Lütfü olabilmek zor zanaat. Hem muhteris bir girişimci olacaksın hem de her şeyi bilen, ama yarım bilen bir entelektüel! Lakin Lütfülerin özünün her şeyden önce hırstan müteşekkil olduğunu belirtmek gerek. Dinmek bilmeyen hırs, amaçlar, hayaller… Ama bunlara ulaşmak için gereken strateji, metodik çalışma ve azim olmadan hem de! Entelektüel yanları ise hırslarına müştemilat olabilir ancak. Azimleri hırsların koşut olmadığı gibi fikir dünyaları eklektik, kulaktan dolma, yüzeysel ve birbiriyle çelişen parçalardan oluşur.

blank

Lütfülerin amaçlarına ulaşmak için ne azimlerinin, ne yöntemli çalışma alışkanlıklarının ne de bütün bunları destekleyecek derinlikli bir entelektüel altyapısının olmadığını söylemiştik. Lütfülerin kendi zeka ve azmine güvenmek gibi bir melekesi olmadığı için bildikleri tek yöntem birilerinin aklını çelip sırtına binmek ve gideceği yere vardıktan sonra inmektir. Sırtını dayayabileceği bir Tosun Paşa bulmaktır. Bulamazsa,  çakma Tosun Paşa imal etmektir. Çakma Tosun’un sırtı sıvazlanır, itibarı parlatılır. Ufak tefek şımarıklıklarına göz yumulur:

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]-Lütfü, masanın en ucunda bir elma var, onu getir bakayım![/box]

Tosun’un söyleyecekleri kulağına fısıldanır:

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]-Bize göstermiş olduğunuz… Ne gösterdiler Lütfü?[/box]

Lütfüler ve çakma Tosunlar simbiyotik canlılardır. Biri olmadan diğeri var olamaz. Lütfü’nün kırık dökük entelektüel birikimi Tosun’un yarım aklına katık olurken Lütfü’nün tembelliği ve fiziksel yetersizliği Tosun’un dizginsiz otoriterliği kaba kuvvetiyle takviye edilir. İkisi bir adam eder ama bu adamın iki parçası birbiriyle kan uyuşmazlığı halindedir.

Gün gelir Tosun kendini gerçekten paşa zannetmeye başlar,  doğaçlama saçmalıklara girişir ve dananın kuyruğu kopar:

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]-Allah belanızı versin! Eşşoğlu eşşekler! Bir sürü namussuz, ırz düşmanı! Hayvanoğlu hayvanlar! Öff yeter be artık içelim!.. Çok iyi konuştum ama![/box]

Tosunlar bununla da kalmaz, Lütfülerin Leyla’sını elinden alır. Lütfüler gün gelir Leyla’dan da olur, Yeşil Vadi’den de!

Lütfü olmaktan vazgeçmediği sürece bu ülke aydınının payına düşecek şey hem Yeşil Vadi’yi kaybetmek, hem Leyla’ya üzülmek, hem de Tosun’un kazığına şaşırmaktır.

blank

S. Özgür Ilgın

1977 Yılında Aydın'da doğdu. Üniversitede bir elin parmakları kadar üyesi olan Felsefe Topluluğunun çıkardığı, iki elin parmakları kadar “tirajı” olan Yitik adlı fotokopi fanzinde öykü ve albüm tanıtımları yazdı.

Blues, Heavy/Rock, Doom, Thrash, Death, Jazz ve Proggressive müziğe bayılıyor. Sergio Leone'yi David Lynch'i, Stanley Kubrick'i, Metin Erksan'ı, Ertem Eğilmez'i, Nuri Bilge Ceylan'ı, Zeki Demirkubuz'u ve Yılmaz Atadeniz'i çok seviyor, sinema ve müzik gibi eğitiminin olmadığı konularda ukalalık etmekten çok hoşlanıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Sisay Neden Sinemanın Düşmanı Gibi Davranıyor?

İnsanlar sinemada film izlemeden yaşayabilir ancak insanlar artık sinemada film
blank

Jean Paul Sartre’ın Çark’ına Günümüz Siyaseti Açısından Bir Bakış

Jean Paul Sartre’ın 1946 yılında sinema filmi senaryosu olarak yazdığı