Gelmiş geçmiş en iyi çizgi dizilerden bir olan Batman’de (1992-1999) tek bölümlük bir yan karakter olarak yaratılan, çok sevilmesi üzerine dizinin en öne çıkan yüzlerinden birine dönüşen, oradan çizgi romanlara ve uzun filmlere atlayarak DC’nin en çok kazandıran isimlerinden biri haline gelen Harley Quinn, inişleri ve çıkışlarıyla birlikte olağanüstü yolculuğunda çizgi roman dünyasının sıradışı kahramanlarından biri olmakla kalmadı, dünya çapında 21. yüzyılın kültürel yönden en etkili kurgu kadın karakteri haline geldi.
Suicide Squad: Gerçek Kötüler (2016) filminin setinden ilk Harley Quinn görselinin yayınlandığı Mayıs 2015’te internetin “yıkıldığı” günlerden biri yaşanmıştı. Harley’i canlandıran Margot Robbie’nin kostüm ve makyajıyla oluşturduğu ve filme dair beklentilerin çok daha artmasına neden olan tehditkar, çekici ve oyunbaz karakter büyük ilgi çekmişti. Gösterime girdiğinde hayal kırıklığı yaratan filmde yine de Harley Quinn tek öne çıkan şeydi. O yıldan beri de popülerliğini koruyan, en çok taklit edilen, Cadılar Bayramında kostümü en çok uygulanan Harley versiyonlarından biri olmayı sürdürmektedir. Ama Harley’in filmdeki görünümü çoğunluk tarafından beğenilse de bu onun o güne kadarki çeyrek asırlık varlığında orijinalinden oldukça uzak ve ağır şekilde cinselleştirilmiş haliydi. Harley’in çarpıcı bir kitleye ulaşmış hayranları içinde 2010’larda değişikliğe uğratılmış karakterin orijinalini görmeyi umanlar hiç de az değildi. Peki kimdi orijinal Harley Quinn?
HARLEY QUINN’İN DOĞUŞU
Harley Quinn, Batman çizgi filminin yazarlarından Paul Dini’nin yaratısıdır. Bruce Timm de çizgileriyle onun görünümüne son halini veren kişidir. Paul Dini, Batman’in amansız düşmanlarından Joker’in yardımcısı olacak bir kadın karakter arayışı içindeyken oyuncu arkadaşı Arleen Sorkin’in işlerinden oluşan bir video kaseti izlediğinde esinini bulmuştu. Days of Our Lives adlı ünlü pembe dizideki bir düş sahnesinde soytarı kostümü içindeki Sorkin’in imajı ona ilham verdi. Dini, karakterini Ortaçağ İtalyan tiyatrosunun komedi karakteri olan ve bir soytarıyı andıracak kostümler içinde yansıtılan harlequin ile tanımlamayı düşünmüştü ve hemen sözcük oyunu ile ona Harley Quinn adını verdi. Karakteri tek bölümde kullanmak üzere yazan Dini, sonradan olacakları aklının ucuna bile getiremezdi.
Dini, karakterin şakacı, neşeli, cesur, pervasız ve sözünü sakınmayan doğrudanlığını destekleyecek olan harlequin kavramını temel almış, Batman çizgi dizisinin çizer ve yapımcılarından Bruce Timm de yalnızca karakterde değil kostümde de onu tiyatrodaki görünümüyle yansıtmayı düşünmüştü. Harlequin kostümlerini araştırmaya girişerek Harley Quinn’in efsaneleşecek olan ponponlu başlıklı ve bedene yapışan kırmızı siyah kostümlü tasarımını oluşturdu. Harley bu tasarımdaki arsız, eğlenceli, iş bitirici, canlı, aynı zamanda biraz şaşkın ve sevimli haliyle artık pek çok canlar yakmaya hazırdı.
HARLEY SAHNEYE ÇIKIYOR
Dini’nin yazdığı, Harley Quinn’i ilk kez göreceğimiz “Joker’s Favor” senaryosu, sahne resimleri ve karakter çizimleriyle birlikte yapımcı stüdyoya gönderildi. Dini ve Timm sonraki bölümler üzerinde çalışmaya döndüler. Birkaç ay sonra bölüm hazırlanmış olarak ellerine ulaştığında oturup izlediler. Televizyonda ilk kez 11 Eylül 1992’de yayınlanan bu bölümde Harley, Joker için casusluk eder ve birlikte suç işledikleri eylemlerde, o eylemi oyunlaştırarak sahneye koydukları bir esermiş gibi kurgular.
Harley bölümde parlıyor, enerjisi ekrandan dışarı taşıyordu. Dini, bu karakterle birkaç bölüm daha yazmaya, Joker’in adamları içinde hem bir kadın olarak hem de hemen herkesten daha renkli olan kişiliğiyle apaçık dinamizminden yararlanmaya karar verdi. Böylece Harley’in yer aldığı “Almost Got ‘im”, “The Laughing Fish” ve “The Man Who Killed Batman” gibi unutulmaz bölümler yazarak karakterin varlığını sürdürdü. Bu hikayelerde bazen çok kısa görülse bile baskın şekilde öne çıkıyordu. Hatta üçüncü kez gözüktüğü, daha doğrusu yalnızca bir fotoğrafının yer aldığı “Joker’s Wild” bölümü, Joker temalı olarak açılan bir gazinoyla ilgilidir ve buradaki garson kızların tamamı Harley Quinn kostümü içindedirler. Bu da karakterin Joker denince akla gelen bir kişi olarak hemen benimsendiğini gösterir. Joker’in ilk görüldüğü 1940’tan beri yarım asır boyunca hiçbir zaman sürekli bir yardımcısı olmamışken bunun kısa sürede gerçekleşmesi ve benimsenmesi ilginçtir.
Batman çizgi dizisi yayınlanırken aynı tarzda çizgi roman versiyonu da çıkmaya başlamıştı. Batman Adventures adlı bu çizgi roman serisindeki hikayeler de çizgi dizidekiler kadar güzeldi ve bölümlere doymayanlar için hazine değerindeydi. Harley de çok geçmeden bu çizgi romanda yer bulmaya başladı.
2000’li yıllara kadar çizgi romanların son sayfalarında okur mektupları yayınlanırdı. Bu mektuplarda devam etmekte olan hikaye, kahramanlar, yazar ve çizerler hakkında çeşitli yorumlar ve editörün okurlara verdiği yanıtlar yer alırdı. Sonradan internetin yaygınlaşmasıyla okur yorumları ve tartışmaları internetteki çeşitli sitelere ve forumlara taşınınca bu uygulamaya son verildi. İşte o yıllarda Batman çizgi filminin çizgi roman ayağını takip edenlerin yayınevine gönderdiği mektupları kendi adlarıyla birlikte ya da adları yerine “Harley Quinn hayranı” diye imzalamaları, henüz ortaya çıkmış ve hakkında pek bilgi olmayan, yardımcı rolde görünüp bölümlerde çok fazla zaman kaplamayan bir karakteri sahiplenerek hayranlık duymaları nadir bir duruma işaret ediyordu.
Harley, dizinin ilk video oyunlarında da yer alıyordu. 1994’te çıkan Super Nintendo oyunu The Adventures of Batman & Robin’de Joker’i oyun sahnesine davet edip uğurluyordu. Ertesi yılki beş aşamadan oluşan aynı adlı Sega oyununda ise bölüm sonu düşmanlarından biriydi. Onu yenip düşürdüğünüzde yerde tepinerek ağladığı basit animasyonu görmek için bile tekrar tekrar oynanabilecek bir oyundur. Batman’deki onca yıllık karakterler dururken daha henüz yaratılmış Harley’in oyunda yer alması bir başka önemli göstergedir. Harley’in sevenleri hızla artmış ve buna uygun olarak göründüğü medyalar da çeşitlenmişti.
Harley Quinn’de kesinlikle bir şeytan tüyü vardı. Resimlerine bakınca bile insanın yüzüne bir gülümseme koyan bu karakter, siz onun sevimliliğiyle büyülenmişken sırf eğlencesine sizi donunuza kadar soyabilecek ve sizin de helali hoş olsun diyeceğiniz bir hava veriyordu. İşte bu şeytan tüyü onun taa Ortaçağ’daki cin kökenlerine dayanır.
HARLEY QUINN’İN CİN KÖKENLERİ
Harlequin, İtalyanca “arlecchino” (arlekino), Commedia dell’arte’deki komik yardımcı roller içinde en bilinen ve sevilen, neşe, eğlence ve hoppalığın ruhunu yansıtan karakterdir. İlk olarak 11. yüzyılda İngiliz keşiş Orderic Vitalis’in yazdığı tarih kitabında, Normandiya kıyılarında geçen bir anlatıda kaydedilmiştir. Cin ailesi (familia herlequin), bir grup iblisle birlikte kırsal kesimde dolaşan, kötü insanların lanetli ruhlarını cehenneme kadar kovalayan, şeytanın kara yüzlü bir elçisi olarak tasvir edilir.
İsmin kökeninin Kuzey Avrupa efsanelerine dayandığı düşünülmektedir. Geceleri, ölüm tanrıçası Hel’le birlikte at sürerek avlanan kadınlar için Hellequinn ya da Herlequin adı kullanılır. Dante’nin İlahi Komedya’sındaki zebanilerden birinin adı da Alichino’dur ve tiyatrodaki arlecchino/harlequin ile arasındaki benzerlikler diğer zebani arkadaşları arasındaki zıpçıktılığıyla görünürdür.
Zamanla harlequin’in korkunç yönü yumuşatıldı ve doğaüstü güçlerin yarattığı korkunun üzerinden gelmek için bazen yapıldığı gibi gülmecenin konusu haline getirildi. Bu şeytan uşakları artık şaka ve maskaralıklarıyla, karnavallarda korkunç maskeler takıp şakalar yaparak hem korkutan hem güldürüp eğlendiren soytarıları yansıtıyordu.
Harlequin’in tiyatro sahnesinde göründüğü bilinen ilk oyun Adam de la Halle’in 1262 tarihli, komik operanın önceli kabul edilen “Le jeu de la Feuillee” adlı müzikal yergi eseridir. Harlequin burada maskeli ve kukuletalı şeytan rolüdür ve sonradan bu tip oyunlardaki sürekli bir karakter haline gelir. Harlequin adım adım masallardan korku hikayelerine, karnavallardan tiyatro sahnesine geçiyor ve yerini sağlamlaştırıp vazgeçilmez bir karaktere dönüşüyordu. Bunun nedeni, keskin zekası, neşesi, özgürlük tutkusu, bitmek bilmez yaşam sevinciyle ne devlet ne ahlak kuralı tanıyan ele avuca sığmazlığı ve onu izleyenleri büyüleyen enerjisiydi.
Bu noktada bazı okuyucuların aklında oluşabilecek bir yanlış canlandırmayı önlemek için harlequin’in tiyatroda her zaman bir erkek karakter olarak yansıtıldığını söylemek gerekir. Efsanedeki kadın herlequin sonradan Fransız kültüründe tanrıça Hel ile birlikte erkeğe dönüştürülmüştü, ilk karnaval ve sahne gösterilerinde yer aldığında erkek olarak yansıtıldı ve İtalyan tiyatrosuna da bu şekilde geçti.
Tristano Martinelli, karakteri komik ve kurnaz yardımcı rolüne uyarladığı kesin olarak bilinen ilk oyuncudur. Ortaya koyduğu sağduyulu, zeki, gururlu, şakacı ve aynı zamanda entrikacı, kavgacı, korkak, kıskanç ve kinci karakter öyle başarılı oldu ve sevildi ki Martinelli’nin 1630’daki ölümünden sonra karakterin harlequin adıyla birlikte role ilişkin yorumunun da devam etmesini sağladı. Başka tiyatrolardaki oyuncular da harlequin’i sürekli ona benzeterek canlandırdılar.
HARLEQUIN’İN GÖRSEL TASVİRİ
Karakterin en eski tasvirleri arasında Fransa’da Bayeux Müzesi’ndeki 1570 tarihli bir tablo ile yine o yıllardan kalma, Stockholm Ulusal Müzesi’nde, sahnede bir cam zanaatkarı olarak göründüğü birkaç ahşap baskı vardır. Buna göre harlequin ilk başta yoksul bir hizmetçi olarak düzensiz yamalı kostümleriyle tanınıyordu. Martinelli, karakterin yarattığı kaotik durumlardan kolayca sıyrılış yeteneğini belirtmek için şapkasına tavşan kuyruğu eklemişti.
1660’larda Fransa’daki İtalyan tiyatro topluluğuyla eserler veren, daha sonra Commedia dell’arte’yi Fransızlaştıran Dominique Biancolelli, karakteri “arlequin” adıyla canlandırdı ve ona akrobatik yetenekler ekledi. Biancolelli, kostümü de 17. yüzyıl Paris modasına uyarlayarak yamaları eşkenar dörtgen elmas şekline çevirdi.
Harlequin 17. yüzyılın başlarında İngiltere’de de ünlenmişti. Bu dönemde kostümü yırtık pırtık hizmetçi kıyafeti yerine daha gösterişli ve renkli hale geldi. Büyük elmas ve dairesel şekillerle desenlenmiş, püsküller ve fırfırlarla süslenmişti. Artık küçük hesaplar peşinde koşmuyor, daha zekice ve komplike olaylar içinde bulunuyordu ve de en önemlisi yaramaz bir romantik kahraman haline gelmişti. İngiltere’de harlequini canlandıran en sevilen oyuncular William Payne ve oğulları Payne Kardeşler’di. Oluşturdukları daha fiziksel komedi ile 20. yüzyılın ilk komedi filmlerini büyük ölçüde etkiledikleri gibi harlequin karakterini de geliştirdiler. Harlequin İngiltere’de yan karakter olmaktan başrole yükseldi. Pandomim tiyatrosunun bir yan kolu olan Harlequinade’e adını verdi. Yüzünün pandomimciler gibi beyaza boyanması da ilk kez bu dönemde görüldü.
Harlequin tiyatroda bir erkek karakterdi ve örneğin 20. yüzyılın başlarında yaptığı poster ve dergi kapaklarına bakmaya doyum olmayan Joseph Leyendecker’ın harlequinleri ya da Picasso, Jose Gutierrez Solana, Andre Derain gibi sanatçıların resimlerindeki çalgı çalan kaba görünümlü adamlar gibi en ünlü tasvirleri de hep erkekti. Ama çizgi romanlarda kadına dönüştürüldü. Mad Love romanında Harley, vitrinde gördüğü kostümü beğenip almak isteyince satıcı ona harlequinlerin erkek olduklarını ve kostümün de erkekler için olduğunu söyler, Harley ise bunu umursamaz ve kostümü alır. Zaten Paul Dini’ye karakterin ilhamını veren kişi de bir kadındı. 2023 yılında MS hastalığına bağlı nedenlerle 67 yaşında ölen Arleen Sorkin, Harley Quinn’in yalnızca ilham vereni değil kanı ve canı da sayılır.
HARLEY QUINN’İN SESİ VE RUHU
Arleen Sorkin Harley’e neşeli, cesur, tatlı, esprili çılgın kişiliğini ve hayat dolu doğasını vermişti ve onunla ilgili başka alanlarda da bir model oluşturdu. Harley de Sorkin ile aynı beden şekline sahip ve onun gibi sarışın mavi gözlü bir kadındır. Boyu tıpkı onun gibi 1.70’tir. Harley de Sorkin gibi Yahudi bir ebeveyne sahiptir. Dini, Harley Quinn adını ‘harlequin’den dönüştürüp uydurmakla birlikte onun kimlikteki adını Harleen Frances Quinzel olarak belirlemişti. Bu ad Arleen’in başına H harfi konarak oluşturulmuştu ve Arleen Sorkin’in göbek adı olan Frances, Harley’in adına doğrudan eklenmişti. Arleen Sorkin nerdeyse Harley’in kendisi gibiydi.
Dini, böylece karakterini üzerine kurduğu arkadaşına ulaşarak bu tek bölümlük olarak düşünülmüş Harley’i seslendirmesini istedi. Sorkin’in seslendirmesinin Harley Quinn’in tek bölümlük bir karakter olarak kalmamasında çok büyük bir etkisi oldu. Sorkin hiç seslendirme deneyimi olmayan bir oyuncu olarak ilk işinde çok başarılı bir çalışmaya imza attı ve Harley’in karakterini belirlemedeki en önemli son ayağı tamamladı.
Sorkin yıllar sonra, efsane seslendirme çalışmasıyla ilgili sorulduğunda şöyle demişti: “Harley’in sesini nasıl oluşturduğum konusunda size etkileyici bir cevap vermek isterdim ama böyle bir yanıtım yok. Senaryoyu okudum ve karakter için en iyi sesin bu olduğunu düşündüm o kadar. Geniş yelpazeye sahip bir seslendirme sanatçısı değildim, bu yüzden kolayca yapabileceğim bir sesi seçtim ve şanslıyım ki çok sevildi.” (An Oral History of Batman: The Animated Series, vulture.com, 2017)
Fazlasıyla alçakgönüllü olan bu sözler seslendirmenin etkisini yansıtmaktan uzaktır elbette. Canlı bir sevimlilik ile bir miktar üzüntü içeren ve çarpık geliş gidişler barındıran oyunbaz seslendirme Arleen Sorkin’in çalışmasındaki en belirgin ve eşsiz özelliktir. Harley karakterinin ruhunda bir yara vardır ve tüm o neşe ve eğlencenin altında yaşama karşı bir kırgınlık sezilir. Harley bu kırgınlığın hüznü ve kızgınlığıyla dolu yarasıyla baş edebilmek için uğraşır maceralarında. Yaradan uzaklaşmak, onu örtmek, kalın bir kabukla bağlamak için komediyi, aksiyonu, aşkı kullanır. Bunlar yetersiz kaldığında ise öfkesi başıboş kalır. İşte Sorkin bunu muntazam bir incelikle yansıtmış ve sesiyle de onun karakterinin oturtulmasında büyük bir paya sahip olmuştur.
Paul Dini’nin Mad Love çizgi romanını ve 2018 yılında yayınlanan kitaplaştırılmış versiyonunu “Arleen Sorkin’e, Harley’e sesini ve ruhunu veren kişiye” diyerek ona adaması boşuna değildir. Batman çizgi filmini yazdığı dönemde, bir gece iki gaspçının saldırısına uğrayarak feci şekilde dövülmesini anlattığı Dark Night: A True Batman Story adlı çizgi romanında, Arleen Sorkin’den Harley Quinn diye bahseder. Olaydan sonra perişan halde eve döndüğünde o saatte rahatsız edebileceği başka kimse aklına gelmediğinden arkadaşı Sorkin’i aramıştır ve bunu çizgi romanda şöyle ifade eder: “Beni o sırada Harley Quinn’in ta kendisinden başka kim neşelendirebilirdi ki?” Bir Batman TAS podcast yayınında, Harley olan bölümleri yazarken bazen Sorkin’i arayıp o konuda nasıl bir şaka yapacağını sorduğunu ve telefonda söylediği şakayı aynen senaryoya geçirdiğini anlatmıştı.
Tanıdığı tanımadığı herkese teklifsizce yardıma koşan biri olan Arleen Sorkin öldükten sonra, kocası yapımcı Christopher Lloyd onun için şu şekilde başlayan bir anma yazısı yazmıştı: “Bir Salı akşamı işten eve dönersiniz ve evinizin önünde bir sürü araç kuyruk olmuştur, yanlış eve mi geldim diye bir an kuşkulanmışken bir vale size de park bileti uzatıp başından savar, evinize girdiğinizde içerde tanımadığınız bir sürü iyi giyimli insanla karşılaşırsınız, masanızın baş köşesinde de bir orangutan oturmaktadır. Ama tüm bunlara hiç şaşırmazsınız çünkü Arleen Sorkin ile evlisinizdir. Bir sabah Afrika’daki yoksullara ve hayvanlara yardım toplamak için bir organizasyon düzenlemeye karar vermiştir sadece.” (Arleen Sorkin Remembered, variety.com, 2023)
“İhtiyacı olan insanlara veririz” diyerek çeşitli sayılarda defibrilatör, kellik giderici tarak, pille çalışan sineklik gibi olmadık şeyler satın alıp evdeki dolaplara doldurmak, “Hiç mücevhere para harcamıyorum, ne olmuş 9 tane mezar yeri almışsam?” diyerek tuhaf alışverişine bahane uydurmak, kendi kartvizitine adı yerine “Neydi adı?.. Hani şu dizide oynuyordu” yazdırmak gibi ayrıntılar tam da Harley Quinn’in yapacağı şeylerdir. Sorkin 20 yıl boyunca çeşitli çizgi filmlerde ve video oyunlarında ona can verdikten sonra sesinde oluşmaya başlayan hırıltılar ve hastalığının etkilerinden dolayı 2011 yılında onu son kez seslendirerek Harley’i diğer sanatçılara emanet etti.
Dini’nin hem Commedia dell’Arte hem modern komediyi güçlü bir dramatik yapıyla birleştiren muhteşem yazımı, Bruce Timm’in Harley’e Ortaçağ kökenlerini anımsatan atletik, yaramaz ve sevimli görünümünü kazandıran tasarımı ve de Sorkin’in canlı, enerjik, zaman zaman da gizemli ve edepsizlik dolu sesiyle Harley, eğlenceli ama bir yandan da beklenmedik tehlikeler barındıran bir karakter olup çıkmıştı. Nerdeyse tüm dünyada izlenmekte olan Batman çizgi dizisinde sürekli bir karakter olacağı da anlaşılmıştı. Paul Dini bunun üzerine ikinci sezon senaryolarına girişmeden önce karakterin köken hikayesini yeniden ele aldığı bir çizgi roman yazdı. Yapıtlarıyla çizgi roman dünyasına büyük etkileri olmuş Frank Miller’ın “90’lı yıllarda yayınlanmış en iyi çizgi roman” dediği, o yılın çizgi roman ödüllerini süpürüp çok satanlarda zirveye oturan, defalarca tekrar baskıları yapılan ve animasyon olarak da uyarlanan Mad Love – Çılgın Aşk’tı bu eser.
SONRAKİ BÖLÜM: Harley Quinn Çılgın Aşkın Dehlizlerinde