Geleceğin Video Oyunlarını Oynamaya Cesaretiniz Var mı?
Mamoru Oshii deyince kaçımızın gözünde bir kıvılcım parlıyor? Peki Ghost in Shell dediğimde? Şimdi biraz daha çoğaldık sanırım. GIS’in yapımından tam 5 yıl sonra anime kralı Mamoru Oshii yeni filmi ile karşımızda. Bu sefer anime bilgisini, karakterlerini kanlı canlı insanlara taşıyarak bize sadece 2d’de üstat olmadığını kanıtlıyor. Avalon ile yönetmen Matrix’in kendisinden çalmış olduğu “hangisi gerçek” kavramını bir kez daha sorguluyor.
CNBC-e’de birkaç yıl önce yayınlanan Hash Realm adlı diziyi bilenler için Avalon çok tanıdık bir film olabilir. Avalon gençlerin hayatları pahasına oynadığı bir sanal gerçeklik oyunudur. Oyuncu dişçi koltuğundan bozma bir koltuğa oturup kafasına bir kask geçirir ve gerçek dünyadan tamamen kopar, kendini belli görevler alıp başarısına göre kademe atladığı bir savaş oyununun içinde bulur. Oyun o kadar gerçekçidir ki kendine oyuna kaptıranlar geri dönemeyip bitkisel hayata girebilmektedirler. Kahramanımız Ash bu dünyanın en başarılı simalarındandır. Uzun zaman önce Wizards adlı takımla birlikte savaşmış ancak önemli bir görev sırasında gruptan birinin reset çekmesi sonucu görev başarısızlıkla sonuçlanmış ve grup dağılmıştır. Tek başına Class A’ya kadar yükselen Ash eski gurubundan bir dostunun oyunda bir hayaletin peşinden giderek farklı bir boyuta, Class Real’e geçtiğini öğrenir. Bu gizli bölüme geçenler bir daha geri dönememektedir. Ash arkadaşını kurtarmak ve oyunun sonunu görebilmek için hayaletin peşine düşer.
Mamoru yakın gelecekte yada belirsiz bir zamanda diyebileceğimiz hikayeyi çekerken oyun ve gerçek arasındaki köprüyü tamamen kopararak nerede olduğumuzu karıştırmamızı sağlıyor. Belki de “hangisi gerçek” sorusunu en çok soracağımız film ile karşı karşıyayız. En gerçek olmasını istediğimiz/düşündüğümüz anlarda, bizi oyuna getiren senaryo gerçeklikten kopmamız için de elinden geleni yapıyor. Ash’in oyundan çıkıp gerçek hayata döndüğü anlarda renkler, insanlar o kadar iki boyutlu ki insanın kafasını karıştırmaması imkansız. Yönetmenin neredeyse sephia renkleri kullanmasının sebebi de bu.
Filmin en ilginç yanlarından biri Mamoru gibi bir Japon yönetmenin filmi çekmek için Polonya’yı seçmesi. Filmde Polonyalı aktörlerin oynaması ve filmin Polonyaca olması sanırım ticari başarısını etkilemiş, bir Ghost in Shell olmasını engellemiştir. Ancak her oyuncu üzerine düşen görevi en iyi şekilde yapıyor. Özellikle Ash’i oynayan Malgorzata Foremniak ‘ın oyun içindeki sert, acımasız Ash ile gerçek hayattaki yalnız, kaybeden Ash arasındaki gidip gelmeleri filme çok şey kazandırıyor. Ayrıca yönetmenin seyirciyi filmin dışında tutma isteğini de olumlu etkiliyor.
Bir Animeci olarak Mamoru filmin her şeyiyle anime öğelerini yansıtmasını istemiş. Afişe bile bakınca anime sanılabilir. Müzikler,renkler ve efektler sanki çizgi film seyrettiğimiz izlenimini veriyor.
Film birçoğumuzun kendi kendimize sorduğumuz bir soruya ışık tutuyor. “Oyunlarda yaşamak daha eğlenceliyken kim gerçek dünyanın sıkıcılığında yaşamak ister?” tüm değerlerinizi bir kenara atıp cevap verin hanginiz oynadığınız FRP karakterini gerçekten yaşamak istemediniz? Peki bu fırsat elinizde olsa ne yapardınız? Ash’in ne yaptığını merak ediyorsanız bir yerlerden bu şiirsel filmi edinin ve koltuğunuza kurulup iki saatinizi Mamoru’nun geleceğin oyunlarına ışık tutacak filmini seyredin.
Masis Üşenmez
Not: Bu yazı ilk defa kayipdunya sitesinde yayımlanmıştır.
Cronenberg’in ünlü ExisTenZ ( varoluş ) filmini hatırlattı bir an için.Değerli yazarımız, bence gerçek hayat sıkıcı değil, biz oyunları ” oyun” oldukları için seviyoruz zaten.Gerçek yer değiştirseydi yani gerçek hayat bir oyun içinde olmamız olsaydı tam tersi olurdu fikrimce.İnsanoğlu değişken gerçekliğin peşinde yüzyıllardır, elbetteki günümüz teknolojisi ile gözlerimiz ve zihnimiz memnun bu durumdan.Her türlü oyun emrimize amade bu yolda..Güzel bir filmden bahsetmişsin,teşekkürler
mukemmel bir distopik film.