blankRampage bizim nesil için enteresan bir film zira bir zamanlar biz de çocuktuk ve orijinal eser 80’ler çocuklarının hafızasında müstesna bir yerde durmaktadır. Dönemin şanslı çocuklarının evinde mevcut Commodore 64’lerde, Amiga 500’lerde saatler tükettiği çıtır çerez bir oyundu Rampage… Evinde bilgisayarı ya da Nintendo, Sega gibi oyun konsolu olmayanlar da Atari salonlarında bu oyunun başında epey mesai yaptılar. Rampage’ın asla bir film konusu olamayacak basit bir hikayelendirmesi vardı. Çeşitli sebeplerle mutasyona uğramış 3 karakterden birini seçiyor ve gökdelenleri yıkıp insanları yiyorduk. O bölümdeki tüm binaları indirdiğimizde görev tamamlanmış oluyordu. Tam bir maskaralık! Oyunun favori karakteri George adındaki King Kong çakması dev gorildi ve filmde de kahramanımız o…

Hollywood’da kas adamlarının modası çoktan geçti. 80’ler’de, Conan, Terminator, Rocky, Rambo furyasında kalan bir anı artık kaslı film kahramanları ama bir Dwayne Rock Johnson var ki Pankreas güreşçiliğinden A sınıfı Hollywood yıldızı olmaya giden aşırı kıskanılası kariyer öyküsüyle tüm yargılara meydan okuyor. Evet, kendisi kasları kadar gişe yapabilen ve bu yüzden de her yıl birden fazla kez salonlara uğrayan istisnai bir oyuncu olmayı başardı. Birkaç ay önce izlediğimiz Jumanji macerasından sonra bu kez Rampage’da karşımıza çıkıyor. Filmde Davis adında aşırı kaslı bir Primatolog ama bu unvanı cümle içinde kullanınca aklınıza hayatını gorillere adayan Jane Godall gibi biri gelmesin. Bildiğimiz Dwayne işte… Kaslı ve tehlikeli!

blank

Oyundaki yaratıklar (goril, kurt ve sürüngen) yedikleri içtikleri şeylerden ya da radyoaktif maddelerden etkilenerek devasa canavarlara dönüşüyorlardı. Buradaki belanın sorumlusu ise uzayda yapılan deneyler. Yani filmdeki musibetler bir çeşit Frankenstein yaratığı. Mantıklı bir modifikasyon, hem Elon Musk gibi gözü uzayda olan özel teşebbüsler hakkında da tedirginlik yaratır. Hollywood küçük dokunuşlarla ortalığı karıştırmaya bayılıyor. Bir zamanlar klon kabuslarıyla aklımızı karıştırdığı gibi…

Oyundaki gorilimiz George bildiğimiz sıradan bir gümüş sırt’tı. Burada da öyle ama cin fikirli yapımcılar, ne zaman bir goril filmi çekilse başa bela olan ırkçılık suçlamalarını bertaraf etmek için onu albino yapmayı uygun görmüşler! Ne de olsa Hollywood hiçbir zaman olmadığı kadar ve hatta Oscar töreninin tadını kaçıracak kadar politik doğrucu! George, ebeveynlerinin katledilişine tanıklık etmiş, çocukluk kabuslarına sahip travmatik bir goril kardeşimiz ama bakıcısı Davis sayesinde sevgiyi tatmış, hayata tutunmuş. Uzaydan gelen kapsülün içindeki maddeden o da etkileniyor, hem irileşiyor hem de agresifleşiyor ancak dünyayı güzellik kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey!

Bu sebeple goril George, Kurt Ralph (Kendisi şahane animasyon Wreck-it Ralph’in de isim babasıdır) ve timsah Lizzie gibi hepten manyaklaşmıyor ve Dwayne insanlığı kurtarırken onun takım arkadaşına dönüşüyor. Oyunun böyle bir motivasyonu yoktu ama film işi bambaşka! Neyse, bundan gayrısı ortalığın toza dumana karıştığı katastrofik bir efekt gösterisi. Efektlerden yana çok umudum vardı ama artık Jurassic Park zamanlarında değiliz, CGI efektler iyice konfeksiyona döndü. Bir efekt filmi olmasına rağmen Rampage da bundan nasibini alıyor. Açıkçası görsel efektlerin çok daha iyi olmasını beklerdim ama yaratıkların hareket dinamikleri biraz sıkıntılı, o devasa boyutların ağırlığını hissettirmiyor. George daha iyi modellenmiş ama aynı şeyi Ralph ve Lizzie için söyleyemem. Onların atari zamanlarından gelen üvey evlatlığı aynen devam ediyor.

Goril George için bakıcısı Davis neyse gişe sinemacısı Brad Peyton için de Dwayne Johnson o demek! Gizemli Adaya Yolculuk (Journey 2) ile başlayan ve San Andreas ile devam eden ortaklıkları bu filmle taçlanıyor. Saydığım filmlerden yönetmenin çapı hakkında da az çok bilgi sahibi olmuşsunuzdur. Kötü ( ya da bahaneden) hikayeyi efektlerle seyircinin aklını karıştıracak bir kıyamet senaryosuna dönüştürmek ama kendisi bir Michael Bay değil hatta bir Roland Emmerich bile değil. Elindeki imkanlarla ürettiklerine bakarsak, kendisini Uwe Boll’un büyük bütçeyi kapmış hali olarak değerlendirebiliriz pekala.

Rampage tam bir hamburger filmi… Ye ve unut (hatta aldığın boş kalori yüzünden pişman ol). Ortalama yönetmenlik, ortalama oyunculuk ve ortalama efektler. Fast Food dükkanlarında ısrarla sordukları büyük seçimlerden biri olduğu için size lezzetli görünebilir ama pek bir numarası yok. Rampage sevimli ama zekası kıt bir oyundu ve öyle bir oyuncu kitlesine hitap ediyordu. Film hali de aynı yoldan gidiyor ve sadece eğlence vadediyor. Kurt Ralph’in kıyım yaptığı sekanslardaki gibi bazı anlarda bunu başarıyor da ama gerisi… Benim için oyunu hatırlatması açısından hoş bir nostalji, bakalım siz ne düşüneceksiniz? İyi seyirler…

murattolga@otekisinema.com

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

1 Comment Bir yanıt yazın

  1. Sinemaya izlemeye gidecektim. Vazgeçtim. Artık internete düşmesini bekleyeceğim. Hatta beklemeyeceğim. Düşünce bakarız.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Goke, Body Snatcher from Hell (1968)

Goke Body Snatcher from Hell, Japonya’nın şahsına münhasır garipliklerinden nasibini
blank

Thale (2012)

Thale sonuçta herkese göre bir film değil ama özellikle minimalist