blank2011 Sonbaharı’nın en çok beklenen filmlerinden olan Contagion, tüm dünyaya hızla yayılan ölümcül bir hastalığın filmi. Hastalık tanımlanmamış, daha önce karşılaşılanlara göre çok fazla bulaşıcı ve öldürücü. Nasıl kontrol altına alınacağına dair kimsenin herhangi bir fikri yok… Contagion buraya kadar diğer salgın ve felaket filmleriyle bir fark yaratmıyor. Ancak filmin diğerlerinden asıl ayrıldığı nokta, konunun nasıl anlatıldığı.

Ocean’s serisi ve Traffic ile kendinden oldukça söz ettiren yönetmen Steven Soderbergh, The Informant! filminde beraber çalıştığı senarist Scott Burns ile “Gerçeklerin yeterince korkunç olduğu” fikriyle hareket etmiş bu film için. Öyle ki, filmde herkes en az bizim kadar gerçek. Hiç kimse kahramanlık yapmaya kalkmıyor. Sadece görevlerini yerine getirme derdindeler. Bu kişiler kızını salgına karşı korumaya çalışan bir baba olabiliyor veya salgının kaynağını araştırmak için dedektif gibi iz süren bir bilim insanı olarak karşımıza çıkabiliyor. Bazıları sadece rant peşinde, bazıları ise duygusal davranıp “önce ailem” demekte. Birileri salgın için bir aşı üretmek adına canını dişine takıyor. Birileri komplolar kuruyor. Yağmalar, saldırılar ve karantinalar karakterlerimizin önlerine engel olarak çıkıyor. Kısacası Contagion, hiçbir abartmaya ve kahramanlığa yer vermeden bizi bize anlatıyor.

blank

Ocean’s serisiyle Hollywood yıldızlarına kaptanlık etmeyi çok iyi öğrenmiş olan Soderberg bu filmde yine bir yıldızlar karmasının başında. Marrion Cottillard, Gwyneth Paltrow, Matt Damon, Jude Law, Kate Winslet, Laurence Fishburne, John Hawkes gibi her biri milyon dolarlık kontratlara alışkın ve tek başlarına bir filmi kotarabilecek üne ve yeteneğe sahip oyuncular, Contagion karakterleri gibi yalnızca görevlerini yerine getiriyorlar bu filmde.

blank

Filmin bir diğer yıldızı da Contagion Soundtrack’inde imzası bulunan Cliff Martinez. Bazı sekanslarda derinden gelen melodilerle sizi perdeye taşıyor ve zirve noktasında boğazınızdan yakalıyor.

Sonuç olarak Contagion daha önce alışık olduğunuz türde bir felaket filmi değil. Bu sebeple biraz yadırgayabilirsiniz. Ancak bu tarz filmlere yepyeni bir soluk getirdiği de aşikar. Kısa zamanda bu filmin açtığı yolda başka “gerçekçiler” göreceğimizi düşünüyorum.

Öteki Sinema için yazan: Burak Yılmaz

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

1 Comment Leave a Reply

  1. Filmdeki salgının çin de başlaması ilginç gerçekten yazı için teşekkürler.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Yine Çarpıl Ama Hobi Olarak Çarpıl: Jinn (2014)

Jinn “o kadar kötü ki” çeşitlemeleri arasında bir yere konumlandırılamayacak
blank

Otobiyografik Bir Yüzleşme: Bekleyiş (2021)

Bir annenin doğmamış çocuğuna çektiği görsel mektubu olan Bekleyiş, Akdağ’ın