cangoİtalyan yönetmenlerin Western işine burnunu sokması ile ortaya çıkan Spaghetti Westernler, dar bütçelerine ve tanınmamış oyuncularına rağmen türe yeni bir soluk getirmişti. Şiddetin sergilenmesindeki cüretkar tavrın yanı sıra Sergio Leone gibi üstatların Amerika’nın iç savaş sonrası tarihine getirdiği eleştirel bakış, “pis kızılderili, alçak at hırsızı, terbiyesiz banka soyguncuları” peşinde koşan kahraman kovboyların hamasi hikayelerini anlatan alışılmış westernlere karşı güçlü bir alternatif oluşturmuştu.

Bizde Cango’nun İntikamı olarak olan gösterilen Django filmi 1966 yılında Sergio Corbucci tarafından çekildi. İç savaş sonrasında Meksika sınırında hem Meksikalı çeteler hem de eski konfederasyon subayı Binbaşı Jackson’ın ırkçı çetesi tarafından tehdit edilen bir kasabaya üzerinde kuzeyli üniforması ile kendi tabutunu sürükleye sürükleye gelen ve çeteleri birbirine düşürerek hayatta kalmaya çalışan bir ödül avcısını anlatan filmde başrolü, yani Django’yu Franco Nero oynuyordu. Film büyük ilgi görürken biri sürü gayrı resmi devam filmi de çekildi ki hiç birinin ilk film ile bir bağı yoktu. Serinin resmi devam filmi ise 1987 yılında Nello Rosati  tarafından (Ted Archer takma adı ile) çekildi ki başrolde gene Franco Nero vardı.

Django filmleri bizde de büyük ilgi görürken Yeşilçam, el çabukluğunu bir defa daha göstererek bu furyadan da faydalanmayı ihmal etmedi tabii ki. Remzi Jöntürk 1967 yılında Cango Ölüm Süvarisi/Korkusuz Adam’ı çekti. Başrollerinde Tunç Oral, Figen Say ve Yılmaz Köksal’ın oynadığı film aynı zamanda 1967 yılında başlayan Western furyasının ilk filmlerinden biri. Aynı zamanda Cango (Django) adı ile çevrilen ilk ve tek film. Kaynakları taradığımda Cango veya Django adı ile çevrilen bir başka yerli film göremedim ama gene de gözden kaçmış veya ortadan kaybolmuş başka Cango filmlerininin olabileceği ihtimalini de bir kenara not etmek gerek. (1)

cango03

Filmimiz, Meksika sınırındaki bir kasabada geçiyor. McLane(Kayhan Yıldızoğlu) isimli zengin kişi, sahip olduğu altın madeni sayesinde kasabayı geliştirmek isterken Ölüm Süvarisi tarafından öldürülüyor. Bu Ölüm Süvarisi, bildiğiniz Killing, yani iskelet kostümlü bir adam. McLane’in Kasabaya gelen yeğeni Tom Cango (Tunç Oral) onun öcünü almaya çalışıyor. Bu arada McLane’in dostlarından olan şerif (Yavuz Selekman) de öldürülürken şeriflik tesadüfen üçkağıtçı ilaç satıcısı Çiko’ya (Yılmaz Köksal) geçiyor. Amcasının intikamını almak isteyen Cango ile Çiko’nun yolları kesişiyor.

Sıradan bir Spaghetti Western hikayesi üzerine kurulmuş olan film, Yeşilçam’ın bildiğimiz imkan(sızlık)ları dahilinde çekilmiş sıradan bir film. Özellikle Django’nun rüzgarını arkasına almak isteyen, bununla da yetinmeyip el çabukluğu ile Killing’i de filme dahil edip tuhaf bir kolaj oluşturmak suretiyle ilgi çekmeyi başaran bir b-film. Filmin kahraman kadrosundaki çift başlılık ilginç doğrusu. Filmin asıl kahramanı olmadığı için senaryo gereği geri planda kalan Yılmaz Köksal, hikaye ilerledikçe sazı yavaş yavaş daha çok eline alarak baş rolü neredeyse Tunç Oral’dan çalıyor. Bunun bir sebebi, Yılmaz Köksal’ın oyunculuk ve aksiyon yetenekleri olsa da bir diğer sebebi Tunç Oral’ın yetersizliği olsa gerek.

cango02

Filmin en can alıcı taraflarından biri de şiddet kullanımında gösterdiği cüret. Öldürdüğü adamın kafasına basarak giden adamlar, işi beceremeyen adamının elini kesip köpeğine yediren Ölüm Süvarisi, kafaya bıçak saplama, otuz iki kısım tekmili birden!… Hele bir de ateş etmek üzere olan adamın namlusunun önüne dinamit fırlatarak adamın kolunu koparma sahnesi var ki akıllara seza! Evet, her ne kadar bu sahneler teknik yetersizlikler nedeniyle uygulamada “patlamış” olsa da şiddet konusunda gösterilen cüret dikkate değer. 1960’lı yılların Türk sineması bağlamında aşırı bir deneme olduğu kesin. Hele orijinal Django’nun kulak kesme, kadın kırbaçlama ve dipçikle el kırma gibi sahneler yüzünden  İngiliz sansürü ile yaşadığı serüven dikkate alındığında insan “Ya bizim Cango BBFC’ye gitse ne olurdu?” diye düşünmeden edemiyor.

cango01

Cango Ölüm Süvarisi / Korkusuz Adam devrin düşük bütçeli filmlerinin dekor, kostüm, oyunculuk ve yönetim standartlarını aşamayan bir yapım olsa da Spaghetti Western’lerin yerli versiyonu olarak ortaya çıkan ve “Erişte Western” olarak adlandırabileceğimiz filmler içinde cüretkar vahşeti ile en sertlerinden biri olarak izlenmeyi hak ediyor.

[box type=”info” align=”” class=”” width=””]

kemalhortoğlu(1) Ayrıca Cango Kemal (Kemal Hortoğlu) diye bir oyuncumuz da var. Kim diye merak edenler için söyleyelim: Pek çok b-filmde oynayan Cango Kemal, Yılmayan Şeytan (1972) filminde kafasına iskambil kağıdı saplanarak ölen adam! Adı Django filminden sonra mı Cango olarak kalmıştır bilinmez.

[/box]

blank

S. Özgür Ilgın

1977 Yılında Aydın'da doğdu. Üniversitede bir elin parmakları kadar üyesi olan Felsefe Topluluğunun çıkardığı, iki elin parmakları kadar “tirajı” olan Yitik adlı fotokopi fanzinde öykü ve albüm tanıtımları yazdı.

Blues, Heavy/Rock, Doom, Thrash, Death, Jazz ve Proggressive müziğe bayılıyor. Sergio Leone'yi David Lynch'i, Stanley Kubrick'i, Metin Erksan'ı, Ertem Eğilmez'i, Nuri Bilge Ceylan'ı, Zeki Demirkubuz'u ve Yılmaz Atadeniz'i çok seviyor, sinema ve müzik gibi eğitiminin olmadığı konularda ukalalık etmekten çok hoşlanıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Uçan Daireler İstanbulda (1955)

Orhan Erçin Uçan Daireler İstanbulda filmindeki uzay gemisini, gemideki robotlar
blank

İntikam Kadını (1979)

Türk sinemasında tecavüz ve intikam filmleri arasında belki de en