e bütün kalbimle sevgilerimi yolluyorum. Nur içinde yat, seni unutmayacağız Yadigar Ejder.

  8. gerçekten çok vahim bir tablo,insan bu yaşananları gördükçe karamsarlığa kapılıyor.eminizki her insan gibi o da mutlu ve huzurlu bir şekilde aramızdan ayrılmak isterdi; lakin insanoğlunun vefasızlığı çoğu yerde olduğu gibi burada da ağır basıyor nur içinde yatsın..

  9. ben 69 doğumluyum ve yadigar abiyi 88 de beyoğlunda görmüştüm ve öyle perişan haldeydiki ama ona rağmen neşesinden bişey kaybetmemişti ve su anda yasasıydı bir çok dizide rol alırdı çünkü ozaman sadece trt vardı allah gani gani rahmet eylesin

  10. Bir diziyle milyarlar alırlar ama oyunculukta Yadigar Abinin eline su dökemezler. İşte hayat böyle vefasız… Allah CC sana rahmet etsin altın kalpli adam…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Korku Sinemasının Kötü Çocukları

Fatih Danacı, Korku Sinemasının Kötü Çocukları başlıklı yazısında korku sinemasının
blank

Hayatımıza Giren Korkular

“Korku filmi izlemek insanda kalıcı korkular yaratır” tezine mi, yoksa