Biri Beni Gözlüyor, yapımcılığını Mahmut Tezcan’ın yaptığı, yönetmen koltuğunda Ömer Uğur’un oturduğu, başrollerini ise Tarık Tarcan ile Selin Dilmen’in paylaştığı, yaban ellerinde doğru bir benzetme ile  “Turkish Shining” olarak da bilinen, 35 mm çekilmiş bir gerilim filmi denemesi…

Movie

Deneme diyorum, çünkü  ne yazık ki geç ama oldukça heyecanlı bir şekilde tanıştığımız filmimiz deneme ve yanılmadan ibaret… Fakat yine de kayıp Türk korku ve gerilim filmlerinin yeni bir örneğiyle daha karşılaşmaktan dolayı çok mutlu oldum. Bu vesileyle filmden beni haberdar eden ve hatta linkini yollayarak indirmeme ve seyretmeme imkan sağlayan çok değerli Divx Planet üyesi fwwm‘e çok teşekkür etmek istiyorum. Bir “Öteki” Sinemacı ve 80’ler video furyasında özellikle dikkatli bir izleyici olmama rağmen bu filmi tamamen gözden kaçırmışım.

Film, Stanley Kubrick’in başyapıtı The Shining filmine aşırı benzerliğiyle dikkat çekiyor.  Türk sinemasının alameti farikası kartona elle yazılmış bir jenerikle başlayan filmimizde; Başarılı bir cinayet romanları yazarı olan Hulki yanına  80’lerin sıkıcı kazak koleksiyonuna sahip eşi Leman’ı ve sevimli olduğunu zannettikleri embesil oğulları Ufuk’u da alarak son romanını yazmak üzere gözlerden uzak bir adada ki ıssız bir otele yerleşiyor. Gereksiz bir neşe ve uyum içindeki bu aile, korkunç olmak için bütün kış ayna karşısında çalışmış  otel bekçisi Mahmut’un “Herşey o uğursuz yel yüzünden! ayın 15’i gelip de o yel estiğinde…. Deniz ölü balıklarla dolarrr, insanlar çıldırırrr!” uyarılarına kulak asmadan daha önce orada kalan Kadir adında bir balıkçının çoluğunu çocuğunu boğarak öldürdüğünü de bilerek otelde kalmaya karar verirler. Aslında Mahmut bu boğma meselesine de epey kafasını takmıştır. “Balta varken niye kesmedi ki sanki …” gibi abuk laflar bile eder, fakat neyse ki Mahmut ertesi gün gider… Otel ve içindeki kötülük bu sevimli aileye türlü şeytani oyunlarını oynayacaktır artık…

nmn1

Filmin senaryosu aynı zamanda yönetmeni olan Ömer Uğur’a ait ki aslında ortada özgün bir senaryodan bahsetmek imkansız. The Shining‘in kaba yapısı aynen taklit edilerek tüm filme sıkıcı bir şekilde uygulanmış. Ömer Uğur şu sıralar, yönettiği ve epey başarılı olan Geniş Aile dizisiyle kendinden bahsettiren bir isim… Ama açıkcası Biri Beni Gözlüyor‘da herhangi bir yönetmenlik pırıltısı görmek mümkün değil. Sıkıcı diyaloglar, özensiz planlar ve boş, anlamsız bir final…

Tabi, The Shining‘i çok beğendikleri için “hadi aynından bir tane de biz çekelim!” dediklerini falan düşünmüyorum. Bence 4 oyuncu ile tek mekanda film çekmenin getirdiği bütçe rahatlaması ile böyle bir işe kalkışmış olsalar gerek…   Neredeyse bedavaya film çekmek ve “hap yapmadan para kapmak” Türk film yapımcılarının en sevdiği şeydir ve yönetmenlerden gelen bu tür “müthiş bir fikrim var abi ve çok ucuza çıkacak!” tekliflerini hiç geri çevirmezler. Fakat tam da video zamanlarında yani millet patır patır 16 mm çekerken, ucuza çıkarılmak istenen bir filmi neden 35 mm çektiklerini de anlayabilmiş değilim. Tabi 35 mm çekilmiş diye görseli güçlü bir film beklemeyin çünkü en iyi filmlerinde bile teknik  zaafiyetlerin had safhada olduğu Türk sinemasından bahsediyoruz ve burada da rezil bir banyo yüzünden soluk, silik bir seyir konforu mevcut. (Muhtemelen VHS transferleri yüzünden iyice kötüleşmiş…)

nmn2

Oyunculuklardan da biraz bahsetmek gerekirse; Kimse elbette Tarık Tarcan’dan Jack Nicholson, Selin Dilmen’den de Shelley Duvall ayarında bir oyunculuk beklemiyor ama açıkcası otelde bekçinin bunlara yaksın diye bıraktığı kütüklerin bile daha fazla jest ve mimik verdiğini iddia etmek de mümkün.  Zaten hiçbir zaman iyi bir oyuncu olamamış, mankenden transfer Selin Dilmen bir de kendi dublajını yapınca hepten batırmış! (Ama Allah için güzel kadınmış o zamanlar… Şimdi ki teyze haline hangi ara büründü acaba?)  Harika! çocuk oyuncu Ufuk karakterine ise o kadar nefret duydum ki daha filmin başında baltayla parçalayasım geldi! Yani film bu anlamda başarılı, Tüm olmamışlığıyla, size lanetli bir otelin yapamadığını yapıp, bir psikopat haline getirebilir! (şaka tabi ki…)

Filmde bolca mevcut, öylesine yazılmış diyaloglara örnek vermek gerekirse;

Leman: Ne olur götür bizi buradan

Hulki: ….

Leman: Yalvarırım götür

Hulki: …

Leman: Götür diyorum, götür bizi buradan!

Leman: Bizi buradan götür…

Hulki:…..

Leman: Bizi buradan götürüyormusun?

Bir diğer dumur diyalogu ise şöyle;

Leman: Bak denizde ölü balıklar var! Bugün ayın 15’i!

Hulki: Saçmalama!  Bugün ayın 28’i…

Leman: 13 çıkar 28’den, 15’i eder… Çoban hesabı bugün ayın 15’i!

nmn

Bu tamamen unutulmuş yapımı yapanlar dahil  kimsenin hatırlamak istediğini sanmıyorum ama kayıp film avcıları için iyi bir ganimet olduğu fikrimi koruyorum. Bu filmin pek de eski sayılmamasına rağmen bu kadar unutulmuş olması sanırım Stanley Kubrick gibi mükemmeliyetçi bir ustanın eserinin bu kadar ezik bir replikası olmasından kaynaklanıyor. Bir tür lanet bile sayılabilir… O kadar ki,  film hakkında kendisi dışında en küçük bir materyal bulmak mümkün değil! Ne bir afiş, ne bir lobi, ne de bir set fotoğrafı… Yukarıda gördüğünüz afişi posterforge adında bir yazılımda kendim yapmak zorunda kaldım, bilin kıymetinizi!

Filmden beni haberdar eden kıymetli fwwm ile mesajlaşmalarımızda, filmi yıllar önce TRT’de bir geceyarısı gösteriminde ve epey sarhoşken izlediğinden bahsetmişti… Bir de öyle denemek lazım aslında, belki de bir şekilde tribal bir vakaya dönüşebilir. Sonuçta kötü olan bir şeyi seyretmenin de çok zevkli olduğu zamanlar var. Fakat Biri Beni Gözlüyor‘da asla bir, Drakula İstanbul’da veyahut, Ölüler Konuşmaz ki potansiyeli olmadığını da belirtmek isterim. Düpedüz sıkıcı yahu…

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

6 Comments Leave a Reply

  1. Leman: Bak denizde ölü balıklar var! Bugün ayın 15′i!

    Hulki: Saçmalama! Bugün ayın 28′i…

    Leman: 13 çıkar 28′den, 15′i eder… Çoban hesabı bugün ayın 15

    Çok iyiydi :)

  2. herşeye tamam ancak Tarık Tarcan emmi kasketini taktığı anda yazarlıktan, köyden yeni gelmiş hamşoluğu terfi ettiğinden film inandırıcılığını kaybetmiş.

  3. !Geceyarısı Filmleri! bu nadide filmi “antiKubrick” gecesinde gösterecek, şimdiden müjdesini vereyim :)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Bir Ronin Hikâyesi: Panzehir

Türk Sineması’nın geçmişini bilen, bugününü takip eden hemen herkes bir
blank

Televizyon İnsanları Burada: Poltergeist (1982)

Poltergeist (1982) zamanını aşan görselleri ve oyunculuklarıyla izleyip de unutamadığımız