blank1997 yazıydı! Bakırköy’deki dershanemden çıkmış aylak aylak İncirli Caddesi üzerinde geziyordum. İncirli sineması önüne geldiğimde ise üzerinde dantelli, siyah külotun olduğu bir film afişi görmüştüm. Sinemanın çevresinde dolandım etrafa bakındım, beni tanıyan ya da tanıyabilecek kimseler yoktu. Biletimi aldım içeri girdim ve Bambola ile o gün tanıştım. O günden sonra peşimi bırakmadı. Artık o beni ziyarete geliyordu, zira dönemin şifreli televizyonu Cine5’in bunda etkisi büyüktü.

Bambola, yönetmen Bigas Luna’nın filmografisindeki erotizm dozu en yüksek film. Birçok kişi içinse Bigas Luna’nın en çöp işi. Luna’nın filmografisinde dram ağırlıklı filmler çoğunlukta olsa da yönetmen, Angustia (1987) gibi başarılı bir korku filmine de imza atmış. Bunun yanı sıra La teta i la lluna (1994), Las edades de Lulu (1990)  gibi kült filmler de ustanın yapımları arasında.

Erotizmi filmlerinde kullanmaktan çekinmeyen yönetmenin Bambola’da bu denli büyük bir hüsrana uğramasının birçok sebebi olabilir; fakat bence bunlardan en önemlisi başrol oyuncusunun çok sevilmemesi. Başka bir deyişle Luna gibi sanatsal filmlere imza atan birisinin bu kadar basit bir isme başrolü vermesi. Kim bu isim? Valeria Marini ismi bazı erkek okuyucuların beyninde şimşek çaktıracak etkiye sahip bir İtalyan güzel. Valeria Marini, Bambola’ya kadar her hangi bir filmde başrol almamış bir isim. Bu filme kadar sadece beş filmde ve basit rollerde oynayan V. Marini bence bu filmde en iyi performansını sergilemiş. Vücudunu cesurca sergilemenin yanı sıra bir kadının yaşayabileceği inişleri, çıkışları çok iyi yansıtmış ve kendinden beklenmeyecek bir oyun sergilemiş.

blank

Filmde Bambola’nın eşcinsel erkek kardeşini canlandıran Stefano Dionisi ve azılı aşığı rolünde Jorge Peruorria’da başarılı bir oyunculuk sergilemişler. Filmdeki sürpriz isim ise 50’li ve 60’lı yılların güzel sarışını Anita Ekberg.

Konusu deniz kenarında bir yerleşim yerinde geçen filmde, Bambola diye bilinen güzel bir kadının başından geçen olaylar anlatılıyor. Annesi ve erkek kardeşiyle deniz kenarında restoran işleten Bambola’nın, bir partide sebep olduğu kavga sonucu erkek arkadaşının hapse girmesiyle hayatı değişir. Erkek arkadaşını ziyarete gittiği sırada belalı bir mahkum olan Furio (Jorge Peruorria) Bambola’dan hoşlanır. Bambola’nın erkek arkadaşını tehdit eder ve ona tecavüz eder. Bu erkek erkeğe tecavüz sahnesi o dönemde büyük olay yaratabilirmiş; fakat filmin sert üslubu ve ilerleyen dakikalarda Furio’nun hapisteyken ve hapisten çıktıktan sonra Bambola’ya da birçok kez tecavüz etmesi, erkek erkeğe tecavüz sahnesinin arada kaynamasına sebep olmuş. Bambola hayatına zorla giren ve onu hayatında kalan tek yakını olan erkek kardeşini öldürmekle tehdit eden Furio’ya boyun eğmekle kalmaz gün geçtikçe ondan hoşlanmaya başlar.

Bigas Luna İspanya’nın Tinto Brass’ı olarak nitelendirilse de Tinto Brass’ın filmlerinde ki, sürreal erotizm yerine gerçek hayattan bir dramı erotize etmiştir.

Dönemin iki film birden gösterimi yapan sinemaları yerine popüler sinemalarda gösterime girmiş ve ülkemizde fazla izleyici kitlesine de ulaşamamış bu film, internet ortamına da geç düşmesiyle izleyici tarafından geç keşfedilmiştir.

blank

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

11 Comments Leave a Reply

  1. Bu film uluslararası olarak pek ünlü olmasada italyada oldukça bilinen bir film.
    Açıkcası Öteki sinemada gördüğüm için şaşırdım. Çünkü Marini bizdeki Bülent Ersoy, Demer Akalın ve sabah şekerleri karışımı tadında bir kişilik.

    Şaşırdığım için bir başka bakış açısını yoruma taşımak istedim. Çünkü her ne kadar bulunmaz nadide bir film gibi bizim kolesiyoncu alt kültüründe yer etmiş olsa da film italyan paylaşım aleminde çok kolay ulaşılabilinen bir film. Özellikle de video kaset olarak en ucuz satılan filmler arasında yerini alır.

    Valeria Marini Italyanın videocular kralı ve Fiorentina kulubunun eski sahibi Cechi Gorinin uzatmalı sevgilisii idi.

    Bu ikili kokain kullanırken suç üstü yakalandılar daha sonrası ise Gorinin fiorentinayı bırakışı var.

    Sanırım bu filmde Marinin’nin olma sebebi sevgilisi Gori.

    Ayrıca filmden sonra Mariniye Bambola lakabı takıldı. Bambola oyuncak bebek demek… bneim bildiğim kadarı ile Marinin barbieside yapılmıştı bu filme istinaden.

    Marininin en iyi filmdir gercektende. Çünkü oynama özürlü Marininin yapmacık duruşu yerine çok farklı ve Tinto Brass güzeli gibi çıkar karşımıza bu filmde. Ama Marini filmde cidden çok kötü oynar. Onu kurtaran Stefano Dionisini ve Bigas Luna’dır.

    Filme Italyadan baktığımız zaman B sinema statüsünü vermek pek mümkün değil. Yazarı ve yazıyı eleştirmek anlamında yazmıyorum ama bu film oldukça popüler olduğu için ve Marini gerçek anlamda bir medya maymunu ve reklam yıldızı olduğu için bu görüşü paylaşmak istedim.

    Filmde bazı yerler iyi çünkü Marini az konuşuyor.

  2. Marini internetten takip ettiğim kadarıyla televole ya da Şahane Pazar tarzı programların müdavimlerinden. Bu filmden sonra kendisine özel bir ilgim olduğunu inkar edemicem.
    Şu aralar filmi torrent sitelerin bulmak biraz zor olsada forumlarda rapid linklerini görmek mümkün. fakat 2004 yılında rapid linklerini bulamamış ve e-mule’de 1 kişi üzerinden oldukça uzun bir sürede indirmiştim. Bambola kesinlikle bir B film olmamakla birlikte, dönemin bir çok gencinin hafızasında yer etmiştir :)

    cg’deki paylaşım bana aittir :)

  3. Tabi canım biliyorum sadece şaşırdım :)

    Bu filmin zor bulunduğunu iyi hatırlıyorum o yüzden italyancasını ripleyip eklemiştim vakti zamanında.

    Filmde daha güzel ve daha doğal daha sonra oldukça çok silikon pompaladı her yerine ama en kötüsü cidden ağzını açınca söyledikleri.
    yani Francesca Dellara veya Sabrina Salernonun daha fazla kredisi var. Marini cidden felaket bir durum alaturka juri üyesi kıvamında :)

  4. bu filmi buldum ama ingilizce altyazılı idare edin artık……..
    Edit: Link kaldırılmıştır. İsteyenler google video’dan arasın efendiler.

  5. Bu film nasıl oldu izleyip izlemediğimi hatırlamıyorum fakat reklam afişi dikkatimi çekti. İndirip izleyeceğim filmler arasına aldım. Bu arada Selam murat

  6. Bámbola, Valeria Marini ile ilk ve tek iletişimim oldu. Yetti de zaten. Bu kadar “ünlü” olduğunu bilmiyordum. Bu filmi zamanında Kadıköy’de izlemiştim. Sanırım yazın gösterime girmişti. O zaman (on küsur sene olmuş) bir kaç yeri hariç pek hazzetmemiştim. Tekrar izlemekte fayda var gibi… Eline sağlık Tolga.
    Bir ara, rica üzerine bir gay ve lezbiyen toplantısına katılmıştık. (Kendi cümlemde bir “tırsma” hissettim sanki:)) İçeri girdiğimizde bu filmdeki “tecavüz sonrası kendini bulma” meselesi konuşuluyordu. Sanırım bir 45 dakika kadar sürdü. İnsanlar epey kızmıştı ve film yerden yere vuruluyordu. Yalnız sonra anladım ki, gruptan biri bunu gazeteden okumuş ve tartışan o kalabalık gruptan kimse izlememiş.
    Aslında paragrafı “ilginçti…” diye bitirecektim ama günceli/gündemi düşününce içim elvermedi. Bilgi kırıntılarıyla saatlerce tartışabildiğimize göre…

  7. Bámbola kocaelide orduevi sinamasında izlemiştim izlediğimde çok etkilenmiştim bence cok guzel ve duygusal bır fılım erotik de sayılır ama beni erotizimden daha farklı duygulara itti alt yazısı yok heralde bu filmi eğer varsa konuya eklerse arkadaşlar alırım sağolun ;)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Histoire d’O (1975)

Histoire d'O kesinlikle kült bir klasik tanımlamasını hak etse de
blank

The Coming of Sin (1978)

Bayağılıktan kurtulmaya çalışmasına ve bu sebeple erotik yaklaşımı en azda