Zombiler dendiğinde akla gelen ilk isim olan George A. Romero’nun ilk uzun metrajlı filmi Night of the Living Dead’i bilmeyen yoktur sanırım. Birth of the Living Dead ismini taşıyan belgesel, adından da anlaşıldığı üzere, ustanın korku sinemasında yeni kapılar açan bu ilk filminin doğum sancılarını, doğum anını ve sonrasını, bizzat Romero’nun anlattığı anılar eşliğinde, detaylı bir şekilde vermeye niyetleniyor

Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca

[box type=”shadow” align=”aligncenter” ]

“Bu film dünyayı yeni bir canavar ile tanıştırdı: insan eti yiyen zombiler! Yepyeni bir tür doğmuştu. Zombiler TV dizilerini, filmleri, romanları, çizgi romanları, bilgisayar oyunlarını işgal etmeye başladı. Geleneksel hale gelen zombi yürüyüşlerini de unutmamak lazım.” [/box]

Birth of the Living Dead, bu cümleler ile başlıyor ki bu kadarı bile Night of the Living Dead’i korku sinemasının tepelerinde bir yerlere yerleştirmek için yeterli. Ama film, sadece korku sinemasını değil, dönemin Amerika’sını (ve belki de bütün dünyayı) da ilgilendiren önemli detaylara sahip. Filmin çekildiği 1968 senesinde Amerika’nın gündeminde Vietnam Savaşı, ırkçılık, savaş karşıtı gösteriler ve yükselen siyahi devrimci hareket vardı. Böyle bir ortamda başrolün siyahi bir oyuncuya, Duane Jones’a verilmesi, o dönem için riskli bir yatırım anlamına geliyordu. Belgeselden öğrendiğimize göre başrolün Jones’a verilmesi planlı bir hareket değildi ve senaryo çok önceden yazılmıştı. Dönemin şartları göz ardı edilerek, senaryoda değişiklik yapılmadı. Jones (büyük ihtimalle beyaz birinin oynayacağı düşünülerek yazılan) karakteri canlandırdı ve ortaya beyazlara dokunan, vuran ve hatta onları öldüren bir siyahi karakter çıktı. O dönem Amerikan Sineması’nda, Blaxploitation filmleri dışında, asla göremeyeceğiniz sahnelerdi bunlar. Bu tercih, filmi evrensel bir noktaya taşımasının dışında ölümsüz de yaptı. Belli bir dönem (1968) ve bölge (ABD) ile aidiyet zincirlerini kıran Night of the Living Dead’in, bugün bile eskimemiş olmasının en büyük sebeplerinden biri haline geldi.

George A Romero

Romero’nun filmi çekmeden önce ne tip işlerle meşgul olduğu, ilk uzun metrajlı filmini çekmeye karar verme süreci, ekibi nasıl toparladığı, yaşadığı finansman sıkıntıları ve bu sıkıntıları nasıl aştığı, filmine bir dağıtıcı bulmak için neler yaptığı gibi her sinefilin merak edebileceği detaylar, ayrıntılı bir şekilde birinci elden anlatılıyor. Romero’nun filmin haklarını, gözden kaçan ufacık bir detay sonucu nasıl kaybettiğini anlatırken gözlerinin dolduğu sahne, belgeselin en etkileyici anlarından birini oluşturuyor.

Belgeselde eleştirebileceğim tek nokta anlatım biçimi olabilir. Fazla dinamik bir yapıya sahip olmayan Birth of the Living Dead, süresinin neredeyse tamamını filmden sahneler ve konuşanların sabit görüntüleri ile dolduruyor. 76 dakika gibi gayet ekonomik bir süreye sahip olmasına ve bahsedilen konuların ilgi çekiciliği su götürmemesine rağmen, sıkıcı olma tuzağına düşmesi muhtemel bir yöntem tercih edilmiş. Günümüzde artık iyice eskimiş olan bu biçimin tercih edilmesi, hele ki Night of the Living Dead gibi öncü bir filmden bahseden belgesele hiç yakışmıyor.

Birth of the Living Dead

Birth of the Living Dead’in yönetmen koltuğunda Rob Kuhns oturuyor. Daha önce Esther Cassidy ile beraber televizyon için çektiği iki belgeseli saymazsak, Kuhns’un ilk yönetmenlik denemesi denebilir. Belgeselin kurgusunu da gene Kuhns üstlenmiş.

Her korkuseverin baş tacı filmlerinden biri olan Night of the Living Dead’in yapım sürecini, hatta öncesi ve sonrasını anlatan Birth of the Living Dead, filmlerin kamera arkasında kalan öykülerini merak edenlerin ilgisini çekecektir. Ayrıca Romero’nun kariyerinin başlangıcına dair ipuçları içeren ekstra bilgileri birinci elden öğrenmek de cabası.

Birth of the Living Dead poster

blank

Murat Kızılca

1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Eroğlu Kızlar Orkestrası: Tabuları Yıkan Kadınlar

Eroğlu Kızlar Orkestrası’nın zamanla unutulmaya yüz tutmuş hikayesini yeniden gün
blank

Earthlings (2005)

Bu dünyada yaşadığımız için, hepimiz earthling sayılırız. Earthling teriminde hiçbir