Seth Grahame-Smith, Austen’ı yeniden yazıyor, meraklısına: Gurur ve Önyargı ve Zombiler…
Öteki Sinema için yazan: Özlem Karadağ
Hiçbir şeye beklentilerle başlamamak gerek, yılların verdiği tecrübeyle bunu çoktan öğrenmiş olmam gerekirdi. Ancak, Pride and Prejudice’ın (Jane Austen’ın Türkçe’ye Aşk ve Gurur ve Gurur ve Önyargı olarak çevrilen romanı) zombilerle imtihanı olarak yeniden yazımı olan parodi roman Pride and Prejudice and Zombies’i gördüğümde, sevdiğim kitap ve sevdiğim konunun birlikte şahane olacağı beklentisiyle sarıldım kitaba. Yapılan birkaç değişiklik dışında dört kere okumuş olduğum romanı tekrar okumakla kaldım ne yazık ki ama hem kitap hem de parçası olduğu seri konuşulmalı diye düşündüm.
Pride and Prejudice 1813 yılında, İngiltere, vekaleten Wales Prensi IV. George tarafından yönetilirken yayınlanmış bir vekalet dönemi eseri (Regency literature). 19. Yüzyıl başında küçüğünden-büyüğüne soylu sınıfın ve orta sınıfın günlük hayatını birkaç aileye odaklanarak anlatan, gurur, ön yargı, insanlar arası ilişkiler, aşk, zorunluluk, evlilik, miras vs gibi konuları, miras hakkı bulunmayan kız çocuklarının gelecek sorunlarını Bennet ailesi ve çevreleri yoluyla bize gösteren kimileri için okuması sıkıcı ve/veya zor bir roman. Ancak karakterleri, olay örgüsü açısından çok eğlenceli, aynı zamanda merak uyandırıcı olduğu da bir gerçek.
Kitabı okumasalar da, 1995 BBC uyarlamasını izlemiş olanların da bileceği gibi Mr. Darcy (Colin Firth) karakteriyle genç kızların da hayallerini süslemiş bir eser. Gururun ve önyargının insanları nasıl yanlış yönlendirdiğini, nasıl yanlış okumalar yapmaya ve yanlış kararlar almaya zorladığını gösteren, iyiler-kötüler, yanlış anlaşmalar ve Türk annelerini aratmayan Mrs Bennet’in “kızlarım evlensin de evlensin” ısrarı üzerine kurulu bir roman. Toplumsal, politik eleştiriler yapmadığı, daha önemli konuları ele almadığı (alt metin okuması yapanlar için pek de öyle değildir) için de eleştirilen bir yazar olan Austen’in bu eserini çizimler ve zombilerle yeniden ele alan Seth Grahame-Smith’in Quirk Classics’ten çıkan bu kitabı için ise arka kapakta şöyle diyorlar:
“Pride and Prejudice and Zombies transforms a masterpiece of world literature into something you’d actually want to read.”
“Aşk ve Gurur ve Zombiler bir dünya edebiyatı başyapıtını gerçekten okumak isteyeceğiniz bir şeye dönüştürüyor.”
Kitabı gördüğünüzde gerçekten okumak istiyorsunuz ancak başladığınızda okuma isteğinden çok kolaylık sağlıyor çünkü zombilerle ilgili kısımları okumak için hızlı hızlı okuyorsunuz. Kitap Bennet kız kardeşleri, İngiltere’yi bu zombi illetinden korumak için Çin’de dövüş ve silah eğitimi almış (daha zengin olan Lady Catherine is Japonya’da eğitilmiş ve ninjaları ile geziyor) ama terbiyelerinden ve kitabın aslındaki karakterlerinden hiçbir şey yitirmemiş savaşçılara dönüştürüyor. Krala olan bu koruma ve bağlılık sözlerini ise ancak evlenirlerse bozabiliyorlar. Günlük yaşamın – balolar, kasabaya inmeler, geziler, misafirlikler – tüm hızıyla devam ettiği bu zombilerden mustarip topraklarda, karşılarına zombiler çıktıkça yeteneklerini sergileyen hanım kızlarımız aşk acısı çekmekten, flört etmekten ya da sinirlerini bozan insanları tepelemekten de geri durmuyorlar.
Kitabı çok anlatıp okumak isteyenlerin tadını kaçırmak istemesem de, aslını bilen, parodiyi merak eden ve okumayacak olanlar için kitapta yapılan ve hoşuma giden birkaç değişiklikten söz etmek istiyorum, yani eğlenceli, farklı olan her şeyi açığa çıkarıyorum, o nedenle kitabı okuyacak olanlar ilk beş maddeyi okumamayı tercih edebilirler:
-
Elizabeth Bennet’in (esas kız) en iyi arkadaşı Charlotte Lucas’ın, Elizabeth’in kuzeni Collins’in evlilik teklifini kabul etmesi, asıl romanda pek hoşumuza gitmez, ancak bu parodide yaralı bir insan sandığı zombiye yardım etmeye çalışırken ısırılan Charlotte son zamanlarını iyi geçirmek için teklifi kabul eder. Sırrını da sadece Elizabeth’e söyler, eğitimiyle ve yetenekleriyle çok övünen Lady Catherine bile Charlotte’un dönüşümünü farketmez. Sonunda ruhunu huzura kavuşturan Lady Catherine olur, salgının bulaştığı Collins ise (ki kendisi rahiptir) kendini asmayı tercih eder.
-
Wickham (yakışıklı ama kötü adam, Darcy’nin (esas oğlan) sadece rakibi değil aynı zamanda kanlı-bıçaklı olduğu eski çalışanı) Elizabeth’in kardeşiyle kaçıp günah içinde bir yaşam sürdürmeye başlayınca, Elizabeth’in aşkıyla, gizlice devreye giren Darcy bu çiftin sadece evlenmelerini sağlamaz, Wickham’ı bir güzel benzetir ve kollarını keser, “Casanova” Wickham evlenip, İrlanda’da bir köyde rahiplik yapmak üzere bir bakıma sürülür.
-
Elizabeth, Darcy’i Charlotte’ların evinde bir güzel pataklar.
-
Lady Catherine, yeğeni Darcy ile evlenme ihtimaline kesinlikle karşı olduğu Elizabeth’i önce ninjalarına dövdürmeye çalışır, onları haklayan Elizabeth’i bir güzel pataklasa da, sonunda kazanan Elizabeth olur ve hanımefendiye canını bağışlar.
-
Bir diğer eğlenceli değişim ise dil ile ilgili, saygıda kusur etmeyen, laf sokmalarını bile saygı çerçevesinde yapmayı başaran İngiliz hanımlar ve beyler bu parodide saygı sınırlarını aşmaktan çekinmezler. Tam bir baş ağrısı olan Miss Bingley’e, romanın aslında pek ses çıkarmayan Darcy’nin “Miss Bingley, the groans of a hundred unmentionables would be more pleasing to my ears than one more word from your mouth. Were you not otherwise agreeable, I should be forced to remove your tongue with my saber.” (“Miss Bingley, sizden bir kelime daha duymaktansa, yüz tane ismilazımdeğilin inlemeleri dinlerim daha iyi. Başka yönlerinizle sevimli olmasaydınız, dilinizi palamla kesmek zorunda kalırdım.”) diyerek sabrının taştığını belirtmesi, tam bir ağzının payını verme girişimi olur.
-
İlk ve en eğlenceli değişim ise romanın kültleşmiş ilk cümlesinde yapılmıştır. Aslı, “It is a truth universally acknowledged that a single man in possession of a good fortune, must be in want of a wife” (“Evrensel olarak bilinen bir gerçeğe göre, varlık sahibi bekar bir erkek, evlenmek arzusundadır.”) olan cümle “It is a truth universally acknowledged that a zombie in possession of brains, must be in want of a more brains” (“Evrensel olarak bilinen bir gerçeğe göre elinde beyin olan bir zombi daha fazla beyin peşindedir.) halini alır. Okudukça, keşke ilk cümledeki bu değişim, metnin genelinde de uygulanabilseydi diye düşündürür.
Başa dönersek kitabın beklentilerimi karşıladığı söylenemez ama neler değişmiş diye okumak da ayrı bir zevk. Elbette klasiklerle uğraşırken de insan dikkat etmeye çalışıyor çünkü “böyle bir eseri böyle bir bakış açısıyla nasıl yeniden yazabilirsiniz” eleştirisi, edebiyat dünyasında hep yarım adım geriden takip ediyor. Ancak Quirk Classics bu konuda cesur, klasikleri zombiler veya canavarlarla parodileştiren bir seri çıkıyor bu yayınevinden. Mesela, Steve Hockensmith’in yazdığı Pride and Prejudice and Zombies: Dawn of the Dreadfuls romanın öncesine gidip, ergenlik dönemindeki Elizabeth’in nasıl eğitildiğini ve nasıl savaşçıya dönüştüğünü konu eden bir roman ve büyük ihtimalle daha yaratıcı. Bu kitap için yapılmış bir trailer bile var.
Yine Hockensmith’in kaleminden çıkma Pride and Prejudice and Zombies: Dreadfully Ever After başlığıyla, Elizabeth ve Mr. Darcy evlendikten sonra yaşananları konu eden bir roman daha var. Bunların dışında Android Karenina, Sense and Sensibility and Sea Monsters, The Meowmorphosis gibi yeniden yazılmış başka eserler de var. Hatta kitapların sonunda edebi, toplumsal, politik tartışmalar açmak için bir sorular sayfası bile var.
Hatta çizgi romanı yayınlanan Pride and Prejudice and Zombies’in filmi de çekiliyor. 2013 yılında vizyona girmesi planlanan filmde Elizabeth rolünü oynaması için Natali Portman ile anlaşılmış ancak zaman problemi nedeniyle rolden çekilen Portman’ın yerine Zombieland’in aktrisi Emma Stone’un geçmesi konuşulmaya başlanmış.
Bu kitabın, daha fazla çizim ve daha fazla zombi içeren bir Deluxe (lüks-gösterişli) baskısı çıkmış.
Quirk Classics’in internet sayfasında Pride and Prejudice and the Zombies: The App başlığı altında bir oyun aplikasyonu bile var:
Diğer formatlarının kitaptan daha eğlenceli, daha tatmin edici olacağı hissi doğmuyor değil.