Yabancı korku kısalardan dikkatimizi çekenler oldukça Öteki Sinema’da paylaşmaya gayret ediyoruz. Aşağıda en son ağımıza takılan üç kısa filmi izleyebilirsiniz. Bir atmosfer filmi olan Bedfellows, Halloween’e (1978) fazlasıyla öykünen ama titiz işçiliğiyle dikkat çeken Red Ballon ile merak ve endişe duygularını başarıyla kaşıyan He Dies at the End…
Not: Video altı yazıları filmleri izledikten sonra okumanız izleme zevkinizi arttıran yakışıklı bir hareket olacaktır.
Bedfellows (2008)
Yönetmen: Drew Daywalt
Gecenin bir yarısı telefon çalar. Korku filmlerinde sıkça rastlanılan klişe bir gerilim anı başlangıcıdır sessizliği bozan telefon sesi. Klişeleri doğru sırayla art arda dizen Bedfellows, kısıtlı süresi dahilinde korku ve şüphe dolu bir atmosfer yaratmayı kolayca başarıyor. Zaten başka da amacı olmayan bir kısa. ‘Vur kaç’ taktiğine benzer bir şekilde korkutma işlevini yerine getirip nihayete eriyor.
Red Balloon (2010)
Yönetmen: Damien Macé, Alexis Wajsbrot
Julie, Dorothy isimli küçük bir kıza bakıcılık yapmaktadır. Devamlı uykusundan uyanan Dorothy, gece boyunca korku içinde çığlıklar atar. Julie, küçük kızın odasına geldiği her seferde onu yatağın üzerinde ayakta bulur. Dorothy’yi bu kadar korkutanın ne olduğunu anlayamayan Julie, evin içinde yabancı bir şeyin varlığından şüphelenir. Evdeki huzursuzluğun sebebi ne sorusu üzerinden gerilim yaratmaya çalışan Red Balloon, Halloween’e (1978) fazlasıyla öykünen bir kısa. Damien Macé ve Alexis Wajsbrot birçok büyük bütçeli filmin görsel efekt departmanında çalışmış iki sinemacı. Beraber bir araya gelerek çok özgün olmasa bile titiz işçiliği ile dikkat çeken kaliteli bir ilk kısaya imza atmışlar.
He Dies at the End (2010)
Yönetmen: Damian Mc Carthy
Ofiste tek başına fazla mesaiye kalan bir adam önce garip bir ses duyar. Hemen akabinde bilgisayar ekranını kaplayan nasıl öleceğini öğrenmek isteyip istemediği sorusu ile karşılaşır. Durumdan huylansa bile evet diye cevap verir. Sorular devam ettikçe soranın ofisteki detaylar hakkında bilgi sahibi olduğu ortaya çıkar. Kahramanımız kendini geri dönülmez bir döngünün içine sokmuştur bile. Aslında He Dies at the End fazlaca bilinen bir internet ‘trick’i üzerine kurulu basit bir kısa. Bu yüzden ‘bu da neydi şimdi’ gibisinden kötü eleştirilere maruz kalması muhtemel. Ancak meraklı adamın başına geleceği tahmin edilen kötü son üzerinden merak ve endişe duygularını başarıyla kaşıyor ve finalde çok da yabancısı olmadığımız son darbeyi vuruyor.