DELİLİĞİN DAĞLARINDA BİR GARİP SYAMOTO!
Yozlaşmayı nasıl tanımlarsınız? Ya da söz gelimi, kelime anlamı olarak bilinen, “Bir şeyin gerçek özelliklerinden uzaklaştırılması ya da uzaklaşması, özünden ayrılması” tanımı, yozlaşmayı anlatabilmek için yeterli midir? Diğer taraftan, bir “şeylerin” gerçeğe uygunluğu, onu yozlaşmaktan uzaklaştırır mı?
Son zamanlarda, gerilim filmlerinin tanıtım sloganları arasına tepiştirilen “gerçek bir hikayeden alıntıdır” cümlesi bu noktada biraz çelişkili kaçıyor. Öyle ki, konusunu 1993 yılında petshop işletmekte olan bir çiftin, insan kasaplığına soyunup, öldürdükleri kurbanların cesetlerini parçalayarak ortadan kaldırmasından alan Cold Fish, temelde elle tutulmayan bir mevhuma dayandırılmadığı halde, sadece bireysel yozlaşmayı değil, insanın tam anlamıyla raydan çıktığı kırılma anını da, iki buçuk saatlik sürecin sonuna dengeli bir biçimde yayan, bunu yaparken de izleyicinin kanını donduran başarılı bir gerilim örneği!
Nobuyuki Syamoto, mütevazı bir balık çiftliği işleten, genç karısı ve kızı ile yaşayan kendi halinde bir adamdır. Bir gün kızının, bir süpermarkette yaptığı ufak bir hırsızlık girişimi sebebi ile, genç eşini de yanına alarak apar topar süper marketin müdürünün odasının yolunu tutar. Kızının yaptıkları yüzünden mahcup olan Syamoto, Yukio Murata adındaki bir adamın araya girmesi ve süper market müdürünün kendilerinden şikayetçi olmaması sayesinde derin bir nefes alır.
Fakat Murata’nın aile ile işi henüz bitmemiştir. Şehirde lüks bir balık çiftliği işleten Murata, aileyi buraya davet eder. Hemen akabinde de Syamoto’nun kızının yanında çalışması için ikna eder. Bir süre sonra Murata, yavaş yavaş Syamoto’nun hayatının içine daha fazla girip, onu ve sahip olduklarının tümünü ele geçirmeye başlar. Böylelikle Syamoto ve ailesinin hayatı yavaş yavaş cehenneme dönmeye başlayacaktır.
Murata aslında bir insan kasabıdır ve planlarına Syamoto’yu da dahil eder. İşlerinde pürüz çıkaranları öldürüp en ufak parçasına kadar ortadan kaldırma konusunda uzmanlaşmıştır. Kurbanlarının cesetlerini en ince parçasına kadar ayıklamak ve nihayetinde bir kısmını soya sosu dökerek yakıp; kalan kısmını balıklara yedirmek gibi bir rutini oluşmuştur. Muratha’nın yaptıkları karşısında dehşete düşme evresini atlattıktan sonra ise, sinirlerimizi bozanın Muratha’nın caniliği mi yoksa Syamoto’nun kayıtsızlığı mı olduğunu anlamaya çalışırız.
Murata, pek çok antagonisti kıskandıracak bir oto kontrole sahiptir. Onu gördüğümüz ilk andan beri tekinsizliğini fark etsek de garip bir biçimde karşısındakilere güven de aşılamaktadır. Yaslandığı motto ise “Paranın hem insanı hem de etraftakileri mutlu edebileceği ve satın alabileceği” gerçeğidir. Fakat yozlaşan da er geç etrafındakileri yozlaştırır. Böylelikle hayatta yaşadığı ezikliklere ses çıkarmayan ve kaybettiklerinin peşinde koşmayan Syamoto da Muratha’nın kışkırtmaları sonucunda beklenen rol değişimini yapar ve hasmından daha azılı bir psikopat olarak karşımıza çıkar! Syamoto’nun bu değişim süreci ise, izleyiciyi dehşete düşüren finalle birlikte halkayı tamamlamış olur.
Uzak Doğu Sineması, son yıllarda gerilim iplerini Güney Kore’nin ellerine teslim etmiş gibi görünse de, Cold Fish, Japon gerilim sineması adına gerçek bir başarı diyebiliriz. Yönetmen Shion Sono’nun, sıklıkla Haneke’nin adımlarını takip ettiği iddia edilmesine rağmen, Avrupa sinemasının gerilim dinamiklerini, Uzak Doğu sinemasına adapte etmekte pek de zorlanmamış gibi gözüküyor. Tabi bizler Yeşilçam’da Cold Fish’in daha az ketçap kullanılmış mahsullerini gördüğümüz için, karakterler gözümüzde zaman zaman iki boyutlu bir hal alabiliyor. Yine de Mitsuru Fukikoshi ve filmin kötü adamı Murata’ya hayat veren Denden’in başarılı performanslarının hakkını vermek gerekir.
Son tahlilde, her karesi ince işlenmiş, karakterlerine yaklaşmaktan çekinmeyen, dengeli oyunculuklar ve dinamik bir hikaye ile bezeli Cold Fish; karakter odaklı bir gerilim filmi olmanın yanı sıra, kanın gövdeyi götürdüğü üst düzey bir gore seviyesine de sahip. Filmografisine kısa sürede birçok film sıkıştırmayı başaran yönetmen Shion Sono ise, önümüzdeki yıllarda da üretkenliğinden ödün vermeyecek gibi gözüküyor. Bize de daha nice Cold Fish kalitesinde emsaller beklemek düşüyor kendisinden!
Eline sağlık Fatih!
Geçen sene içerisinde izlediğim en iyi filmlerden biriydi. Sıra dışı bir yöntem, etkileyici bir dil, Cold Fish klişe tabirle surata çarpan sert bir tokat gibi… ‘İzlemeyen kalmasın’ tadında bir film. O derece.