Steven Spielberg ve George Lucas, eğlence formatı değişiyor derken tam olarak bunu kastediyordu bence. Artık Akademi ödüllü oyuncuları Extant ya da True Detective örneğinde olduğu gibi TV dizilerinde de görmeye başladık.

Eskiden, yüzü eskimeyen A sınıfı bir oyuncunun herhangi bir dizide oynaması, gerçekten sansasyonel bir şeydi. Ama artık bu durum giderek kanıksanır hale geldi. Üstelik kimse, dizinin başrol oyuncusunun Hollywood’un kaymak sınıfından olmasını o kadar da önemsiyor değil. İzleyici senaryo, kurgu ve prodüksiyon kalitesine yıldız isimlerden daha fazla ilgi gösteriyor. Hatta Spielberg, Lucas ve James Cameron gibi isimlerin doğru okuduğu üzere bu iş sadece diziyle de sınırlı kalmayacak. Her geçen gün daha fazla A-list ünlü bilgisayar oyunları yaratan firmalarla iş birliğine gidiyor; Ellen Page, Kevin Spacey, Patrick Stewart gibi. Ama şimdi konumuz Extant ve bu hususta söyleyeceklerim genel manada iyi.

Dizinin en iyi yönü, herkesin büyük oranda hemfikir olacağını düşündüğüm üzere sinematografisi. Açılar, ışık, görüntü yönetmenliği gerçekten çok başarılı. Çoğu zaman dizi izlediğimi unutuyorum ki son senelerde bu anlamda çıtayı oldukça yükselttiiler zaten… Bir de muhtemelen post prodüksiyonda eklenen grenli bir doku kullanmışlar ki, ekrandaki o kumluluk hissi geleceğin soğuk dijitalize atmosferinden alıp, “Gritty” tabir edilen diyarlara bırakıveriyor beni. İnternet’te sıkça karşılaştırılan Gravity’den ziyade, Prometheus’a benzer bir tarzı olduğunu düşünüyorum bu görselliğin ve izlemekten gerçekten keyif alıyorum. Tüm bunları destekleyen şekilde ses ve sessizlik kullanımı da oldukça başarılı Extant’in. Karakterlerin ruh hallerine ışık tutmak, çevresel uyarıcılara derinlik katmak için sesleri TV’deki genel yaklaşımdan çok daha farklı kullanıyorlar. Bu da bilimkurgu / gerilim arasında dolaşan atmosferine olumlu yönde katkı sağlıyor.

Extant001

Extant konu olarak CBS’in diğer bilimkurguları Person of Interest ve Under the Dome’un bir melezi gibi. Dünya dışı soslu bir gizemle beraber, yapay zeka, bilinç felsefesi, bilimsel etik, sibernetik gibi konulara oldukça ciddi biçimde değiniyor. Eğer yapımcıların gizli ajandası verdikleri cevaptan çok soru yaratmak olmasaydı, dizinin ele aldığı konularla bilimkurgu alanında yıllardır eksikliğini hissettiğimiz bir boşluğu bile doldurabilirdi Extant. Ama gidişat ne yazık ki pek o yönde değil. Lost’la beraber fenomen haline gelen climax’li gizem atmosferi, aradan geçen bunca yıla rağmen Extant’in de ana malzemesi gibi duruyor. O yüzden senaryodaki bazı çelişkiler, karakterlerin anlamsız davranışlarıyla birleşerek işi yavan bir hale büründürüyor; sorulması gereken bir sorunun bir türlü sorulmaması ya da izleyicinin aklına takılacağı bariz olan bir detayın tüccar kurnazlığıyla görmezden gelinmesi gibi.

Oyunculuklar ve canlandırdıkları karakterler ana hatlarıyla iyi. Sadece Hiroyuki Sanada’nın canlandırdığı Hideki Yasumoto karakteri bana oldukça dengesiz geliyor. Karakterin kendisi Contact’taki David Drumlin’le  S.R. Hadden arasındaki çekişme gibi; kimi yerde oldukça sığ ve tahmin edilebilir, kimi yerde de kendine çizilen dairenin epey dışında. Ama oyunculuk anlamında en zevk aldığım şey, özellikle son gelişmelerle doruğa çıkan Halle Berry’nin performansı. Catwoman’dan Swordfish’e aklına gelen her karakteri, kafasına estiği gibi canlandıran Barry bence Molly Woods rolünde gerçekten iyi iş çıkartıyor.

Extant003

Spoiler vermeden ancak bu şekilde değerlendirebileceğim Extant’e mutlaka bir şans vermenizi öneririm. Almost Human’la heveslenip yarıda kalan yapay zeka / insan etkileşimini, Gravity’de ağzımıza bir parmak bal çalan izolasyon hissini ve Prometheus’da görüp sevindiğimiz dünya dışı yaşamın köklerini eli ayağı düzgün biçimde işleyen, hoş vakit geçirten bir dizi. Henüz kendisinden beklediğim atağı gerçekleştirmedi; hatta temposu giderek yavaşladı ama yine de bilimkurgu seven herkesin, en az üç bölüm şans vermesi gerektiğini düşünüyorum. Şimdilik 13 bölüm olarak düşünülen hikayenin rating’leri fena değil, o nedenle CBS ikinci sezona da ışık yakabilir. O zamana kadar Utopia, Tyrant, The Strain ile renklenen dizi sezonunuza Extant ile biraz beyaz, biraz mavi katın.

İyi seyirler

blank

Emel Bilge Çınar

1985 yılında İstanbul’da doğdu. İlk sinema deneyimi Jurassic Park olmuştur. Animasyon ve VFX alanında eğitim almak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Türkiye’ye döndükten sonra 3 yıl boyunca Post Producer olarak çalıştı. Bugünlerde bağımsız olarak 3D animasyon ve oyun yapımı üzerinde emek harcıyor. 2009′dan bu yana çeşitli mecralarda sinema ve TV üzerine yazılar yazmaya devam ediyor.

1 Comment Leave a Reply

  1. yazı biraz naif kanımca. biz bilim kurgu severler iyi bir dizi-film için çölleri aşmaya muktedirizdir kabul ama extant büyük hayal kırıklığı, yine bence. cbs umarım ikinci sezona onay vermez ya da verirse de başka bir ekiple devam ederler.
    spolier:
    uzaydan hamile dönen yalnız astronot kadın fikri gerçekten de müthiş. ama gel gör ki ilk bölümden sonra senaristler işleri toparlayamıyorlar. hele bir halle berry’nin performansı için doruğa çıkmış deniyor ya yazıda; kendisinin platform topuklu ayakkabılar ile bir asansör boşluğundan tırmanma sahnesi var ki; çok fena çok…
    vakti olan izlesin tabii, kimsenin elinden de tutuğumuz yok. lakin mevzuyu bu kadar basitleştirmeye de gelmememiz gerekir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Walking Dead Sezon 6 Bölüm 12: “Not Tomorrow Yet”

"Not Tomorrow Yet" kırk dakika boyunca soğuk terler attığımız, tam
blank

Jyu Oh Sei (2006)

2006 yapımı Jyu Oh Sei serisini anlatmaya yetecek olan kelimeler