Uçarı sinemacı Onur Ünlü’nün hali hazırdaki son filmi Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, galasını 24.Uluslararası Adana Film Festivali’nde yaptı. İzleyenlerine bolca kahkaha vadeden, noir soslu bir yapıyla karşımıza gelen Onur Ünlü, absürt ve kara mizah arasında gidip gelen anlatımıyla farklı bir lezzet sunuyor. Fatih Artman ve Demet Evgar’ın başrolleri paylaştığı film, festivalin dikkat çeken yapımlarından olmasının yanı sıra, Onur Ünlü filmografisinin de ilginç işlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Hikâyeye dönecek olursak, cinayet masasında çalışan Salim Başol (Fatih Artman), yaklaşık iki ay içerisinde kör olacağı haberini alır. Tam da bu süre zarfı içerisinde işlenen bir cinayeti çözmek adına görev başına giden Salim, burada fazlasıyla gösterişli bir kadın olan Handan Soylu (Demet Evgar) ile tanışır. İşin ilginci, Handan Soylu da kördür ve bu durum Salim’in ilgisini fazlasıyla çeker. Nitekim Salim’in, Handan’a ilk görüşte âşık olması da kaçınılmaz bir durum halini alır. Bu dakikadan itibaren, bir yandan Salim’in cinayeti sıra dışı yöntemleriyle çözme uğraşına tanıklık ederken, bir yandan da onun Handan’ı elde etme isteğiyle baş başa kalıyoruz.
Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok; adıyla müsemma şekilde romantik bir anlatı gibi dursa da, esasen Onur Ünlü’nün sinema anlayışının uçuk kaçık yapısını fazlasıyla yansıtan bir iş. Başından sonuna dek beklenmedik anda, fütursuzca kahkahalar attırmayı başaran film, bir yandan da izleyenlerini polisiye bir maceranın içine atmayı başarıyor. Bu noktada söylenmesi elzem olan husus ise, hikâyenin fazlasıyla dinamik başlamasına rağmen git gide yavaşlaması hatta durağanlaşması. Filmin en dikkat çeken taraflarından biri olan bu durum, ne yazık ki hikâyede kopmaların olmasına sebebiyet veriyor ve izleyenlerin film ile olan bağının zayıflamasına yol açıyor.
Ancak olaya bir de şu pencereden bakmak lazım. Çektiği her filmle izleyenlerine bir şekilde kahkaha attırmayı başaran Onur Ünlü, Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok filminde de bir kez daha bu durumu layıkıyla yerine getiriyor. Her ne kadar Onur Ünlü sinemasının önceliği, komedi filmi üretmek olmasa da, yönetmenin nevi şahsına münhasır yapısı eğlenceyi beraberinde getiriyor. Keza filmin de başından sonuna dek yüzlerden kahkahayı eksik etmediğini dile getirebiliyorsak; Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok filminin bir noktada işlevini yerine getirdiğini rahatlıkla belirtebiliriz.
Pekâlâ, filmin güldürüyor olabilmesi, Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok’u başarılı olarak addetmemize yetecek cinsten mi? Tabii ki hayır. Her ne olursa olsun, filmin aksayan yönleri bariz bir şekilde ortada. Buradaki en büyük sıkıntı ise, filmin özensizce ve üzerine fazla düşünülmeden çekildiği hissiyatını beraberinde getirmesidir. 13 Ekim’de vizyona girecek Cingöz Recai’yi de işin içine katarsak, Nisan ayından itibaren üç adet Onur Ünlü filmi ile karşılaştık. Her ne kadar bu üç filmin çekim tarihleri birbirinden farklı dahi olsa, bu kadar kısa sürede aynı yönetmenin filmleriyle karşılaşmak, fikirlerin olgunlaşmadan beyazperdeye ulaştığı önyargısını beraberinde getiriyor. Keza Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok’un da, iyi başlamasına rağmen finale doğru tökezlemesi bu tezi fazlasıyla güçlendiriyor.
Bu noktada filmin çıkış noktasına dönmekte yarar var. Malumunuz, Onur Ünlü sinemasında polisiye öğelere rastlamak sıklıkla mümkün. Nitekim Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok da, kendi içerisinde sıkışmış kalmış, farklı bir polisin anlatısı olarak karşımıza geliyor. Ancak ilginçtir ki, yönetmen bu kez film noir öğelerinden sıklıkla beslenerek, fazlasıyla karanlık bir yapıyla karşımıza geliyor. Esasen bu durumun da anlatıyı ilgi çeker kıldığını söylemekte yarar var. Hele hele devreye Onur Ünlü’nün özgün mizahı da girdiğinde, hikâyenin otobana son süratle giren bir otomobili andırdığını söylemek mümkün hale geliyor.
Bu noktada vaat edilen mizahı enteresan kılan konulardan biri de, parodi öğelerden bolca beslenilmesi. Kutsal olarak addedilen dini motiflerden dahi eğlence çıkarmayı başaran Onur Ünlü, merkezine aldığı Salim Başol karakteri vesilesiyle de polisiye bir anlatıyı tiye almayı başarıyor. Bu da hikâyenin kahkaha dozajını yukarı çeken ana etmenlerden biri olarak dikkat çekiyor. Ancak burada da şu eleştiriyi getirmek mümkün; hikâyenin özellikle başlangıçtan sonra kopuk ve bölük pörçük ilerlemesi Aşkın Gören Gören Gözlere İhtiyacı Yok’u, adeta bir durum komedisi hüviyetine büründürüyor. Bu da Onur Ünlü’nün merkezine aldığı cinayet soruşturmasının, önemsiz bir konuma düşmesine ve filmin yalnızca mizahi dokunuşlarla değerlendirilmesi sonucunu doğuruyor.
Evet, Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok insanı olmayacak hadiselere fazlasıyla güldüren, absürt ve kara mizah arasında gidip gelen bir yapı etrafına kurulu. Keza filmi seyre değer kılan en önemli noktada burası. Ancak karşımızdakinin bir sinema filmi olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, genel hatlarıyla eksikleri beraberinde getirdiğini de söyleyebiliyoruz. Onur Ünlü’nün bir fikirden yola çıkarak ortaya koyduğu, ancak onun ötesine götürmeyi başaramadığı filmi, kendisinin özgün dokunuşlarıyla seyir zevkini diri tutsa da, bocalamaktan ve ağır aksak ilerlemekten de kurtulamıyor.
Bu noktada parantez açılması gereken konulardan birisi ise Fatih Artman… Son yıllarda birçok projede, farklı tiplemelerle karşımıza çıkan başarılı oyuncu, ne denli doğal bir komik olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Keza Fatih Artman’ın, filmin mizah yükünü sırtladığı gerçeği de su götürmez bir gerçek. Karakterin olaylara karşı verdiği tepki, içinde bulunduğu sıkışmışlık haleti ruhiyesi derken, Salim Başol karakterine sempati beslemek de kaçınılmaz bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Kendisine biçilen süre zarfı içerisinde Demet Evgar’ın da üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiğini söyleyebiliriz. Varlıklı bir kör olan Handan Soylu’ya hayat veren oyuncu, endamıyla fark yaratmayı başarıyor. Tam da burada değinilmesi gereken çok özel bir oyuncu var; Özgür Emre Yıldırım. Filmin çok kısa bir süresinde yer alan oyuncu, göründüğü her bir sekansta kendisini fark ettirmeyi ve ne denli büyük bir yetenek olduğunu ortaya koymaktan kaçınmıyor. Onu beyazperdede daha fazla görmek ve bu eşsiz yeteneğe uzun sürelerce şahitlik etmek, en büyük temennilerimizin başında geliyor.
Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok; ayakları yere sağlam basan bir girizgâha sahip olsa da, ortalarından itibaren tökezlemeye başlayan ve bunu mizahi öğelerle saklamaya çalışan bir film olarak belirmekte. Sinemamızda pek de karşımıza çıkmayan film noir öğelerinden beslenen Onur Ünlü, fazlasıyla güldüren ancak sürükleyicilik anlamında eksikleri de beraberinde getiren bir film ile karşımızda. Kendi dünyası içine sıkışmış kalmış bir karakterin, sıra dışı macerası olarak da nitelendirebileceğimiz film, her şeye rağmen özgün yapısı ve Fatih Artman’ın başarılı oyunculuğu ile izlenmeyi hak eden bir iş olarak öne çıkmaktadır.