posterÜlkemizde adı “İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış . . . ve İlkbahar” olarak çevrilen senaristliğini ve yönetmenliğini Ki-duk Kim’in yaptığı 2003 yapımı film, kendisinin uluslararası sulara açılmasını sağlayan en kayda değer eserlerinden biri. Tipik bir Ki-duk Kim filmi olarak nitelendirebilecek yapımda nicelik olarak az olan diyalogun eksikliği yoğun mizansen ve sembol kullanımı ile kapatılmaya çalışılmış. Tabi bunlara eşlik eden mevsimlerin yani dönemin ruhuna uygun müzik seçimini de pekala ekleyebiliriz. Dört parçaya ayrılan eser, bireyin çocukluğundan olgunluğa erişinceye değin dönemler mevsimlerle ilişkilendirilerek incelenme çabasına girişilmiş.

Öteki Sinema için yazan: Mustafa Yahşi

Film hakkında inceleme derdine bulaşmadan evvel, Ki-duk Kim’in önceki eserlerinde çoğunlukla Kore halkının hayatını yansıtma çabalarıyla ulusal sinemada kimliğinin öne çıktığını gözlemlerken, “ Bom, Yeorum, Gaeul, Gyeowool … Geurigo Bom” için ise Budizm felsefesini evrensel bir düzleme yerleştirme gayretinde olduğunu belirtebiliriz. Nitekim, insanoğlunun yaşam süreci merceğe alındığı için çoğu zaman seyircinin karakter ile empati yapabildiğini söylemek mümkün.

Geçmişi bilinmeyen bir keşiş ve onun eğitmeye çalıştığı bir çocuğun yaşam evresi aktarılıyor mevsimler üzerinden. Bir çocuktan beklenecek temel özellikler karakterimizde de tecelli ediyor ilkbaharda: masumiyet ve masumiyetin doğurduğu yanlışlar. Hata yaparak yolunu bulacağına inanması sebebiyle izin veren keşişin ise öğretim sisteminde sorgulanacak şeyler olduğu muhakkak. Geçmişin sırtımızda taşınması gerekli bir yük olduğunu kavrayarak bu bölümü kapatıyoruz.

Spring Summer002

Akabinde, yaz mevsimi ile beraber gençliğinin ateşini beraberinde taşıyan keşiş adayımız hayatını paylaşacak birini bulur. Lakin idsel dürtülerinin mahkumu olmasıyla beraber tapınağı terk eder ve modern hayata atılır. Keşişin bu kısımda belirttiği “Sahiplenme duygusu öldürme duygusunu uyandırır.” tümcesi ise yönetmenin göreceli olarak seyirciye kendini göstermek isteminden başka bir duygu uyandırmıyor; keza keşiş hayatın yaşanarak tecrübe edildiğini düşünen bir inanış içerisinde.

Hocasının öngördüğü üzere keşiş adayımız sevdiği kadını öldürdükten sonra sığınmak üzere tapınağa geri döner. Birçok yoğun negatif duyguyu içerisinde barındıran karakterimiz hocasından yardım ister. Ruhsal arınma için gerçekleştirilen eylem sonrasında keşiş adayımız otorite temsilcileri tarafından götürülür. Görevini tamamladığına inanan hocası ise hayatına enstantane bir şekilde son verir.

Spring Summer005

İnsanın doğa ile en çetin mücadelesini verdiği kış mevsimi çatmıştır. Keşiş adayımız modernitenin hapsinden kurtulmanın akabinde tapınağa dönüş yapar ve keşiş olma yolunda gerekli adımları atar. Çocuğuyla çıkagelen esrarengiz kadının trajik ölümü sonrasında sırtta taşınan yükten kurtulma vakti gelmiştir ve merhamet tanrıçasının tapınağı gözetleyecek noktaya yerleşimi ile bu görev tamamlanır. Keşiş ve keşiş adayının film süresince ad verilmeden betimlenmesi ve dört mevsimi takiben ilkbaharın çıkagelmesi gibi izlenimler ile insanoğlunun çocukluğundan olgunluğa kadar yaşanan bu süreç bireysellikten sıyrılarak her daim devam eden bir döngüye çekilmek istenmiş.

Spring Summer001Göl üzerinde yüzer vaziyette inşa edilmiş tapınak ile doğa tarafından kuşatıldığımız izlenimini veren Ki-duk Kim, yalın dil kullanımının yanına yine aynı yalınlıkla görselliği ekliyor. Fotografik öğe kullanımı ile derdini anlatmayı seçen yönetmenin farklı mizansen yaklaşımı ile bunu desteklediğini görüyoruz. Bireyin yaşamının dönemlerine uygun hayvan seçimi ile karakter hakkında ipucu vermeyi ihmal etmeyen yönetmen Budizm felsefesini filmin odak noktalarından biri olarak yansıtmış.

Ki-duk Kim’in zaman zaman filmlerinde çok lineer bir dil kullanması ise filmlerinde iğreti olarak duran noktaların başında gelmekte. İlkbahar döneminde yaşanan hata ve bunun farkındalığının aktarılış şeklinin yeterli bir örnek oluşturduğu kanaatindeyim. Çoğu zaman karakter üzerinden hikaye anlatılır iken bunu evrenselleştirme yahut topluma yayma çabası güdülürken bu sorunun baş gösterdiğini söylemek mümkün. Hikayenin bir döngü olduğu referans edilirken yaşanan bu sorun yönetmenin Shi-gan (2006) filminde de fazlasıyla kendini hissettiriyor idi. Lakin buna rağmen “Bom, Yeoreum, Gaeul, Gyeoul … Geurigo Bom” yönetmenin sinemasını anlamak isteyenler için tavsiye edilecek filmlerin başında gelir.

Not: Film izlemeden önce Budizm üzerine ufak çapta da olsa bir okuma yapılması şiddetle önerilir.

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Goke, Body Snatcher from Hell (1968)

Goke Body Snatcher from Hell, Japonya’nın şahsına münhasır garipliklerinden nasibini
blank

Pet Peeve (2013)

Masaaki Nakayama’nın aynı adlı manga serisinden uyarlanan Pet Peeve, açık