Kafasından hiç çıkarmadığı şapkası, dökük saçık omuzları, kendine has üslubu ve daha da önemlisi anbean hissettirdiği samimiyetiyle, sinema tarihe adını altın harflerle yazdırmış bir karakterdir Turist Ömer. O esasen bir serseridir, avaredir; ancak bir kişiyi dahi zararı yoktur. Aksine o, elinden geldiğince herkesin derdine derman olmaya çalışan, kendi hayatını bir kenara koyup, insanlar için çabalayan bir yerli turisttir. Sadri Alışık ile özdeşleşen ve usta oyuncunun gönlümüzün başköşesine yerleşmesine vesile olan Turist Ömer, 1963-73 yılları arasında beyazperdede boy göstermiş ve dönemin en sevilen karakterlerinden biri olmayı başarmıştır. Dilerseniz Sadri Alışık’ın tam 10 kez hayat verdiği karakterin külliyatına bir bakış atalım ve onun neşesinden bir nebze de olsa yararlanmaya çalışalım.
Karakterin İlk Ortaya Çıkışı
Turist Ömer’in sinema macerası, 1963 yılında Hulki Saner tarafından çekilen Helal Olsun Ali Abi filmine dayanmaktadır. Burada başrolde yer alan ve Ali karakterine hayat veren Ayhan Işık’ın deyim yerindeyse yancısı olarak arz-ı endam eden Turist Ömer, gözüktüğü ilk sahneden itibaren neşesi ve yarattığı özgün jargonla ilgi odağı olmayı başarmıştır. Filmin yönetmeni ve karakterin yaratıcısı Hulki Saner, birçok röportajında ise Turist Ömer’in ortaya çıkma sürecinde, modada balıkçılık yapan ve oldukça eğlenceli bir adam olan amcasından esinlendiğini dile getirmiştir. Keza Helal Olsun Ali Abi filminde de Hulki Saner bizlere bolca deniz kokusunu tattırmakta ve balıkçı teknelerinin etrafında sıkça dolaştırmaktadır.
Tabii ki Hulki Saner neşeli, lafını esirmeyen ve biraz da ezik bir karakter olan Turist Ömer’i yaratırken, Sadri Alışık’ın desteğini de her daim yanında hissetmiştir. Nitekim iki de yakın arkadaş olan Hulki Saner ve Sadri Alışık, Turist Ömer’i yaratırken, nasıl bir şablon üzerinden ilerlemeleri gerektiği konusunda sıkı da bir kafa patlatmışlardır. Karakter tam yaratıldı derken, Sadri Alışık bir şeylerin eksik olduğunu ve içine bir türlü sinmediğini dile getirip durmuştur. Usta oyuncu tam da bu zaman diliminde, çekimlerin yakınındaki bir inşaattaki işçinin şapkasını, dönemin parasıyla 2.5 liraya satın alarak esasen Turist Ömer’in en büyük eksiğini de kapatmaktaydı. Bundan sonra yalnızca, Sadri Alışık’ın eşsiz yeteneğini ve vücut dilini karaktere olanca neşesiyle entegre etmesi kalıyordu.
Helal Olsun Ali Abi, gösterildiği yılın en çok ilgi çeken filmlerinden biri olmuştur. Tabii ki bundaki en büyük pay kuşkusuz Turist Ömer’indi. Yalnızca neşesi ile değil, doğru bildiğini her daim dile getiren ve içi dışı bir karakter olarak izleyen herkesi büyüleyen Turist Ömer, adeta bulunmaz bir Hint kumaşı edasıyla arz-ı endam ediyordu. Esasen bu durum, onun gümbür gümbür gelen ayak seslerinin de ilk habercisi niteliğindeydi.
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
Ayşecik Filmlerinde Turist Ömer’in Yeri
Turist Ömer efsanesinin şahlanmasına katkı sağlayan, onun en yakın arkadaşı Horoz Nuri’den hallice Rüknettin ile olan dostluğuna parantez açan işlerin başında da Ayşecik Çıtı Pıtı Kız ve Ayşecik Cimcime Hanım filmleri gelmektedir. Her ne kadar bu iki film, Ayşecik’in maceralarından filizlense de, Turist Ömer’in hikâyede kapladığı yerden dolayı, Turist Ömer serisinin içine dâhil edebileceğimiz türden iki film olarak öne çıkmaktadır.
1964 yılı için, Turist Ömer’in altın yılı benzetmesini de yapabiliriz. Nitekim hem karakterin solo filmi, hem de kendisinin yer aldığı iki Ayşecik filmi bu yıl çekilmiş ve bu nedenle de bu üç film arasında bir konu bütünlüğü sağlanamamıştır. Özellikle iki Ayşecik filminde vuku bulan bu detay fazlasıyla göze çarpmaktadır. Ayşecik Çıtı Pıtı Kız’da, Turist Ömer’in peşine takılarak İstanbul’a gelen Ayşecik, Bedia Hala’sının yanına yerleşerek, bir nevi Turist Ömer’in Rüknettin ile olan dostluğunun temellerini de atmıştır. Aynı zamanda filmde Rüknettin, 20 yıldır Bedia’ya âşık olduğunu ama 20 yıldır da küs olduklarını defaatle irdelemektedir.
https://youtu.be/YzLyC3vvlxA
Ayşecik Cimcime Hanım’a geldiğimizde ise, Bedia ve Rüknettin’in evli olmaları göze çarpan ilk husus olmaktadır. Nitekim bir önceki filmde Bedia’nın yeğeni olarak karşımıza çıkan Ayşecik, bu sefer ne Turist Ömer’i ne Bedia’yı ne de Rüknettin’i tanımamaktadır ve tek derdi mafyanın rehin aldığı babasını kurtarmaktır. Filmde aynı zamanda, Rüknettin ve Turist Ömer’in geçmişe dayalı bir dostlukları olduğundan söz edilir ve Bedia’da Turist Ömer’e karşı şiddetli bir nefret beslemektedir. Bu yönüyle Ayşecik Cimcime Hanım’ı bir nebze de olsa orijinal Turist Ömer serisine benzetebilmekteyiz. Ancak yine de serinin öncesi ya da sonrasını işlediğine dair kesin bir yargı kullanamamaktayız.
Turist Ömer’in yer aldığı Ayşecik filmlerinin en önemli detayı, kuşkusuz ki Bedia ve Rüknettin ikilisine geniş yer ayırması. Sinema tarihimizin en iyi çiftlerinden biri olarak lanse edebileceğimiz bu iki isim, aşklarıyla, kavgalarıyla ve aralarındaki özel çekimle arz-ı endam ederken, göründükleri her bir sekansta kahkaha dozajına pozitif bir şekilde etki etmeyi başarmaktadır. Nitekim Vahi Öz ve Mualla Sürer arasındaki uyum, eşine az rastlanacak türden bir çekim kuvvetini içerirken, aşka getirdikleri yeni tanımla da hayranlık uyandırmayı başarmaktadırlar.
Bedia ve Rüknettin bir tarafta aşklarını yaşamak için çaba sarf ederken, Turist Ömer ise kadim dostu Rüknettin’in desteği ile Ayşecik’e kol kanat germektedir. Nitekim karakteri özel kılan en belirgin özelliğinin de bu olduğunu söyleyebiliriz. Esasen o, bir metropol kahramanıdır ve taşıdığı vicdanlı yüreği sayesinde nerede bir düşen görse elini uzatmaktadır. Evet, Turist Ömer saftır, kolay aldanır ancak pırıl pırıl bir kalbi olduğunu da her daim gösterişsiz bir şekilde ortaya koymaktadır.
Sinema tarihimizin en uzun soluklu serilerinden olan Ayşecik, kuşkusuz Turist Ömer’in varlığı ile en popüler eserlerini ortaya koyarken, bir yandan da sonraları Sadri Alışık’ın destansı yorumuyla kültleşecek bir karakterin önünü açmaktaydı. Yalnızca Turist Ömer’in varlığı ile değil aynı zamanda Bedia ve Rüknettin ikilisine geniş yer açması hasebiyle, oldukça değerli bir yerde duran bu iki Ayşecik filmini, Turist Ömer serisinin içinde değerlendirebilir hatta serinin güldürü unsuru en bol filmlerinden olarak da lanse edebiliriz. En başta bu iki film, içinde bulundurduğu birçok farklı detayı tek bir potada eritebilmiş ve sinema tarihimizde özel yere sahip olan Ayşecik, Turist Ömer, Bedia ve Rüknettin’den maksimum verim alarak her bir sahnesiyle kahkaha vaat etmeyi de başarmıştır. Esasen bu da Turist Ömer’in gelişim sürecine katkı sağlamış ve karakterin gelecek 10 yıla damga vurmasının önünü açmıştır.[/box]
İlk Turist Ömer Filmi ve Onun Vicdanlı Kişiliği
Turist Ömer’in ortaya çıktığı ilk günden beri katlanarak artan popülaritesi, onun tek başına beyazperdede yer almasına da ön ayak olmaktaydı. Nitekim karakterin yaratıcı Hulki Saner de, hem kendisine hem Sadri Alışık’a daha geniş bir hareket alanı sağlayabileceği Turist Ömer serisi için düğmeye basmıştı.
1964 yılında ortaya çıkan Turist Ömer filmi için, serinin en iyilerinden biri yorumunu gönül rahatlığı ile yapabiliriz. Çünkü bu film, basit bir güldürünün ötesinde seyreden ve Turist Ömer karakterini bir iyilik emsali olarak öne çıkaran yapı üzerine kuruludur. Nedir Turist Ömer’i özel kılan? Yalnızca kendine has tavırlarıyla servis ettiği mizahı mı? Tabii ki de hayır! Turist Ömer en başta, kapitalizmin hüküm sürdüğü dünyada, parayı kapı dışarı eden ve yalnızca insanlığı, iyi yürekli olmayı öne çıkaran bir karakterdir. Onun tüm filmlerine sirayet eden bu vicdanlı olabilme meselesi, asla ajite etmeyen, olanca güldüren bir içtenlikle izleyenlere aks ettirilirken, Turist Ömer’e hayran olmamak elde midir? O ekonomik statüleri yerle yeksan etmiş, aristokrat sınıfın varlığını reddetmiş ve yalnızca insan olabilmeyi ön plana çıkarmış bir karakterdir. Bu nedenledir ki Turist Ömer filmleri halktan olabilme iddiası taşımayan, aksine samimiyetiyle halktan biri olmayı henüz ekranda göründüğü ilk andan itibaren başarmış bir seridir.
Turist Ömer, böylesine vicdanlı bir adam olarak karşımıza gelirken, onun attığı adıma, ağzından çıkan her bir kelimeye gülmek de kaçınılmaz bir süreç halini almaktadır. O ilk film boyunca, can yoldaşı Rüknettin ve onun ekürisi Bedia’nın tatlı belası olurken, bir yandan da gözleri kör olan Mine için varını yoğunu ortaya koymaktadır. Tabii filmi ve karakteri özel kılan yegâne unsur, böylesine bir konu kalabalığının altından, Turist Ömer’in dinamizmi sayesinde kalkmasıdır. Keza Turist Ömer’i vicdanıyla birlikte en çok sevmemize olanak sağlayan husus da onun hiperaktif bir çocuğu andıran endamı değil midir?
Gelgelim filmin özeline. Bir tarafta Bedia’nın servetine konmak için uğraşan Rüknettin ve onun nevi şahsına münhasır kişiliği, diğer tarafta ise eline geçen yüklü miktar parayla ne yapacağını bilmez halde oradan oraya sürüklenen Turist Ömer. Yönetmen Hulki Saner, karakteri oluştururken ilk önceliğinin güldürmek olduğunu her daim dile getirmiştir. Nitekim Turist Ömer filminin de, sinemamızda eşine az rastlanan türden bir mizahı ve özgünlüğü içerdiğini dile getirebiliriz. Ancak bunu yaparken, Sadri Alışık’ın destansı performansına ek olarak Bedia ve Rüknettin’in de Ferhat ile Şirin’i, Leyla ile Mecnun’u aratmayacak aşkını es geçmemek gerek. Nitekim onlar, Turist Ömer’i ilk filmdeki macerasında asla yalnız bırakmayarak filmin mizah seviyesine birebir katkı sağlamaktadır. Sahi, sinemamızda birbirine bu kadar çok yakışan kaç tane çift vardır ki?
Bir Seri Olarak Turist Ömer
Turist Ömer, insanların kalbini iyiden iyiye fethederken, esasen çekilecek devam filmlerinin de kapısını ardına kadar aralamaktaydı. Tabii o döneme kadar yerli turist olan Ömer için, ülke dışına açılmanın vakti de gelip çatmıştı. O Arabistan, Afrika, Almanya, İspanya gibi yeryüzünün tanınmış coğrafyalarını ziyaret ederken, stratosferden dışarı çıkmayı ve Uzay Yolu’nu ziyaret etmeyi de ihmal etmemiştir.
Her ne kadar Turist Ömer, sinemamızın gördüğü en eşsiz ve tadına doyulmaz tiplemelerden biri olsa da, serinin bazı filmlerinde karakterin oldukça yalnız kalması filmlerin bütününün zayıf olarak karşımıza gelmesine neden olmaktadır. Uzay Yolu ve İspanya macerası dışında başarılı olarak addedebileceğimiz bir film, seri boyunca ne yazık ki yok. Bu noktada belirtmemiz gereken üzücü detay ise, Turist Ömer Dümenciler Kralı ve Turist Ömer Almanya’da filmlerine maalesef ki günümüzde ulaşılamıyor olması. Bu da böylesine efsane olmuş bir serinin en can sıkıcı durumu olarak hala güncelliğini korumaktadır.
Turist Ömer Arabistan’da ve Turist Ömer Yamyamlar Arasında filmlerinin, karakterin nevi şahsına münhasır tavırları dışında belli bir kalibreye yükselemediğini dile getirmekte yarar var. Evet, Turist Ömer bir kez daha güldürüyor ama onun dışında cereyan eden genel bir bütüne bu filmlerde rastlamak mümkün değil. Ancak Turist Ömer Boğa Güreşçisi ile başlayan yükseliş, serinin diğer filmlerinin zayıf noktalarını da kapatacak cinsten bir geri dönüşü simgelemektedir.
Erol Büyükburç’un İspanyol şarkıcı Rodrigez’i canlandırdığı ve Turist Ömer’i İspanya’ya götürdüğü film, bir yandan izleyenlerini Madrid sokaklarında turistik bir geziye çıkarırken, bir yandan da başını yeniden belaya sokmayı başaran Turist Ömer’in kamufle olmak adına boğa güreşçisi kılığına girmesini odak noktasına almaktadır. Tabii ki, yakınlarının yardımına koşmasıyla nam salmış Turist Ömer, İspanya macerasında da dostu olan Rodrigez’in sevdiği kız Manolya’ya kavuşması için elinden geleni ardına koymamaktadır. Özellikle Turist Ömer’in bir matador olarak arenada arz-ı endam ettiği sahneler, kahkaha dozajını oldukça yukarılara taşımış ve şüphesiz serinin de en iyilerinden olarak kendine özel bir yer edinmiştir.
Gelgelim ki, Turist Ömer’in jübilesine. Esasen onun gibi böylesi özgün bir karaktere de böylesine destansı bir final yakışırdı. Dönemin popüler televizyon dizisi olan Star Trek (Uzay Yolu)’in esasen ilk defa sinemada boy gösterdiği resmi tarih 1979’a tekabül eder. Bir başka deyişle, Uzay Yolu’nun beyazperde macerasını Turist Ömer başlatmıştır da diyebiliriz. Orijinal diziden aldığı birçok referansı kendine has parodi unsurları ile süsleyen ve tadına doyulmaz bir mizahı izleyenlerine armağan eden Turist Ömer Uzay Yolu’nda; kuşkusuz B Filmi andıran tavrıyla da yalnızca Türk sinemasında değil, dünya genelinde de şöhrete kavuşmuş bir kült filmdir.
Onun yerli turist olarak başlayan macerası, Rüknettin’den, Rodrigez’e hatta Mr. Spak’a kadar birçok dostluk ilişkisini de beraberinde getirirken, izleyenlerine vadettiği soluksuz kahkahalarla da ölümsüz bir seri halini alarak son bulmuştur. Akıllarda ise, Turist Ömer’in sakarlıkları, saflığı, yarattığı özgün jargonu ve tabii ki inci gibi parlayan temiz kalbi kalmıştır.
Turist Ömer, esasen ezik ve gariban bir Anadolu erkeğidir. Ancak o hiçbir zaman fakirliğinden prim yapacak biri de olmamıştır. Aksine o, gönlünün zenginliğini tüm seriye aktarmış ve bu vesileyle de takdir kazanmış kült bir karakterdir. Kafasından çıkarmadığı şapkası, hep topuğunun üzerine basarak giydiği iskarpin ayakkabıları ve yıkık dökük omuzları ile yenik bir karakterden daha fazlası olabilmeyi başarmıştır. Yürekleri titreten gülüşüyle, taraflı tarafsız herkesi kendisine hayran bırakan; Turist Ömer isminin kahkaha ile eş anlamlı olarak anılmasına olanak sağlayan Sadri Alışık’a, Sadri Baba’ya, böylesi samimi bir karakteri bizlere armağan ettiği için ne kadar teşekkür etsek az. O yarım selamınla seni uğurluyoruz Turist Ömer, Sadri Alışık, her şey için eyvallah…