Ash Williams Geri Döndü!
Video kaset furyası döneminde, çocukluğumun geçtiği boğaz semtindeki video kaset kiralayan dükkân, filmleri (doğal olarak) macera, korku, komedi gibi kategorilere ayırırdı. Evil Dead’in (1981) video kaseti ilk geldiğinde, dikkatimi çeken ilk şey filmin yeni bir kategori altına yerleştirildiği olmuştu: “süper korku”. Aynı şekilde Chuck Norris’in Missing In Action (1984) isimli filmi de “süper macera” olarak yeni bir kategori altına yerleştirilmişti. Evet, video kaset furyası döneminin ilk yıldız korku filmi (ya da ilklerinden biri) Evil Dead’dir. Filmi defalarca kiraladığımı hatırlıyorum ve eminim o dönem korku filmi kiralayan herkes aynı şeyi yapmıştır.
Evil Dead, tabii ki sadece ülkemizde değil, bütün dünyada benzer bir etki yarattı. Sam Raimi ve Bruce Campbell, tek filmle korku sinemasının unutulmaz yıldızları arasına girdi. Devam filmleri Evil Dead II (1987) ve Army of Darkness (1992) ile başarılı birlikteliklerini sürdüren ikili, sinema tarihinin en başarılı üçlemelerinden birini hayata geçirerek, ilk filmin kesinlikle tesadüf olmadığını dosta düşmana ispatladı.
Raimi ve Campbell, Evil Dead’in üzerinden tam 34 sene geçtikten sonra, Jason, Freddy ve Myers gibi korku ikonları arasında sayılan Ash’in yeni maceralarını anlatmak için bu sefer bir televizyon dizisinde tekrar buluşuyor: Ash vs Evil Dead.
Ash vs Evil Dead’in ilk bölümü, 31 Ekim (Halloween) gecesi Amerikan televizyon kanalı Starz’da gösterildi. Şimdiden ikinci sezon onayını alan dizinin ilk sezonu, her biri yaklaşık 30 dakika sürecek 10 bölümden oluşuyor. Pilot bölümün yönetmenliğini Sam Raimi üstlenirken, 2. ve 3. bölümlerde Michael J. Bassett, 4. ve 5. bölümlerde David Frazee, 6. ve 7. bölümlerde Michael Hurst, 8. ve 9. bölümlerde Tony Tilse, 10. ve son bölümde ise Rick Jacobson, ilk sezonda yönetmen olarak görev alan diğer isimler olacak.
Evil Dead evreninde geçen dizinin ilk bölümü, üçlemeye eklenebilecek dördüncü bir filmin olası olay akışına sahip bir görüntü çizerek başlıyor. Şeytani güçlerle ilk karşılaşmasının üzerinden 34 sene (dizide bu rakam yuvarlanarak 30 olarak telaffuz ediliyor) geçen Ash, gözlerden ırak bir karavan parkında saklanmaktadır. Value Stop isimli mağazada satış görevlisi olarak çalışan kahramanımız, kazandığı parayı alkol ve uyuşturucuya yatırıp, yaşının bütün dezavantajlarına rağmen kendine has yöntemleriyle çapkınlıklarına devam etmektedir. Ash, kafası güzel olduğu bir akşam şeytani güçleri yanlışlıkla tekrar uyandırır. İlk başta olabildiğince uzağa kaçmaya niyetlenir. Ancak aynı işyerinde çalışan Pablo ve Kelly’nin yardımıyla olayın vahametinin büyüklüğünü anlar ve şeytani güçlerle bir kez daha savaşmaya mecbur kalır.
Sam Raimi yönetimindeki ilk bölüm, üçlemeden hatırladığımız (ve çok sevdiğimiz) birçok sahnenin benzerlerini bünyesinde barındırarak serinin hayranlarını zevkten dört köşe etmeyi çok iyi beceriyor. Ash’in şeytani güçlerin ele geçirdiği kesik eliyle girdiği mücadelenin bir benzerini yaşadığı, çalıştığı işyerindeki Küçük Lori isimli Chuckyleşen oyuncak bebekle kapışma sekansı ya da ormanın içerisinde hızla ilerleyen şeytani gücün otoparkta aynı şekilde hızla ilerlediği sekans hedefi on ikiden vuruyor. Ayrıca siyahî dedektif kadının kendini savunmak için havaya kaldırdığı eline giren makas ya da Kelly’nin gözüne girmek üzere olan uzun ve sivri tırnağa yakın çekim gibi detaylar ile İtalyan maestrolara yapılan göndermeler de tadından yenmiyor.
Kesik elinin yerine gül ağacından yapılma bir takma el takan Ash, seneler boyunca aldığı fazla kiloları da korse yardımıyla görünmez kılarak façasını düzeltiyor düzeltmesine ama yaşındaki 30 senelik fazlalıktan dolayı eski enerjisinde olup olmayacağını merak ettiriyor ilk başlarda. Raimi ve Campbell’ın cevabı fazla gecikmiyor. İş arkadaşları genç Pablo ve Kelly’nin yardımıyla enerjisine enerji katan Ash, yeni ortaklarıyla beraber şeytani güçlerle savaşmakta fazlasıyla yeterli olduğunu ispatlayan birkaç küçük kapışmaya girip hala ölmediğini gösteriyor. Ash ve yeni ortaklarının işbirliği (ki sonradan siyahî dedektif kadın da bu ekibe dahil olacak gibi görünüyor), biraz da yeni nesli kazanmak için yapılmış çok yerinde bir hamle. Ash’in varlığı, üçlemenin hayranlarının diziyi izlemesi için yeterli bir sebep ama Evil Dead evrenine uzak yeni nesil izleyici için böyle bir garanti yok. Onlar da Pablo ve Kelly’nin yardımıyla bu evrene ısındırılıyor. Hatta Ash’in Kelly’ye söylediği “gençsin, öğrenirsin” sözü ve bir sahnede ilk filmden görüntüler eşliğinde Ash’in nasıl bir kahraman olduğunun anlatılması da bu kaygıyı destekler nitelikte. Tam bir ‘roller coaster’ deneyimi gibi soluk almaya fırsat vermeyen bir dinamizme sahip ilk bölüm, dizinin bundan sonraki bölümleri için olumlu sinyaller veriyor.
Aynı Freddy Krueger – Robert Englund ilişkisinde olduğu gibi Bruce Campbell’dan başkasının canlandıramayacağı Ash karakteri, mizahi yönünden hiçbir şey kaybetmemiş görünüyor. Ash, her koşulda durmaksızın yaptığı esprilerle dizinin mizahi havasını devamlı dengede tutmayı başarıyor. İlk bölüm, ideal bir korku komedinin tam da nasıl olması gerektiğinin cevabı olarak hazırlanmış bir dönem ödevi gibi. İşin korku kısmına baktığımızda ise Evil Dead evreninden alışık olduğumuz şeytani güçlerin ele geçirdiği insanlar, kopan ve patlayan kafalar, kan banyoları gibi her şey yerli yerinde duruyor. Pratik efektlerle beraber kullanılan bilgisayar efektleri kimi zaman rahatsız etse de sonuçta bunun bir televizyon dizisi olduğunu unutmazsak görmezden gelinebilecek seviyede.
Ash vs Evil Dead, başta üçlemenin hayranları olmak üzere her kesimden korku dizisi izleyicisini memnun etmekte hiçbir sıkıntı yaşamayacak gibi görünüyor. Umarım diğer bölümlerdeki dinamizm de Raimi’nin yönettiği ilk bölümdekine yakın olur ki öyle olacağını tahmin ediyorum. Kısacası bu diziyi kaçırmayın, böylesine çok sık denk gelemezsiniz.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca