Tuğrul Sezer 2015 Mayıs’ında Türkçe sinema literatüründeki en iyi kitaplardan biri olan Korku Sineması Ansiklopedisi: 60’lardan Günümüze adlı harikulade çalışmasını yayımladı. Kitap korku türünün belirli bir dönemine ait son derece kapsamlı bir döküm içeriyordu. Filmler, akımlar, alt-türler, yönetmenler, oyuncular, yapımevleri ve korku türüne emek vermiş çok sayıda sinema emekçisine ayrı ayrı maddelerde değinen son derece detaylı bir ansiklopediyle karşı karşıyaydık. Yaklaşık 630 sayfalık kitap, büyük boy birinci sınıf kuşe kâğıda basılıydı ve ilk çıktığında çok pahalı olduğu için satın alamamış, kitapçıda hayranlıkla incelemekle yetinmiştim. Sonra kitabı 2017 yılında temin ettim ve o gün bugündür bir referans/kaynak çalışma olarak elimin altındadır. Her yıl düzenli olarak yayımlamaya gayret ettiğim “en iyi sinema kitapları” listeme de aldığımı hatırlıyorum.
Genelde Tuğrul Sezer’in Korku Sineması Ansiklopedisi gibi dört başı mamur kitaplar, bir yazarın/araştırmacının yazın serüveninde bir tür anomalidir. Çoğu yazarın hayatında bu ayarda, yani “Magnum Opus” diyebileceğimiz, tek bir kitap vardır. Tuğrul Sezer bu yıl (2023 Haziran) yayımladığı Avrupa Suç Sineması Ansiklopedisi: 60’lardan Günümüze adlı çalışmasıyla bu genellemeye bir istisna teşkil ettiğini gösterdi. Karşımızda Türkçe sinema literatürüne çıkar çıkmaz damgasını vuran olağanüstü bir çalışma daha var. Avrupa Suç Sineması Ansiklopedisi, 560 sayfalık, büyük boy birinci sınıf kuşe kâğıda basılmış ve suç sineması türünün/janrının neredeyse tüm kılcal damarlarına sızmayı başaran, son derece kapsamlı, tutku dolu bir kaynak kitap.
Avrupa Suç Sineması Ansiklopedisi, 1960’lardan günümüze Avrupa suç sinemasının öne çıkan filmlerini, yönetmenlerini, oyuncularını ve akımlarını ele alıyor. Sayısız filmin konusu, sayısız aktörün hangi filmde kimi oynadığı bilgisi var. Sezer birçok filmin DVD’sinde, Bluray’inde neler yer aldığına bile değinmiş. Sürpriz bilgilerle (trivia) dolu deli işi bir çalışma olduğunu söyleyebilirim. Tabii henüz tüm maddeleri okumadım ama daha çok bazı yönetmen incelemeleri (Rosi, Lenzi ve o müthiş Claude Chabrol maddesi gibi), bazı konular (İngiltere suç sineması, İtalya suç sineması, intikam/vigilante filmleri, Cosa Nostra, Policier) ve bazı filmler (Deux Hommes Dans La Ville, Camorra, Cani Arrabbiati, Le Deuxieme Souffle, Monsieur Klein gibi) hakkındaki maddelere bayıldığımı söyleyebilirim. Sezer’in duygularını açık etmekten çekinmeyen kişisel üslubunun ağır bastığı bu yazıların farklı bir havası var. Suburra hakkındaki maddede olduğu gibi, Sezer bazen bir şeye kızıyor, bozuluyor ve eleştiri oklarını çekinmeden yöneltiyor. Tam da aradığımız, beklediğimiz, özlediğimiz yaklaşım bu. Vincent Canby’de, Roger Ebert’te, Pauline Kael’de okumaya doyamadığım da işte bu üsluptur. Bunu biraz açayım…
Kabul edelim, bugün sinema konusunda bir ansiklopedi yazmak, geçmişe kıyasla daha kolay. Elimizin altında yerli, yabancı birçok kaynak var. İnternet teknolojisinin ulaştığı düzey de göz önüne alındığında bir ansiklopedi maddesinin içeriğini teşkil etmesi beklenen doğru bilgileri test/teyit etmek daha kolay. Belki yakında birçok ansiklopediyi yapay zekâlar yazıverecek, belki yazıyordur da. Ama şunu asla gözden kaçırmayın, bir kitaba asıl değerini veren şey, onun ruhudur. Quentin Tarantino’nun Cinema Speculation’ı hakkında yazdığım yazıda da belirtmiştim, kimi zaman kitaba sinen bir duygu kitabın içeriğinden daha değerli olabilir. Avrupa Suç Sineması Ansiklopedisi, tıpkı Korku Sineması Ansiklopedisi’nde olduğu gibi sinemaya tutkuyla bağlanmış birinin kaleminden çıkmış. Bu iki kitabı da çok değerli kılan şey, içermeleri beklenen nesnellik değil, aksine, içerdikleri öznellik.
Ben bazı eserleri, içeriğine katılmadığım birçok yer olsa bile çok severim. Mesela David Thomson’ın The New Biographical Dictionary of Film kitabı benim için böyledir. Thomson, başta John Ford olmak üzere benim hayranı olduğum birçok sinemacıya salvolar savurur ama bunu öyle şık, öyle “sinemadan-yana-tavır koyarak” yapar ki saygı duyarsınız. Şu sıralar Pauline Kael’in Hooked’unu okuyorum, onun için de aynı şeyi söyleyebilirim. Tuğrul Sezer’in kitaplarında katılmadığım ya da zayıf ele alındığını düşündüğüm konular/kişiler (Sherlock Holmes, Jason Statham maddeleri gibi) var ama hemen her sayfasına sinen sinema sevgisi tartışma götürmez, hatta The Long Good Friday maddesinde olduğu gibi kişiselleştirdiği metinleri daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Türe büyük hayranlık duyan Sezer belli ki bu filmleri izlemiş, bizimle de kanaatini paylaşıyor, hepsi bu. Ben bu tavrı çok daha dürüst ve değerli buluyorum.
Devasa bir emeğin sonucu olarak ortaya çıktığı anlaşılan Avrupa Suç Sineması Ansiklopedisi: 60’lardan Günümüze (ve Korku Sineması Ansiklopedisi: 60’lardan Günümüze) her sinema-kitabı-severin arşivinde bulunması gereken bir başvuru kitabı. Tuğrul Sezer’e ne kadar teşekkür etsek az. Sonraki çalışmalarını merakla bekliyoruz.
Öteki Sinema için yazan: Ertan Tunç