İtalyan tür sineması hakkında ilginç ve biraz da farklı bulduğum şey aktörün rolünün diğer hususlara örneğin hikaye ya da dramatik sanat eserine göre ikincil olmasıdır. Gerçek bir starı hikayenin üstünde görmek olağandışıdır.

İşbilir ve zenaatkar yönetmen takımı, popüler ya da ticari her türde onlarca eser vermiştir. Joe D’amato da  bu tarz bir yönetmendir ve zombi filmlerinden tutun da sert seks filmlerine kadar el atmadığı konu yok gibi… 70’lerde önemsenen bir yönetmen olan D’amato istismar sinemasına kimi başyapıtlar kazandırmış bazen de en olmaz iki türü karıştırarak  77’de çektiği Emanuelle e gli ultimi cannabali (Emanuelle Yamyamlar Arasında) filmi gibi işlere imza atmıştır.

blank

Ucuzcu tüm İtalyan sinemacıların yaptığı gibi zamanında memleketimize de uğramış ve İstanbul’da da 90’lı yıllarda İtalyan oyuncularla bir porno film çekmiştir. Zamanın gazetelerinde “ünlü İtalyan yönetmen filmi için İstanbul’u tercih etti” filan gibi başlıklar atılmış ama porno film çektiği nedense mevzu bahis edilmemiştir. Yine tüm İtalyanların ticari kaygılardan doğan Amerikalı ismiyle piyasaya çıkma hastalığı Joe D’amato’da da fazlasıyla mevcuttur. David Hills, Kevin Mansuco, Steven Benson, Peter Newton, Richard Franks diye birilerinin filmlerini izlediğiniz vakit anlayın ki hepsi aynı adam yani Joe D’amato’dur.

D’Amatonun erotizm içermeyen ender filmlerinden birisidir Antropophagus. Kelime anlamı yanlış anımsamıyorsam insan eti yiyen anlamına geliyor. Film çekildiği dönemde yönetmenin çoğu işi gibi büyük tepkiler almış. Örneğin ilk beyaz ırktan olmayan Emanuelle filmi de kendisine aittir ki erotik bir filmden çok vahşet sahneleri ile dikkat çekmiştir.

blankFilme gelirsek: Bir grup turist tekne gezintisi sırasında bir Yunan adasına gelirler, ada terk edilmiş haldedir. Adada bulunan herkes ölmüştür… Kısacası adada bir katille kalan turist kafilesinin hikayesini izliyoruz. Katil yıllar önce bir gemi kazası sonucu adaya gelmiştir. Kazada eşi ve çocuğunu kaybetmiştir, daha doğrusu yemiştir! Başroldeki  oyunculardan Tisa Farrow, Mia Farrow’un kız kardeşi. Bunun yanı sıra filmin castı İtalyan korku filmi severlere çok tanıdık gelecek yüzler barındırıyor. D’Amato, filmi Buio Omega’dan da çok düşük standartlarda çekmiştir ki bu da filmi ucuz trash film kimliğine bürünmekten kurtaramıyor.

Tarz olarak film İtalyan tür kaynaklarından birçok unsuru barındırıyor. Hatta Zombie Flash Eaters ile gialloya hafif dokundurma yapmıştır. Film ilk yarıda gialloya benzerken (adaya geliyoruz ve görünmeyen bir katil beliriyor) daha sonra ise katili görüyoruz (ve bence *George Eastman korku harikaları arasındaki yerini alıyor). İlk yarı boyunca gerilimi yüksekte tutmayı başaran D’Amato daha sonra filmde gore sınırlarını zorlamaya başlıyor. Katilin hamile kadının rahminden çocuğu çıkartıp yemesi ve özellikle benim favori sahnem olan son sahnede ise katilin yarılan karnından iç organlarını çıkarıp yemesi gibi. Seversiniz ya da sevmezsiniz ama şu kesin ki bu filmi uzun süre unutamayacaksınız. Eğer gore filmlerden hoşlanmıyorsanız bu kesinlikle size uygun değil ama eğer hoşlanıyorsanız sansürlü versiyonunu değil cult-sicko uncut versiyonunu izleyin.

Film yazının başında da bahsettiğim gibi çekildiği dönemde büyük tepkiler toplamış. Tutucu İngiliz hükümetinin histerik reaksiyonlarına karşın bu bir snuff film değil, modern standartlarda nasty de değil. Aslında ruhsal bir film Antropophagus ve harika fikirleri kurcalıyor. Burada Eastman’nın devasa bir performansı var. Filmi izlememiş olan korku filmi tutkunları çok şey kaybetmiş sayılırlar.

Öteki Sinema için yazan : Tolga Demirtaş

*George Eastman: 1942 Cenova doğumlu İtalyan aktörün uluslararası piyasadaki takma adıdır. Asıl adı Luigi Montefiori.

blank

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

9 Comments Leave a Reply

  1. Aramıza yeni katılan Tolga arkadaşımız oldukça kıyıda köşede kalmış bir İtalyan yamyam filmi ile başlangıç yaptı. Kendisine teşekkür ediyor yeni yazılarını bekliyoruz.

  2. Güzel yazı Tolga. Filmin bir de Super 8 versiyonu var. Ama Almanca. Hiç bir dilde ne başka dublajı, ne de altyazısı var. Zaten bu versiyonu Antropophagus DVD’si içerisinde ekstra içerik olarak sunuluyor.
    1981 yılında Rosso Sangue adında fena sayılmayacak bir devam filmi çekilmiş. 1999 yılında da ilk filmin yeniden çevrimi yapılmış. İsmi de Antropophagous 2000. İzlemedim onu.
    Ama Antropophagus D’amato’nun sayılı güzel filmleri arasında. Bana kalırsa her zaman Buio Omega’nın gölgesinde kalmış bir filmdir.

  3. DVD olayı ülkemizde ilk patladığı zamanlarda bu filmin DVD’si de çıkmıştı. İlk gördüğümde çok şaşırmıştım. “The Grim Reaper” ismiyle basılan DVD, o aralar pek popüler olan ‘bandrolü bas, rafa koy’ taktiğiyle sunulmuştu. Dağıtımı yapan firmayı hatırlamıyorum (DVD’nin üzerinde de bununla ilgili bir bilgi yok) ama eminim onlar da piyasaya sürdükleri film hakkında bir şey bilmiyorlardı. Bu arada benim de en sevdiğim D’amato filmi olduğunu eklemem lazım Antropophagus için.

  4. arkadaşlar, benim aradığım birkaç film var ve bulamıyorum.Yardımcı olurmusunuz?

  5. Sevgili asmeq,
    Blog’da film alışverişi yapmıyor sevdiğimiz filmlerle ilgili görüşlerimizi paylaşıyoruz. Eğer konuda bahsedilen film ve benzerlerini arıyorsan sana üyeliği açık olan Cinemageddon adlı torrent trackerini şiddetle öneririm. adresi: http://www.cinemageddon.org

    kal sağlıcakla…

  6. uyelik alımı kapanmıştır sitede ciddi bir temizlige gidilecek.

  7. cinemageddona’a gerek yok aslında. mininova.org sitesinde buldum filmi

  8. dün izledim filmi adam hakikaten arıza sahneler yapmış bu kadarda olmaz diyorsun yani resmen.Ününe değen bir film.

  9. Benim gibi çocukluğunu 80 lerde geçirmiş ve video kaset furyasini dibine kadar yaşamış bi birey olarak hiç unutamadigim filmlerden biridir..”Cani” ismiyle çevrilmişti diye hatırlıyorum…rahmetli amcamın da en sevdiği korku filmiydi…bu arada yazıda bahsi geçen Joe damato nun istanbulda çektiği porno film de 1995 yapımı “midnight obsession”…film bi nevi midnight express uyarlamasiydi ve başrolde Macar asıllı porno yıldız Anita Rinaldi vardı…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Erken Dönem İşkence Pornolarından: Mark of the Devil (1970)

1970 yılı mahsulü Mark of the Devil, insanlık tarihinin en
blank

Bir Giallo Başyapıtı: Don’t Torture a Duckling (1972)

Lucio Fulci'nin giallo başyapıtı, kapsamlı politik ve sosyolojik analizlere olanak