Bugün 1 Nisan, neşe doluyor insan…
Malum 1 Nisan’da çoğumuz bazen sıkıcı bazen de yaratıcı şakalara maruz kaldık, kalıyoruz, kalacağız. Fransa’da doğup tüm dünyaya yayılan bu geleneksel şaka günü, senede bir gün insanları gülümsetmeye devam ediyor.
Öteki Sinema için yazan: Gülnur Karakaş Tandoğan
Yine de böylesine güzel bir günü korku unsuru olarak değerlendirmeyi akıl eden birileri çıkıp 1 Nisan’la ilgili film yapmaya cesaret edebilmişler. Hem de korku sineması için başlı başına kült sayılabilecek bir dönemde; 80’lerde. Dolayısıyla ortaya çıkan filmin komedi düzeyi ve kült olma potansiyeli, az çok tahmin edilebilir. April Fool’s Day’in bir de 2008 yapımı “şaka gibi” bir versiyonu daha var ki, yazının ilerleyen bölümlerinde istemeden de olsa değinilmek durumunda kalınacaktır.
86 yapımı asıl filmimize geri dönersek film, Muffy adındaki zengin bir kızın üniversiteden arkadaşlarını ailesinin yazlığına davet etmesiyle başlar. Bu yazlık, sessiz ve sakin bir adadadır ve elbette tek toplu ulaşım aracı feribottur. Nisan’ın ilk gününde gerçekleşen bu buluşma, doğal olarak çeşitli şakalarla ilerler. Ancak zaman geçtikçe şakaların dozu ve boyutları artmaya başlar. Gençler birer birer ortadan kaybolurken neyin şaka neyin gerçek olduğu konusunda artık kimsenin bir fikri yoktur. Üstelik adadan kaçabilmek de o kadar kolay olmayacaktır.
Film Agatha Christie’nin meşhur 10 Küçük Zenci (10 Little Indians) romanındaki gibi çok sayıda alakasız karakteri aynı mekanda bir araya getirerek, birbirlerinden duydukları kuşkular üzerinden ilerliyor. Dönemine göre orijinal ve sürükleyici olduğunu söylemek gerek. April Fool’s Day kendini çok fazla ciddiye almamasıyla, şakayı seven yanlarıyla kısacası korkutmaktan çok seyircisini eğlendirmeyi amaçlamasıyla daha fazla öne çıkıyor. Oyunculuklar da gayet inandırıcı. Birçoğunun filmografisinde en önemli film bu olmasına rağmen, herkes üzerine düşeni layığıyla yerine getiriyor. Bu arada içlerinde seyirciye aşina gelen isimler de yok değil. Amy Steel’in bu filmden önce 13. Cuma-2’deki esas kız olduğunu, Thomas F. Wilson’ın ise meşhur Geleceğe Dönüş filmlerindeki Biff Tannen’i canlandırdığını hatırlatmak gerek. Tabii tüm bunların yanında “sürüden ayrılanı kurt kapar”, “sona kalanlar hep en uslulardır” gibi çeşitli korku klişelerini kullanarak özellikle deneyimli seyircileri çıldırtsa da, finalin güzelliği ve orijinalliği tüm bu eksileri unutturuyor.
Gelelim 2008 yapımı April Fool’s Day’e. Brezilya dizilerini andıran atmosfer ve oyunculuklarıyla, sonunu bile merak ettirmeyen olay örgüsüyle unutulmayı hak eden bu film, bir de finalde devrim yaptığını sanarak alenen seyircinin zekasıyla dalga geçiyor. Aslında çoğu kişi isim benzerliğinden ötürü bu filmi yeniden çevrim zannedip izlediğinde, aslında tek ortak noktalarının filmin ismi ve bir grup genç klişesi olduğunu görüp hayal kırıklığına uğramıştır muhakkak. Özetle, “izle ve yok et” ya da “mümkün olduğunda uzak dur” türünde 5. sınıf bir korku filmi olarak tanımlayabiliriz bu filmi.
Son olarak 86 yapımı April Fool’s Day’in ilk sahnesiyle beraber akla gelen filmin, Ada: Zombilerin Düğünü olduğunu hatırlatalım. Filmin başında feribot beklerken birbirlerini kameraya çeken gençler, bariz biçimde Büyükada’daki düğüne gitmeye hazırlanan bizimkileri çağrıştırıyor. Bu açıdan bakıldığında April Fool’s Day’e en büyük selamı çakan filmin bir Türk korku komedisi olması, güzel bir anekdot olarak sinema tarihimize geçebilir. Bugüne kadar irili ufaklı, bu filmi anan birçok korku filmi mevcut elbette. O nedenle türü sevenlerin mutlaka arşivinde yer alması gereken bu film, hem gerilmek hem de eğlenmek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat.