blank

Bazen öyle rollere seçilirsin ki sinema tarihindeki yolculuğun boyunca o karakterin özellikleri üzerine yapışır.

Jack Nicholson; 1970’lerde bizdeki adıyla “Guguk Kuşu” (One Flew Over The Cuckoo’s Nest) filmindeki role seçildiğinde hayatındaki ilk En İyi Aktör Oscar’ını kazanacağını ya da kariyeri boyunca delilik ile dahilik arasında gidip gelen karakterlere hayat vereceğini biliyor muydu acaba? Aynaya baktığında, cinnet geçirmenin eşiğindeki bir delide görebileceğimiz bakışlara ve sinir bozucu psikopat bir gülüşe sahip olduğunun farkında mıydı dersiniz?

“Guguk Kuşu”ndan 15 yıl sonra 1990’lı yılları Batman’i beyazperdeye taşıyarak açmayı planlayan Tim Burton sanıyorum bunun farkındaydı. Sanıyorum diyorum çünkü Batman evrenini kurarken Burton’ın yanında değildim. Seçimlerini neye göre yaptığını bilmiyorum. Ancak kurduğum bağlantılar bana işlerin şöyle gelişmiş olabileceğini söylüyor.

“Ne Alaka?” diyenler buyursunlar:

Batman’in mücadele ettiği Gotham şehrinin kötülerinin ortak bir özelliği var. Hepsinin yolu mutlaka Gotham’ın kıyısındaki Arkham Akıl Hastanesi’nden geçiyor. Burton, “Batman”in tımarhane kaçkınlarını ararken sinema tarihinin en büyük akıl hastanelerinden birini maden olarak seçmiş olabilir.

blank

Çek yönetmen Milos Forman; 1960’ların ünlü romanlarından Guguk Kuşu’nu senarist Bo Goldman ve Lawrence Hauben’in uyarladığı senaryoyla peliküle aktarırken kuracağı akıl hastanesi atmosferinin başrolüne Jack Nicholson’ı oturttu. Aslen projenin Kirk Douglas’ın fikri olduğu, haliyle başrolde de kendini düşündüğü ama blankyeterince genç bulunmadığı için yerini Jack Nicholson’a kaptırdığı söylenir. Nereden nereye…

Jack Nicholson 9 dalda Oscar adayı olan ve 5’ini kazanan bu tımarhaneden beş yıl sonra, Stanley Kubrick’in “Cinnet” (Shining) filminde bir başka psikopat rolüne hayat verir. Yeni romanını bitirmek üzere kapandığı kış otelinde yazmaya konsantre olamayınca delirip, eline baltayı alarak ailesini katleden yazar performansında, yüzündeki manyak gülüş adeta ismiyle perçinlenir. Bundan da tam 9 yıl sonra Batman’in can düşmanı Joker’e dönüşmesi adeta kaçınılmazdır.

Hadi Joker rolü Jack Nicholson için kaçınılmazdı, Tim Burton kolaya kaçtı, eline çok sevdiği makasını aldı, oralardan kesti yapıştırdı diyelim. Peki ya Batman’in devam filmi “Batman Dönüyor”da Tim Burton’ın Penguen rolünü bulmak için yeniden “Guguk Kuşu”nu ziyaret etmesine ne demeli? Çünkü Danny DeVito da bu filmin akıl hastalarından biridir. Ve aynı filmden “Batman” evrenine transfer olan ikinci isim olur.

blank

Belli ki Burton yeni bir film kurarken oyuncuların geçmiş performanslarını alıp, ilginç bağlantılar kurmayı, bunlar üzerine düşünmeyi seviyor. Keza yıllar yıllar sonra Batman ile Penguen’i yani Michael Keaton ile Danny DeVito’yu, Disney’in klasiklerinden “Uçan Fil Dumbo”da bir kez daha karşı karşıya getirdi. Bu defa kötü kalpli manyak rolünde Batman, idealist sirk sahibi rolünde Penguen vardı. Sinemaseverlerin bir yandan Dumbo’nun maceralarını bir yandan da sinematik evrende yıllar önceki bir kapışmanın rövanşını izlemeyi ilginç bulacağını düşünmüş olmalı.

blank

Tim Burton “Batman” serisine üçüncü bir filmle devam etseydi bu kez “Guguk Kuşu”ndan kimi transfer ederdi hiçbir zaman öğrenemedik. Ama sinema tarihinde kim biraz deli, çatlak, birkaç tahtası eksik, arızalı ya da çılgın bir karakter arasa soluğu bu bereketli tımarhanede aldı. “Geleceğe Dönüş” serisinin çılgın profesörü Christopher Lloyd da aynı hastanenin sakinlerinden biriydi. Çatlak Profesör rolü Lloyd ile özdeşleşerek tarihe altın harflerle yazıldı.

blank

Durun daha bitmedi. 1977’de “Tepenin Gözleri” serisinin baş yamyamını canlandıran Michael Berryman 2 yıl önce aynı akıl hastanesinin sakinlerinden biriydi.

Tımarhanenin bir başka müdavimi olan Billy Bibbit karakterini canlandıran Brad Dourif ise 1988’den bu yana “Çocuk Oyunu” serisinin Psikopat Katil Bebek Chucky’sini seslendiriyor. Ne bereketli tımarhaneymiş değil mi?

blank

Gelecek hafta ikinci bölümümüzde 1970’lerde Superman filmindeki bir mobilya tırının 30 yıl sonra Los Angeles otobanında sinema tarihinin en büyük otomobilli aksiyon sahnelerinden birinde ne aradığını anlatacağız.

“Ne Alaka?” diyenler tıklayıp okuyabilsinler diye gelecek hafta link burada olacak.

Öteki Sinema için yazan: Yiğit Güralp
twitter.com/YigitGuralp
instagram.com/yigitguralp

[box type=”info” align=”” class=”” width=””]

Ne Alaka serisinin diğer bölümlerini okumak isterseniz:

[/box]

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Gülmek Bir Kaçış mıdır Yoksa Mücadele mi?

Eğlence endüstrisi onu sürekli reçetesine yazar. Güldürmek insanları mutlu olduklarına
blank

Başka Bir Türk Korku Sineması Mümkün!

Başka bir Türk korku sineması mümkün! Korku sinemamıza musallat olan