Takeshi Kitano’nun yazıp yönettiği birkaç tarz film var: Suç filmleri (Violent Cop, Boiling Point, Sonatine, Hana-bi, Brother, Outrage üçlemesi), dramalar (A Scene at the Sea, Kids Return, Kikujiro, Dolls), kostümlü dönem filmleri (Zatoichi, Kubi), otobiyografik nitelikli absürt filmler (Takeshis’, Glory to the Filmmaker!, Achilles and the Tortoise ve hatta Getting Any?). Tabii bu filmlerin hemen hepsinde Kitano’nun komedyen kimliğinin/geçmişinin yansıması olan tuhaf bir kara mizah vardır.
1947 yılında dünyaya gelen Takeshi Kitano yönettiği ilk uzun metraj olan Violent Cop’a (1989) kadar ülkesinin en meşhur komedyenlerinden biriydi. Bugün adı daha çok suç sinemasıyla anılan bir yönetmen olmasına rağmen birbirinden özgün dramlarıyla haklı bir saygınlık kazandı. 2005 yılında gösterime giren Takeshis’ ile birlikte farklı bir rotaya dümen kıran Kitano otobiyografik nitelikli kendine has bir dramedi üçlemesi (Takeshis’, Glory to the Filmmaker!, Achilles and the Tortoise) çekti. Bu üçlemeyle birlikte biçimsel arayışlarına yeni ve özgün bir içerik arayışının eklendiğini söyleyebiliriz.
Kitano’nun daha en başından beri çektiği suç filmlerine zerk ettiği keskin bir mizah duygusu vardı (Sonatine bunun iyi bir örneğidir) ama önce Getting Any?’nin (1995) bir bölümünde, daha sonra Ryuzo and the Seven Henchmen’de suç filmiyle absürt komedinin (“Yakuza komedisi”) ilginç bir harmanını ortaya koydu. 2023 tarihli Kubi’de (bilhassa azarlama sahnesinde) de böyle bir eğilimin izlerini görmek mümkündür. Takeshi Kitano’nun son filmi Broken Rage (2024) aynı üslubun incelmiş ve son derece rafine hâle gelmiş bir örneğini sunuyor. Broken Rage’i onun ustası olduğu iki türü birbiri içinde erittiği sade ve olgun bir sinema filmi olarak nitelendirebiliriz ama baştan ikaz edeyim, eğer Beat Takeshi’nin slapstick ve taşlama içeren absürt espri anlayışından hazzetmiyorsanız katiyen izlemeyin. Bu amaçla önce Getting Any? (1994) filmini izlemenizi tavsiye ederim, eğer onu beğenirseniz Yakuza komedisi Broken Rage’i sakın kaçırmayın.
Broken Rage bize Takeshi Kitano’nun canlandırdığı tetikçi Nezumi’nin hikâyesini anlatıyor. Mouse (Fare) lakabını kullanan Nezumi, Bay M. adlı kimliği belirsiz birinden gelen direktiflerle suikastlar gerçekleştiren bir kiralık katildir. 67 dakikalık filmin 27 dakikalık ilk bölümünde Nezumi’nin işlediği bazı cinayetleri, daha sonra polis muhbiri olarak sızdığı Yakuza grubunu (Kaneshiro çetesi) içeriden çökertişini izliyoruz. Bu bölüm gözünü kırpmadan insan öldüren soğukkanlı bir katilin hayatından ciddi bir kesit sunuyor.
Kitano daha sonra ilginç bir işe imza atıyor ve “spin off” adını verdiği ikinci bölümde aynı karakteri bu sefer birebir aynı hikâyenin fevkalade absürt bir versiyonu içine yerleştiriyor. Hikâye akışı büyük ölçüde aynı ama bu kez her sahne mizah yaratmak amacıyla tasarlanmış bir skece dönüşüyor ve Kitano sert bir dramaturjiyle uçuk bir komedi arasındaki çizginin aslında ne kadar ince ve geçirgen olduğunu kanıtlıyor. Bazen küçük bir yanlış anlamanın, talihsiz bir kazanın ya da bir sakarlığın gerilim yüklü bir sahneyi birdenbire kahkaha dolu sulara sürüklediğine şahit oluyoruz. Hiciv, slapstick, kelime oyunu ve durum komedisinden beslenen bir mizah pelikülü kaplıyor.
Takeshi Kitano belli ki birçok sahnede doğaçlama yapıyor, örneğin, kırılan “dans yarışması ödülü”nün tamir edilmeye çalışıldığı sahnede birbiri ardına gelen manasız replikler oyuncuları güldürmeye başlıyor, kendilerini tutamadıklarını ve rolden çıktıklarını görüyoruz. Tekrar hatırlatayım, Broken Rage, Beat Takeshi mizahına aşina olmayanların hoşlanmayacağı, hatta belki nefret edeceği bir film ama ben bayıldım. Favorim, zanlı teşhis odası sahnesi. Otomobilin farları kapatıldığı için yaşanan kaza, işkence sahnesi ve “müzik susunca oturulan sandalye” oyunu unutulacak gibi değil. Kitano tuhaf espri anlayışını asla frenlemiyor, karikatürize olmak pahasına başladığı işi bitiriyor. Tepeden tırnağa ironiyle dolu bir sinema bu, Kitano hem film türleriyle hem de film çekme işiyle gırgırını geçiyor.
Takeshi Kitano bu filmi niye çekti bilmiyorum ama bir tahminim var. Filmin “spin off & off” adlı üçüncü bölümünü seyredince şöyle düşündüm: Belki de Kitano’ya kendi filmlerinden birinin spin off’unu yapması için çok baskı kurdular, çok para teklif ettiler, o da bu talebe kendince böyle bir filmle yanıt verdi. İşin ilginci, Kitano bir yerde kendine has tarzıyla Broken Rage’in yapımcısı Amazon Prime Video’yla da dalgasını geçiyor. “Bu paraya ancak böyle bir film olur” tarzında pervasız bir eleştiri bu, Kitano’dan da bunu beklerdim. Hem filmi 67 dakika yapmış, hem sahne ve set sayısını azaltmış, hem de çatışma ve patlamaları minimuma indirmiş, üstüne üstlük bir de bunu filmde bir mizah unsuru olarak kullanmış. Tam Beat Takeshi’lik bir hamle.
Film hakkında daha fazla detaya inmek istemiyorum çünkü Broken Rage, hakkında ne kadar az bilirseniz o kadar iyi olan filmlerden. Absürt bir Yakuza komedisi izlemek isteyen Broken Rage’i (2024) kaçırmasın. Kitano formunda, Tomita rolündeki Hakuryu her zamanki gibi cool, çok sayıda cinayet ve infaz izliyoruz ve filmin ikinci bölümündeki birkaç sahne acayip komik. Daha ne olsun?