Bir Cadılar Bayramı, bir “spooky season” daha geldi çattı. Ekim ayına girmemizle beraber korkuseverleri tatlı bir telaş aldı. 31 günlük korku filmi maratonlarından eskiyen kostümleri onarmaya, Nightmare Before Christmas yılbaşı filmi mi Cadılar Bayramı filmi mi tartışmalarından bal kabaklı tariflere dek. Eğer 31 Ekim gecesi şehirdeki herhangi bir Halloween partisine katılmıyorsanız, evde korku filmi izlemekten daha mükemmel bir seçenek olamaz. (Tabii Michael Myers değilseniz.) Ben de bunun için yakın zamanda yayınlanan ve beğendiğim filmleri listeledim. Beğenme kriterlerim: Korkunçluk, sürükleyicilik, tuhaflık. Eğer siz de bu habis hayatı terapötik buluyorsanız doğru linktesiniz.
Kan yapan şaraplarınız hazırsa okumaya devam edin…
Talk to Me (2022)
Cadılar Bayramı’nda ölülerle aramızdaki ince perdelerin kalktığı, yaşayanların iyi sıhhatte olsunlara karıştığı söylenir. Talk to Me için bu bağlantıyı kurmak bir tokalaşmaya bakıyor. Yarım kol şeklindeki antik bir obje ile el ele tutuştuğunuzda görmemeniz, bu boyuta taşımamanız gereken varlıklarla karşılaşıyor, üstüne üstlük bedeninize girmelerine izin veriyorsunuz. Kulağa ne kadar toksik ilişki gibi geliyor.
M3GAN (2022)
En iyi arkadaşımızın yapay zeka olacağı günler yakın. (Belki yarından da.) Şimdilik James Wan’ın robotik oyuncağı Megan ile yetiniyoruz. Cadılar Bayramı gecesinde yalnızsanız size arkadaşlık edebilir, bütün cipsleri bitirip pişman olmanıza izin vermeyebilir, mutfaktan gelen sese sizin yerinize gidip bakabilir, mutfaktan gelen sesin sebebi olabilir. Megan, best friend forever’lığın dozunu biraz kaçırabilir.
Pearl (2022)
Ti West ve Mia Goth’tan yeni bir inci. Işıltılı bir Hollywood yıldızı gibi olmak isteyen Pearl’ün psikopat bir katile dönüşme hikayesi. Evet, o da bir yıldız ancak sahnelerin değil samanlıkların yıldızı. Hayranları ördekler, inekler ve korkuluklar. Belki 1918’lerde olmayabiliriz ama korku kültürünün popülerleştiği günümüzde Pearl, bir yıldız olmayı başardı. (Martin Scorsese’den tam not aldı.) Bu sene Cadılar Bayramı’nda binlerce Barbie göreceğiz, birkaç tane de minik Pearl.
No One Will Save You (2023)
Hani hep uzaylılar gelsin de insanlığı kurtarsın denir ya, işte o iş çok yanlış anlaşılmış olabilir. Pörtlek gözlü, sivri parmaklı, ucubik yaratıkların bizi kurtarmayacağı; vücudumuzu yarıp her yerine bakacakları, bizi su tanklarında salamura edecekleri olasılığını asla unutmamalıyız. Uzaylıların ziyaret ettiği No One Will Save You, baştan sona heyecanlı ve yoğun. Cadılar Bayramı gecesinde bu dünyadan kopup gitmek istiyorsanız izlemeye değer.
Evil Dead Rise (2023)
Bu filme bambaşka bir Evil Dead deneyimi olarak bakmak lazım. Çünkü şeytani ruhların, Necronomicon’ların her şeyi kitabına uydurmadığı kesin. Bir korku filmi olarak da bizi bambaşka açılardan korkutuyor. Heyecanı, endişesi, şoku eksik olmuyor. Alyssa Sutherland’in iblis olmaya müsait tipi de bu konuda bize hiç yardımcı olmuyor. Tam rahatladık derken bir bakmışız pıt pıt adrenalin salgılıyoruz. Evde gözleri olan herhangi bir kitabınız yoksa rahatlıkla izleyebilirsiniz.
Totally Killer (2023)
Hem çok şeker hem de şakalı. Kesinlikle korkunç değil ama “totally” eğlenceli. Bir Z kuşağı, 80’lere gidip seri katil arasaydı neler olurdu. Filmde bunu, vatkasından aslan başı saçına kadar yaşıyoruz. Cadılar Bayramı’nda zaman yolculuğu yapmak, Kiernan Shipka’nın tatlı oyunculuğuyla keyiflenmek, Sweet Sixteen Killer’ın peşine düşmek eğlenceli olabilir. Tabii bir bardak kabak sulu votkayla. (İğrenç de olabilir.)
The Pope’s Exorcist (2023)
Şeytan çıkarma filmleri, neredeyse birbirinin aynısı olsalar da, izlemesi garip bir şekilde zevkli filmler. Bu seferki rahibimiz benden ve işgalci iblislerden tam not alan Russell Crowe. Karanlık sırları olan alaycı bir pederin küçük bir çocuğun bedenini ele geçiren cehennemi varlıkla imtihanı. Ters dönen kafalar, kazıyarak yazı yazılan vücutlar, ifşa edilen günahlar… Korkularımdan biri, şeytan çıkarma ayininde şeytanın şakalarına malzeme olmak.
A Haunting in Venice (2023)
Kenneth Branagh’ın Agatha Christie uyarlamalarından bana göre en güzeli. Özellikle heyecan avcılarının, polisiye meraklılarının seveceği bir film. Poirot bu sefer bir ruh çağırma seansına katılıyor; gerisi cinayetler, şüpheliler… Bu sefer işin içinde Venedik’in puslu atmosferi, sonuna dek devam eden çekici bir gizem havası da var. Cadılar Bayramı’nda elde büyüteç, bir dedektif edasıyla, katil aramak isteyenlere. (İşte güzel bir kostüm fikri!)
The Nun II (2023)
The Nun II ile Irene ve Valak’ın tekinsiz hikayesi devam ediyor. Ama tıpkı kilisenin dehlizlerinden çıkan rahibe ruhlar, vitraylardan fırlayan keçi şeytanlar gibi Valak da The Conjuring evreninden çıktı ve günümüzde volta atıyor. Kimi zaman TikTok dansları yapıyor, kimi zaman makyaj videoları çekiyor. Hatta lunaparklarda gösteri bile yapabiliyor. The Nun II, Katolik korku filmlerinin tüm faziletsiz cazibesini taşıyor. Kutsal objelerde ve dergi kapaklarında.
Scream VI (2023)
2023’te hala bir Scream filmi izleyebiliyor olmak ne güzel. Bunda korku filmlerinin her daim eğlendirici ve rahatlatıcı olmasının etkisi büyük. Bazen içimizdeki karanlıkla barışmak, bazen de onu bizden ayrı düşünüp, “oh neyse ki güvendeyim” demek için. (Sahiden öyle mi?) Scream VI, klasik bir korku filmiyle klasik bir Cadılar Bayramı geçirmek isteyenler için birebir. Ancak dikkatli izleyin çünkü sorular Ghostface sınavında çıkacak.
Sleep (2023)
Kafayı vurduğu gibi uyuyabilen insanlar kıskançlık uyandırıcı. Öyleydi, ta ki bu filme kadar. Çünkü uyurgezerlik diye bir şey var ve bu horlayan biriyle uyumaktan bile daha uyku kaçırıcı. Sleep (Jam, 잠), Güney Kore sinemasının sonsuz yaratıcılık havuzundan çıkmış bir film. Melatonini ve gerilim dozu yüksek. Eğer Cadılar Bayramı’nda planınız erken yatmaksa, pencerelerin kapalı olduğundan ve partnerinizin akıl sağlığından emin olun.
Sister Death (2023)
Viktoryen ölü fotoğrafçılığından daha korkunç bir şey varsa o da azizlerin vücut parçalarını, mumyalanmış bedenlerini muhafaza etmek olabilir. Bu filmde ikisi de var. Meryem’in kutsadığına inanılan bir çocuk, büyüdüğünde rahibe olur ancak hala şüpheleri vardır. Belki de şeytanın ablukası altındadır. Duvardaki tabloları düşürecek, televizyonu kendiliğinden açacak birtakım kötü ruhlar sizi korkutmasın. Oyulmuş bal kabakları onları kovar. Ayrıca filmden hareketle nefis bir Cadılar Bayramı oyun önerim var: Adam asmaca!
Saw X (2023)
Testere (Saw) serisinin 10. Filmini görmek göğsümüzü kabartıyor. Üstelik X’ten, ilk filmden aldığımız tatları alıyoruz. (Kan, irin, demir, intikam…) Solucan makarnaları, kıtır kulakları, cadı sidiği kokteyllerini fazla kaçırdıysanız herhangi bir mide bulantısını önlemek adına bu filmi izlemeyin derim. Jigsaw yine insan uzuvları içeren mekanik oyuncakları, karmaşık kilitleri, daha karmaşık anahtarları, şeytanın aklına gelmeyecek kurguları ile adalet dağıtıyor.
Evet, bize her gün Cadılar Bayramı, her gün korku seansı. (Bilmiyorum, belki de siz Samhainophobia’dan mustaripsinizdir. O zaman burada ne işiniz var değil mi?) Ama 31 Ekim’in ihtişamlı büyüsüne kapılmamak imkansız. Korku dolu bir Cadılar Bayramı sizin olsun. Unutmayın, korku filmleri insanı yalnızlıktan kurtarır. Çünkü evde birinin olduğu hissine kapılır, birtakım sesler duymaya başlarsınız.
Öteki Sinema için yazan: Semra Doll
Hala tüylerimi diken diken eden bir korku filmi seyretmedim.