2016 mamulü Ben-Hur filmini dün basın mensupları için yapılan gösterimde izledim. 1959 yapımı olan klasiğin yanından bile geçemeyeceğine emindim ama bu kadar pop bir film beklemiyordum. Orijinal Ben-Hur’a değil de Gladyatör’e (2000) benzemeye çalışan bir filmle karşılaştım. Forsaların hayatına ışık tutan kadırga sahneleri dışında bir numarası yok ama tarihi film açlığımızdan dolayı Türkiye gişesinin iyi olacağını tahmin ediyorum.
Gelelim filmde Simonides karakterini canlandıran Haluk Bilginer’in durumuna… Bir Hollywood yapımında Haluk Bilginer’i izlemek için sinemaya gidenler boşuna heyecanlanmasın, bu usta sanatçı filmin başında 3-4 sekansta toplamda 18 saniye (yanlış saymadıysam) görünüyor. Kalabalık Pazar sahnelerindeki bazı figüranların bile filmde ondan daha çok ağırlığı var.
İlk filmi defalarca izleyen, Simonides karakterinin kapladığı alanı bilen bir sinemasever olarak hem karakterin yok edilişine hem de Haluk Bilginer’in harcanmasına üzüldüm. Onun sahnelerini sanki çekmişler de kullanmamışlar, acele bir kurguda mundar etmişler gibi geliyor bana.
Fakat en büyük ayıp film bittikten hemen sonra… After Credits dedikleri kısımda sanatçının adını “Haluk Biligner” olarak yazmışlar! Hani, ilk kez bir Hollywood yapımında rol alan isimsiz bir oyuncu olsa anlarım ama…
Uzun lafın kısası: Zalımsın Hollywood!
Korku filmlerimiz nereye gidiyor?
Yıllar önce bir yazı yazmış, kurt adamlarla, vampirlerle, exorcismle dalga geçen Kutsal Damacana filmini “olmayan türün parodisi de olmaz” diyerek eleştirmiştim.
O zamanlarda başlayan cin furyası hızını alamadı ve şimdi bu konuda her yıl onlarca eser veriliyor. Düzgün filmler çekenler var ama üretimin büyük kısmı çöp ve birinin bunlarla dalgasını geçmesi gerekiyordu.
Eli yüzü düzgün korku filmlerine imza atan Özgür Bakar da son filmi Bana Normal Aktiviteler’de öyle yapmış. Hiçbir tecrübesi olmadan film işine girenleri, ucuz senaryolarla “hap yapıp para kapmaya” uğraşanları, “ne rol olsa oynarım abi” diyen düşük castları, cinlerle ahbap olan yönetmenleri mizahla eleştirmiş, yeri gelmiş çuvaldızı kendine batırmış.
Bana Normal Aktiviteler, uzaktan bakıldığında sulu zırtlak bir gişe komedisi gibi görünse de aslında çok sıkı bir sistem eleştirisi ihtiva ediyor. Baştaki Ömür Gedik göndermeli köpek yıkama sahnesinde endişelendim ama baya güzel bir yere gitti hikaye… Rol dağılımı da iyi ama benim dikkatimi Özgür Bakar’ın eşi Duygu Paracıkoğlu ve kayınbiraderi Halil Sezai çekti. Çok iyilerdi, Özgür kendi bebelerini de filme sokup finali biraz naifleştirmiş ama olur o kadar.
Son olarak, herkes yeni kadın komik olarak Algı Eke’yi havalara fırlatsa da bu filmde izlediğim Bengi İdil Uras’a bayıldım. İki farklı karakteri de aynı başarıyla canlandırmış, en çok onun sahnelerinde güldüm. Özgür Bakar’ın seyirci için çektiğini düşündüğüm bazı abartılı sahneler dışında şahane film bence… Gişe filmi çekiyorsan seyirciden kaçamazsın! O yüzden filmin ilgimi çeken kısımlarını izlemek bile beni çok mutlu etti. Eline sağlık Özgür…