Annie Hall’a Bakmak: Woody Allen, Ernest Becker ve Sinemasal Trükler

25 Mart 2015

Ernest Becker; ilk olgunluk eseri olarak gördüğü ve kendisine en büyük paradoksal hediyeyi, ‘kahramanlık (kavramı) hakkındaki kafa karışıklığı’nı, veren ebeveynlerine ithaf ettiği Pulitzer ödüllü kitabının‘Ölüm/ün Terörü’ adlı bölümünde; ‘sağlıklı düşünen/sağlam-kafalı’, berrak bir zihne sahip bireyi tanımlayan, motive eden başlıca olgunun ‘ölüm korkusu’ olduğunu öne sürer.

annie_hall_ver2Becker’e göre bir çocuk, ölüm olgusunu ilk kez 3-5 yaş aralığında işitir ama çok soyut bir fikir olmasından ötürü teorik düzeyde rasyonalize edemez, aşağı yukarı 9-10 yaşlarındayken kavramaya, anlamaya başlar ve dünya görüşünün bir parçasına dönüşür. (Annie Hall’daki küçük Alvy’nin, çok daha önce, “evrenin genişlemesinden” endişe etmeye başlayıp ve bunun zamanla ölümü, yokoluşu getireceğini düşünüp bunalıma girmesi biraz da bu nedenle bir komedi öğesine dönüşür, çünkü o yaşlarda buna kafayı takmaması gerektiğine inanırız.)Becker’in sıkça atıfta bulunduğu Hocart’a göre, primatlar çocukça davranırlar ve gerçeklikten korkarlar, Becker de ‘abartma’nın gerçekliğin üstünü örtmek için kullanıldığını öne sürer. Tüm bir Woody Allen Sineması’nın özeti büyük ölçüde bu tespitte yatar. Woody Allen Sineması, hatta hikayelerine, oyunlarına ve stand-up metinlerine bakarsak tüm bir Woody Allen külliyatı, korku ve kaygıların abartılı bir ifşasından ibarettir. Woody Allen’ınBergman’a ve Dostoyevski’ye bu kadar çok göndermede bulunmasına şaşmamak gerekir, Woody’nin eserleri de, özünü ‘endişe’den alır. 

Ernest Becker; bir dönem Amerika Birleşik Devletleri’nde çok-satanlar raflarını süsleyen kitabında; ölüm ve cesaret kavramları temelinde insan doğası, kahramanlık, psikanaliz, Freud, Kierkegaard, ölüm korkusu, akıl hastalıkları, psikoloji, bilim, insanlık, militarizm, aşk ve din üzerine uzun bir yolculuğa çıkar. Woody Allen Sineması da -tıpkı Becker gibi- temel insani ‘kaygı’lara odaklanır. Woody Allen Sineması’nın başlıca temaları da; ölüm, yaşam, varoluş, kadınlar, bağnazlık, din, siyaset, seks, duygular, entelekt, kaygı, paranoya, ırkçılık, cinsiyetçilik, fetişizm, cesaret, cinsellik, saplantılar, psikanaliz, ölüm, gene ölüm ve ille de ölümdür ve Becker’in ilgi alanlarıyla örtüşür.

Anni Hall002Ernest Becker’in;insan doğasını harekete geçiren en önemli neden olarak ölüm (ölüm korkusu) kavramını gördüğü, herkesin ve tabi entelektüellerin de “Eros”a ihtiyacı olduğunu öne sürdüğü meşhur kitabının adı “The Denial of Death” (Ölümün Reddi, 1973).İnanın bana ukalalık olsun diye değil, bu kitaba çok önemli bir özelliği nedeniyle değinip duruyorum. “The Denial of Death”; “Annie Hall” filminde Alvy’nin Annie’ye hediye ettiği kitap, hani ‘medeni’ bir şekilde ayrılırlarken, üzerine biraz konuştukları ve çaktırmadan Annie’nin kitap kolisine koyduğu kitabın ta kendisi.(Bu arada; Becker’in diğer iki kitabının da Woody Allen’ın ilgisini çektiğine şüphem yok, isimlerine baksanıza “Escape from Evil” (Kötü/lükten Kaçış) ve “The Structure of Evil” (Kötü/lüğün Yapısı). Alvy’nin kütüphanesinde kesin vardır.)

Anni Hall003Woody Allen; kendine has bir mizahla yoğurduğu entelektüel sinemasını inşa ederken esinlendiği kaynakları hiçbir zaman gizlemedi. Bergman, Fellini, Freud, Dostoyevski, Shakespeare, Nietzsche artık kimden ilham aldıysa, hangi eserden faydalandıysa anmaktan ya da film içinde doğrudan referans vermekten (Becker, McLuhan, Groucho Marx, Bunuel vb.) kaçınmadı. Woody’nin filmlerinin belki yarıdan fazlası; bilindik filmlerin, oyunların bir tür kolajı, ya da Allenvari bir yeniden-çevrimidir. Filmlerinin hemen hemen tamamı da yaşadığı ya da gözlemlediği olayların, kişisel düşünceleri, hayalgücü ve sinemasal üslubundan oluşan bir prizmadan süzülüp gelmiş halidir. Annie Hall, bunun belki de en açık örneğidir.Ama bence filmin asıl gücü, sinemanın kimi tekniklerini ustaca kullanış biçiminde aranmalıdır. Woody, Annie Hall’da adeta harikalar yaratır.

Anni Hall005“Annie Hall”; Woody Allen’ın doğrudan kameraya konuştuğu bir sahne ile başlar, Woody hayat felsefesini (ve filmin hikayesini) özetleyen iki espriyi seyirciyle yani bizlerle paylaşır. Açılışla beraber Woody artık tüm bir filme yaydığı görsel şovuna başlar. Hayal ile gerçek arasında gidip gelmeye, zamansal boyutu eğip bükmeye hem geri-dönüşler hem ileri sıçrayışlar hem de geçmişte yaşanmış bir olayda/sahnede şimdiki haliyle var olmalara başlar. Sık sık doğrudan kameraya bakıp konuşur, hatta başka karakterler de doğrudan ekrana bakıp konuşur. Woody değişik usullerde Brechtyen yabancılaştırmalara başvurur, normal hayatta asla olmayacak şeyler başgösterir, sürreel dokunuşlar başlar, konu icabı bahsettiği bir yazarı tıpkı bir reality şovdaymışçasına ekranın önüne çekip getirir, konuşturur, bir karakterin ruhu bedeninden ayrılır, yatağın kenarındaki sandalyeye oturur.

Anni Hall004Woody gerçek hayatta katıldığı bir televizyon programını, katıldığı bir üniversite şovunu filminde kullanır, sık sık geçmişe gider ve geçmişteki bir karakterle şimdiki haliyle karşılaşır hatta konuşur hatta tartışır. Gördüğümüz gerçek sinemasal görüntüleri/anları onun görmemizi istediği şekliyle görmemizi sağlar (Grammy Hall sahnesi), ekranı parçalara böler ve inanılması güç ama bölünmüş ekrandaki karakterleri birbirleriyle konuşturur. Seyirciyle interaktif tartışmalara girer, yoldan geçen insanlarla konuşur, yaşadığı ilişkiye dair yorumlarını alır. Bazen şarkılarla (şarkı sözleriyle) o anki durumu özetler bazen bölünmüş ekrandaki iki kişinin bulunduğu ortamların zıtlıklarıyla. Woody bazen ilginç bindirmelerle, bir sahnedeki konuşmayı, takip eden sahnenin içine yedirir. Yeri geldiğinde slapstick de kullanır, kaba saba espriler de, dahiyane kelime oyunları da yapar, Screwball da. Daldan dala atlar. Bazen konuşmalara altyazılar girer, bazen sadece ‘içses’ler diyaloğa girer ve gerçek hisleri su yüzüne çıkarır, Woody, sahteliği oracıkta infaz eder hatta bir sahnede hislerini (ve dramını) bir çizgi filmle anlatır. Evet, bir çizgi filmle! Annie Hall’da gerçek olan ile gerçek olmayanın o bitimsiz, o haz dolu, kusursuz dansına şahit oluruz. Tüm film hileleri senaryoyla bir bütünlük teşkil eder, hiçbiri sakil durmaz. Bir ilişkiyi ve o ilişkinin yarattığı hisleri envaı çeşit sinemasal hileyle açığa çıkarmanın, tüm çıplaklığıyla ortaya koymanın filmidir Annie Hall. Karşımızda pür sinema vardır. Woody’nin sinemasal trüklerinin ardı arkası kesilmez ve film; “Alfie”, “Persona”, “Misfits” gibi nice başyapıtın omuzlarında usulca yükselir, yükselir, yükselir… 

Anni Hall006

“Annie Hall”; Bafta’da “Network”, “A Bridge Too Far” ve “Rocky”yi devirerek, Oscar’larda ise – ki, komedi filmleri nadiren Oscar alır- “Star Wars”u (1977) devirerek En İyi Film Ödülü’ne uzanır. Woody Allen; Orson Welles’ten sonra, aynı filmle, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo ve En İyi Yönetmen Oscarı’na aday olma onurunu eldeeden ilk sanatçı olur. En İyi Senaryo ve En İyi Yönetmen Ödülü’nü bir arada kazanır. Woody “En İyi Yönetmen” Oscar’ını; yenilikçi, değişimci hatta devrimci sayılabilecek sayısız sinemasal hilenin kusursuz bileşimine borçludur, peki “En İyi Senaryo” ödülünü? O da bir sonraki yazımızın konusu olsun. Annie Hall’u incelemeye devam edeceğiz. 

Kaynaklar

  1. Becker, Ernest. “The Denial of Death”, (1973), The Free Press, New York, USA.
  2. Girgus, Sam B. “The Films of Woody Allen”, (2002), Cambridge University Press, UK.
  3. McCann, Graham. “Woody Allen”, (1990), Polity Press, Cambridge, UK.
  4. Yacowar, Maurice. “Loser Take All: The Comic Art of Woody Allen”, (1991), Roundhouse Publishing Ltd., Oxford, UK.
blank

Ertan Tunc

Sevdiği filmleri defalarca izlemekten, sinemayla ilgili bir şeyler okumaktan asla bıkmaz. Sürekli film izler, sürekli sinema kitabı okur. Ve sinema hakkında sürekli yazar. En sevdiği yönetmen Sergio Leone’dir. En sevdiği oyuncular ise Kemal Sunal ve Şener Şen.

“Türk Sinemasının Ekonomik Yapısı 1896-2005” adlı ilk kitabı; 2012 yılında Doruk Yayımcılık tarafından yayınlanmıştır. Kara filmler, gangster filmleri, İtalyan usulü westernler, giallolar ile suç sineması konularında kitap çalışmaları yürütmektedir. İletişim: ertantunc@gmail.com

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Hasan Karacadağ’ın Cinleri!

Bu dosyada daha önce yazdıklarımızı bir araya getirerek Hasan Karacadağ’ın
blank

Sinema Denemeleri 10: Kahire’nin Mor Gülü (1985)

Filmin finali tümüyle Allen’ın ümide fırsat tanımayan, soğuk ve karamsar