Bill Hicks’in çocukluk arkadaşı ve komedyen Dwight Slade’in belgeselin başlarında dile getirdiği bir cümle, Hicks’in de hayata ve sanatına bakış açısını ortaya koyuyor: “Amerika o kadar zengin ve güçlü bir ülke ki, sorumlu davranması gerekir. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için çalışması gerekir.”
İşte Hicks’i en çok kızdıran durumlardan biri de zaten Amerika’nın takındığı saldırgan tutum ve ülkede kol gezen cehalet ve egoizmdir. Aslında Hicks, ülkenin güneyinde yetişmiş bir kişi olarak muhafazakâr kesimle de sürekli iç içe olan birisidir. O, ülkesi Amerika’dan kayıtsızca nefret etmemektedir, sadece ülkesinin mantıklı düşünme yeteneğini ilerletip elinde olan potansiyeli daha iyi bir dünya için kullanmasını arzulamaktadır. Büyük ihtimalle belgeselin adının “Amerikalı” olmasının nedeni de bu; çünkü yaşadığı toprakları sevenler o topraklardan eleştirilerini de sakınmazlar.
Belgeselin görselliğinden bahsetmek gerekirse; arşiv fotoğrafları, görüntüleri ve Hicks’in yakınları ile yapılan söyleşilerden elde edilen ses kayıtları kullanılarak Hicks’in hikayesi doğumundan başlayarak oldukça renkli ve akıcı bir biçimde canlandırılmış. Belgesel gerek görsel gerekse duysal açıdan Hicks’in kendine özgü dünyasını kurmakta gayet başarılı. Filmde kullanılan müziklerin bir kısmı da Hicks ve grubuna ait. Bu sayede komedyenin epey iyi bir müzisyen olduğunu da görüyoruz. Filmi izlerken Hicks’in çocukluğundan itibaren ne kadar komik ve eğlenceli birisi olduğunu da anlıyorsunuz.
Çocuk yaşta komedi yapmaya başlama hikayesini yakın arkadaşları ve çevresinin ağzından o kadar güzel aktarıyor ki, siz de izlerken kendinizi o ve arkadaşlarıyla birlikte Houston banliyösündeki muhafazakar ve sıkıcı ortamda biraz eğlenmeye çalışan ekibin bir parçası gibi görmeye başlıyorsunuz. Yaşamının ve kariyerinin son yıllarında içki ve uyuşturucu problemlerinden arınıp kendisini eleştirel komediye adayışının anlatıldığı bölümler ise özellikle etkileyici. Aslında 14 yaşından itibaren sahnede olan ve yıllarca hava ve karayolu ile Amerika’yı turlayan yalnız bir adamın da hikayesi bu aynı zamanda: “gezen bir komedyen olmak demek, yalnız başına geçirdiğin çok fazla zaman demektir”.
https://www.youtube.com/watch?v=B1EEwnaO9KA
Öfkelerini haksızlık ve aptallık yaptıklarını düşündükleri insanlara yönelten, olayların ardında yatan hakikati bulmaya çalışan ve komediyi bir sorgulama sanatı olarak algılayan Lenny Bruce, George Carlin ve Richard Prior gibi zihinlerin mirasçısı olan ama kendinden sonraki jenerasyonları da belirleyen Hicks’in kısa ama hızlı hayatına ucundan tanık olmak isteyenler ve genel olarak stand-up sevenlere tavsiye edilmesi gereken bir film.
Öteki Sinema için yazan: Üner Altay