Anglo-Saxon kültürünün ilk destanı Beowulf 8. ve 11. yüzyıllar arasında çeşitli şairler tarafından yazılarak son halini almış bir kahramanlık hikayesidir. Benim de bu hikaye ile tanışıklığım seksenlerin ikinci yarısında daha ufak bir çocukken başladı. İngilizce öğretmeni amcam benimle birlikte battaniyenin altına girer ufak bir fener açar ve hikayenin çocuklar için yazılmış olan hafifletilmiş versiyonunu okurdu. Hatta bu yüzden annem çocuğu korkutuyorsun diyerek amcamı azarlardı.

blank

Beowulf birçok fantastik edebiyat eserine da esin kaynağı olmuştur. Predator’den tutun da Star Wars’a birçok modern bilimkurgu eseri de Beowulf’a göndermeler ile doludur. Şimdiye kadar birkaç sinema filmi çekilen öykünün özellikle Christopher Lambert‘in oynadığı 1999 yapımı versiyonu izlenmeyi hak etmekteydi.

Ancak ilk defa büyük bütçeli bir yapımla karşımıza çıkan destan, Robert Zemeckis’in Kutup Ekspresi ile başladığı, genelde spor oyunlarından aşina olduğumuz gerçek oyuncuların bilgisayar ortamında yeniden canlandırılması tekniğiyle yapılmış. Bu sefer Kutup Ekspresi’ne göre daha da başarılı bir görsellik yakalansa da ben hala çizgi filmin çizgi olması gerektiği kanaatinde olan bir insan olarak herhangi bir anime kadar etkilenemediğimi belirtmek istiyorum. Zemeckis bu filmde kendi çocuksu espri anlayışından çok uzak bir film ile sinema tarzının dışına çıkarak cinsellik, şiddet ve korkuyu beyaz perdeye yansıtmayı deniyor. Bu yönden filmi çocuklara tavsiye edemem. Özellikle kadın cinselliğin neredeyse istismar sineması düzeyinde işlendiğini söylemem gerek. Temizlikçi kadının memelerine uzun süre zoom yapılıp ileri geri sallanmalarını göstermek nasıl bir sinema anlayışıdır? Tabi kahramanımız Beowulf’un filmin büyük bir bölümünde anadan üryan dolaşıp savaştığını da belirtmeden geçemeyeceğim. Sürekli 3d kalçalarını gördüğümüz kahramanımız ne hikmetse önünü döndüğünde sürekli bir kişi ya da sütun tarafından kapatılıyor.

Konumuza gelecek olursak; M.S. 507 yılında Danimarka’da terör estiren Grendel adlı yaratığın yok edilmesi için Kral Hrothgar (Anthony Hopkins) bir kahraman aramaktadır. Uzun zamandır başlarına bela olan bu yaratığın namını duyan Beowulf (Ray Winstone) Danimarka’ya doğru çoktan yelken açmıştır. Beowulf’un şehirlerine varmasını büyük bir coşkuyla karşılayan krala ve halka Unferth (John Malkovich) kahramanları hakkındaki söylentilerin çoğunun düzmece olduğunu anlatması pek bir işe yaramaz ve Beowulf ve ekibi Grendeli beklemeye başlar. Ama aslında Beowulf için Grendel çok da zorlu bir rakip değildir, asıl rakibi bir su canavarı olan ancak güzelliği ile herkesi baştan çıkarabilen Grendel’in annesi (Angelina Jolie) olacaktır.

Filmde senaryo ve dialoglar vasatın üzerine çıkamasa da görselliğin büyüsü sizi sürüklüyor. Özellikle üç boyutlu versiyonunu izlemeniz durumunda iyice olayların içinde bulacaksınız kendinizi. Şimdiye kadar iki film izlemiştim üç boyut teknolojisini kullanan. Biri Freddy’s death ki sadece son 10 dakikası üç boyutlu geçiyordu, diğeri de Disneyland’da gördüğüm Michael Jackson’ın bir uzay filmi idi. Ancak bu teknolojiyi ilk defa Beowulf ile iliklerimde hissettim. Türkiye’de filmi Imax veya Real3d teknolojileri ile seyredebilirsiniz. Imax’in gücü 6 katlı bina boyutundaki ekranı ve ses gücü iken Real3d gözü yormayan gri gözlükler ve gümüş perdesi ile öne çıkıyor. Eğer paranıza kıyıp filmi 3. boyutta seyrederseniz inanın ki zevkiniz katlanacaktır. Ancak belli yerlerde koltuklarınızdan zıplamanız kaçınılmaz. Özellikle Grendel’in şehre saldırışında üstünüze yağan insanlar, gözlüğünüze sıçrayan kan ve atılan oklar sizi gerçeklikten koparacaktır.

Ünlü oyuncuların bu tarz animasyonlarda oynamaları sanırım bu filmin gişe başarısı sonucu ilerleyen zamanlarda sıkça karşılaşacağımız bir durum olacak. Böylece yaşları ilerleyip güzellikleri kaybolan oyuncular hep genç ve çekici de kalabilir. Kim bilir belki ilerde tüm filmler bilgisayar oyuncuları ile çekilir ve bize sadece torunlarımıza geçmişte gerçekten aktörlerin oynadığı filmler vardı demek kalır.

Öteki Sinema için yazan: Masis Üşenmez

blank

Masis Üşenmez

1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. 2006 yılında "Öteki Sinema" kadrosuna katılır ve sitenin gelişiminde önemli rol üstlenir. Halen Öteki Sinema'da editörlük ve Cinedergi'de yazarlık yapmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Hobbit: The Battle of the Five Armies (2014)

The Hobbit: The Battle of the Five Armies için söyleyeceğim
blank

The Baron Against the Demons (2006)

İspanya yapımı The Baron Against the Demons keşfedilmesi gereken bir