90’lı yıllar sinemamızın en enteresan dönemlerinden biridir. Bir tarafta küllerinden doğmaya çalışan Türk Sineması, diğer tarafta ise hayatımıza yeni dâhil olan özel televizyonların sık sık başvurmaya başladığı TV Filmleri furyası. Tabii, televizyon için yapılan filmlerin bütçe azlığından dolayı kalitelerini her daim tartışabiliriz ancak içlerinden çıkan kült filmleri de asla yadsıyamayız. Aynı bu yazıya konu olan 1995 yapımı Zıpçıktı gibi.
O dönemleri hatırlayan hemen hemen herkesin en az bir kez televizyonda denk geldiği Zıpçıktı, esasen bir Hollywood yapımı olan Problem Çocuk’un (1990) uyarlaması. Bir başka deyişle; çılgın bir rip-off. Neden mi çılgın? Gelin buna hep birlikte bir göz atalım.
Öncelikle filmin konusuna değinecek olursak, Zıpçıktı Cafer yetimhanede büyüyen, buradaki hocalarını ayrı ayrı çıldırtmayı başaran, kurnaz ve hiperaktif bir çocuktur. Herkese illallah ettiren bu çocuğu yurttan göndermenin planları yapılırken, Cihangir ve eşinin evlatlık edinmek için yetimhaneye başvurması, Cafer’in kesilen biletinin de habercisidir. O artık, pek de yaşamak istemediği yetimhaneden kurtulacak ve yeni ailesiyle birlikte bambaşka bir hayata ilk adımını atacaktır. Tabii Cafer’in yaramazlığından bir nebze olsun ödün vermemesi; birbiri ardını izleyen, eğlenceli ve ilginç hadiseleri de beraberinde getirecektir.
Zıpçıktı’yı ülke sınırları içerisinde orijinal versiyonu Problem Çocuk’tan daha popüler yapan bir husus varsa, o da şüphesiz başrolde yer alan ve Cafer karakterine hayat veren Şenol Coşkun’dur. Filmin çekildiği zamanlarda 7 yaşında olan oyuncunun, Hüdaverdi ve dönemin simge figürlerinden olan Chucky’i her bir sekansta hatırlatan duruşu, filmi izlenebilir kılan en önemli nokta. Üstüne bir de Şenol Coşkun’un samimi tavırları eklendiğinde, Zıpçıktı Cafer’e sempati beslememek önü geçilmesi zor bir süreç halini alıyor.
Filmin genel hatlarına baktığımızda ise aslında vadedilenin çok da spesifik olmadığını görüyoruz. Özellikle o dönemlerde STAR TV’de yayınlanan birçok yapımın altına imzasını atan yönetmen Ünal Küpeli, neredeyse Problem Çocuk’u sekans sekans tekrardan çekmiş durumda. Her ne kadar bu durum filmin en başında oldukça eğreti dursa da; bir noktadan sonra filmin absürtlüğünün içinde göze batan bir detay olmaktan çıkıyor. Bu da aslında filmi çılgın bir rip-off olarak tanımlamamıza olanak sağlıyor.
Filmin oyunculuklarının da tüm bu absürt yapıyı destekleyecek cinsten olduğunu söylemek gerekli. Flash TV seviyesinde seyreden performanslar ve filmin fazlaca Amerikan özentisi duran tavrı; esasen tüm bu saçmalıklar silsilesi içerisinde filmi aşağı çekmek yerine yücelten unsurlar olarak göze çarpıyor. Öncelikle es geçilmemesi elzem olan konu, Zıpçıktı’nın televizyon için yapılmış bir izle-geç filmi olmasıdır. Ancak hala adından söz edebiliyor ve orjinali Problem Çocuk’tan daha fazla bu filmle eğlenebiliyorsak, Şenol Coşkun gibi doğuştan sempatik bir kişinin etrafına doğru kimyayı kuran Ünal Küpeli’yi tebrik etmek gerekir. Nitekim kendisi, o dönem için televizyona oldukça fazla iş yapmasından ötürü; izleyicinin dilinden anlayabilen ve talep edilen mizahı sunabilen yegâne isimlerden biridir. Keza Ünal Küpeli’nin TV filmleri furyası döneminde çektiği Zampara Seyfettin de, benzer bir formülle izleyiciye sunulmuş ve oldukça uç olan başkarakteri sayesinde sevilmiş bir diğer filmdir.
Gelgelim Zıpçıktı’nın Problem Çocuk ile benzer yanlarına. İki yapım arasındaki 7 farkı bulmaya çalışsak; mekânlar, oyuncular ve dil dışında pek bir farka rastlayamayacağımız aşikâr. Ancak Problem Çocuk’ta başrolde yer alan Junior’ın sevimli-yaramaz duruşuna karşın, Cafer’in sert, zaman zaman korkunç olabilmeyi başaran, sempatik yaramaz tavrı, bir anda Zıpçıktı’yı tadına doyulmaz bir eğlence haline getiriyor. Evet, belki Zıpçıktı, Problem Çocuk ile kıyaslanmayacak derecede kalite yoksunu bir film. Ancak, insanlara anlık eğlence sunabilmek adına çekilen bir filmin amacına hizmet etmesinin dışında, unutulmayanlar arasına adını yazdırabildiğinden de bahsedebiliyorsak, o zaman övgüyü ziyadesiyle hak ettiğini de belirtmek gerekir.
Zıpçıktı’nın yıldızı olan ve gönüllerimizi fetheden Şenol Coşkun’a değinmeden olmaz. Kendisi ile ilgili internette araştırma yapmaya kalktığımızda kesinliği olmayan birçok bilgiye ulaşmak mümkün. Ancak onunla ilgili kesin olan bir şey var ki, o da büyük bir Galatasaray taraftarı olduğudur. Tribünlerin sevilen, el üstünde tutulan amigolarından biri olduğu gerçeği yıllarca dilden dile yayılmıştır. Nitekim yönetmen Ünal Küpeli’de kendisini bir maç esnasında keşfetmiş ve Zıpçıktı filminin başrolünde oynamasını teklif etmiştir. Şenol Coşkun’un oyunculuk kariyeri ise pek uzun soluklu olmamıştır. Yine Ünal Küpeli’nin yönetmenliğini yaptığı Eyvah Babam ve onun devamı niteliğindeki Eyvah Kızım Büyüdü dizilerinde Vehbi karakterine hayat veren oyuncuyu, daha sonraları ise ekranlarda göremedik. Ve ne yazık ki, 2006 yılında geçirdiği bir trafik kazası sonucu da kendisi aramızdan ayrılmıştır.
Zıpçıktı, Şenol Coşkun’un nevi şahsına münhasır kişiliğiyle taçlanan, uyarlandığı Problem Çocuk’un adeta parodisi olarak karşımıza gelen cesur bir rip-off. Sırtını dayadığı türlü absürtlüklerden beslenen ve bunu izleyenlerine büyük bir eğlence olarak sunmayı başaran film, televizyon için yapılmış olmasına rağmen kült mertebesine ulaşabilmiş ender yapımlardan bir tanesidir. Kim bilir belki de Zıpçıktı Cafer, paralel evrende hala yaramazlık yapmaya devam ediyordur!
Öteki Sinema için yazan: Polat Öziş
Elinize sağlık müthiş bir yazı olmuş, çok keyif alarak okudum :)