Bilim kurgu olsun, çamurdan olsun dediğimiz zamanlarda yaşıyoruz. Süper Kahraman uyarlamalarından başımızı kaldırıp düzgün bir şey izleyemez olduk ama yaz vizyonunda karşımıza çıkan Bilim Kurgu Bölüm 1: Son Savaşçı filmi boyundan/bütçesinden büyük bir işe kalkışıyor ve Damnation Alley başta olmak üzere, 80’ler Post Apokaliptiklerine saygı duruşu sebebiyle de beğenimi kazanmayı başarıyor.
Gabriel ve Infini’nin yaratıcısı Shane Abbess’in elinden çıkan “Son Savaşçı” hiç göstermese de aslında oldukça küçük bütçeli bir yapım ama B film kulvarından kolayca çıkıyor. Senaryo, reji, oyunculuk ve efektler A sınıfı bir Hollywood filmini aratmıyor ki bu Aussie’lerin (Avustralya halkı) çok sık yaptığı bir şey. Böylelikle “film yapmak için paradan önce hayal gücü gerekir” sözü bir kez daha ispatlanmış oluyor. Evet, bir B filmi olmasına ve kuş kadar bütçesine rağmen Son Savaşçı, İtalyan ya da Filipinli sinemacıların 80’lerde çektiği ucuz bütçe filmleri gibi çocuksu bir abartıya yaslanmıyor. Hemen hepsi bir Mad Max klonu olan bu filmlerden farklı olarak kitsch bir yapım olmaktan çok ötede, orijinal bir hikayeye ve özenli bir işçiliğe sahip.
Son Savaşçı, orijinal bir hikayelendirmeye sahip ancak yakınlık kurduğu pek çok film var. Film, Çöl iklimine set kurmuş olan tüm 80’ler post apokaliptiklerine akraba ve “yaratıklar tarafından kovalanan koloniciler” temasıyla da Alien filmlerine göz kırpıyor. 2 çapulcunun kendi barakalarında köşeye sıkıştığı sekans ise Tremors’ı getiriyor akla…
Filmde en hoşuma giden ise yaratıkların ucuz CGI yerine mekanik efektler kullanılarak canlandırılmış olması sanırım. Bu da yine bir tür 80’ler yakınlığı kurmaya sebep. Yaratık animatronikleri oldukça inandırıcı. Eğer CGI marifetiyle yaratılmış olsalar, filmin gerçekçiliği mutlaka zarar görürdü diye düşünüyorum.
Son Savaşçı’nın düşmediği tuzak nedir diye sorarsanız; bu filmin bir hikayesi var! Evet, mega bütçeli Hollywood blockbusterlarında bile artık bir hikayeye rastlamak mümkün değil. 80’lerin Hong Kong aksiyon filmlerinde sırf kavga sahnelerine bahane olsun diye bahaneden bir hikaye üretilirdi. Şimdi de öyle. Pek çok film, basit bir giriş-gelişme-sonuç arasına döşenmiş aksiyon sekanslarından ibaret. Bu da bizi bir film izlemekten ziyade lunaparkta bir eğleniyor gibi hissettiriyor. Son Savaşçı, neredeyse kitap bölümleri halinde aktardığı hikayesine bitiş jeneriğine kadar sahip çıkan, senaryoyu aksiyona meze yapmayan bir film. Bu da onu daha ciddi bir bilim kurgu macerası olarak algılamamıza yol açıyor. Gereksiz esprilerden arındırılmış bir distopya filmi.
“Son Savaşçı” o çok sevdiğim kirli-paslı-tozlu bilim kurgulardan biri… Mad Max’le başlayan Avustralya bilimkurgusu kanalından seçkin bir örnek. Müthiş bir devam potansiyeli de barındırıyor. Zaman çizgisinde ileriye ve geriye sıçrayan hikayesi yüzünden bilimkurguya ilgisi olmayan seyirci için çok hoş bir deneyim olmayabilir ama türün meraklıları için gerçek bir ödül. Yaz mevsiminde sinemada görmek çok keyifli olacaktır diye düşünüyorum. İyi seyirler…
murattolga@otekisinema.com