“Kintry Moors, İngiltere 1972” ibaresiyle başlayan film, zamanı ve mekânı belirledikten sonra beyaz takımları çekmiş biri erkek diğeri kadın iki kişinin tepenin hemen altındaki kasabaya doğru ilerlemelerini gösterir. İkilinin hem kıyafetleri hem de robot gibi insani esneklikten uzak yürüyüş biçimleri, ortada bir gariplik olduğuna dair ilk işarettir. Dave Allsop ve Alex Francis’in senaryosunu yazdığı, Jamie Patterson’ın yönettiği Caught, daha ilk sahnesinden itibaren izleyeni tedirgin edebilmeyi başaran, düşük bütçeli bir film.
Açılış jeneriğiyle beraber kasabanın hemen dışındaki müstakil evde yaşayan aileyle tanışırız. İki çocuklarıyla beraber yaşayan gazeteci çift Andrew ve Julie, evlerine yürüyüş mesafesindeki tepede yoğunlaşan askeri hareketlilik hakkında bir haber yapmaya hazırlanmaktadır. Editörleri ile yaptıkları telefon konuşmasından birçok askeri kamyonun bölgeye geldiği ve tepeye askeri bir üs kurmaya hazırlandıkları anlaşılır. Telefon konuşmasının hemen ardından en başta görülen garip ikili, gazeteci çiftin evine gelir.
Kendilerini Mr. ve Mrs. Blair olarak tanıtan ve malum tepeden geldiklerini söyleyen ikili, içeri geçip birkaç soru sormak istediklerini söyler. Oturma odasındaki konuşma, iki taraf da ne olup bittiğini tam olarak algılayamadığından olası en umulmadık yöne doğru ilerler.
Kabaca ev istilası (home invasion) alt türü matematiğine uygun bir yapı üzerine kurulu Caught, evi istila edenlerin kimliği üzerinden ayrı bir muamma yaratarak farklı bir yol izliyor. Alt türün klasik anlatısında genellikle saldırganların kim olduğu, hangi eve, niye saldırdıkları belli değildir. Aynı şekilde kurbanlar da niye hedef alındıklarını bilmezler. Hatta alt tür dâhilindeki filmlerin finalinde bile -birkaç istisna dışında- saldırganlar ile kurbanlar arasında bir bağ kurulmaz. İlk başta Haneke’nin Funny Games’i ile yakın bağlar kuran Caught da benzer bir yapı inşa etmeye çalışıyor ama saldırganların kimliğinin belirsizliğini, “acaba insan değiller mi” gibi ekstrem bir noktaya kadar esnetmeyi deniyor. Kurbanların konumunu pek etkilemeyen bu değişiklik, filme ayrı bir lezzet katıyor.
İşin komiği Caught’ta saldırganlar ile kurbanlar arasında aslında bir bağ bulunuyor ve beyazlar içindeki ikilinin gazeteci çifti ziyareti rastgele bir ziyaret değil ama bunu belirsiz kılan detay çok zekice kurgulanmış. İşlerin iyice karışmasının ana sebebi, ikilinin İngilizceyi hızlandırılmış bir kurs ile yeni öğrenmiş gibi garip kelime seçimleriyle kurulmuş garip cümlelerden müteşekkil garip konuşmaları nedeniyle ne istediklerini bir türlü tam olarak anlatamamaları. Fakat yanlış anlaşılma olmasın, film bunu mizahi bir biçimde değil, aksine büyük bir ciddiyet içinde işliyor ve bu zor işin altından büyük oranda başarıyla kalkıyor. (Yine de filmin isminin nereden geldiğini öğrendiğinizde çok eğleneceksiniz.)
Garip konuşmaları, garip kıyafetleri ve garip hareketleriyle insan olmadıkları gün gibi ortada olan ikilinin “ne” oldukları sorusu, filmin merkezindeki ana soru. Evet, filmin ilerleyen dakikalarında bunun cevabını bulmak çok da zor olmuyor ama öncesinde yer alan ve başkaca tahminler yaptırmaya yönelik yemler, korkuseverleri memnun edecek nitelikte. Örneğin eve geldikleri zaman içeri girmek için davet beklemeleri “acaba vampir mi” sorusunu akla getiriyor.
Genel anlamda filmi beğendiğimi söyleyebilirim ama bazı zayıf noktaları olduğunu da kabul etmek lazım. Caught, düşük bütçeden dolayı ucuz bir görünüme sahip ama bunu eksi hanesine yazma taraftarı değilim. Bu durumun filmin minimal yapısına katkıda bulunduğunu düşünüyorum. Neredeyse tamamı tek bir mekânda (evin içinde) geçen film, bunu zaman zaman lehine kullanmasını bilse de her haliyle ilgi çekici malzemesini yeterince genişletemediği için aynı yere saplanıp kalıyor ve bir süre sonra sıkıcı olmaya başlıyor ki asıl problemi bu. Araya kapıyı çalan postacı, oğulları Toby’nin okuldan dönmesi, gazeteci çiftin ikilinin ne aradığını öğrenmesi gibi cılız gelişmeler yerleştiriyor ama yeterince etkili olmayı başaramıyor. Bir de belirsizliği çözecek “şeye” (sürprizbozan vermemek adına ne olduğunu söylemeyelim), “kutunun içinde ne var” gizemiyle yaklaşması ne kadar doğru bir tercih olmuş emin değilim. Ayrıca hemen her sahneyi hâkimiyetine alan aşırı müzik kullanımı, filmin genel yapısına ters düşüyor. Birçok sahne müziksiz çok daha etkili olabilirmiş.
Caught, düşük bütçeli bağımsız korku filmlerinden hoşlananların muhakkak göz atması gereken bir film. Bahsi geçen bazı eksikliklere şerh düşmek kaydıyla iyi bir keşif filmi olma potansiyeli taşıyor. Filmdeki oyunculukları beğendim ama beyazlar içindeki ikiliyi canlandıran Cian Barry ve April Pearson‘ı ayrıca övmek şart, çok riskli sıra dışı rollerinin üstesinden başarıyla gelmişler. Özellikle Pearson çok iyi.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca