İrlanda’nın gözlerden uzak bir kasabasında yaşayan 11 yaşındaki Neve, ailesinin ve küçük kardeşinin hunharca öldürülmesine tanık olur. Bu kanlı katliamdan geriye kalan tek kişi küçük Neve olur. Olayı soruşturmaya gelen polisler olayın sorumlusu olarak kanlı eylemler gerçekleştiren bir çeteden şüphelense de Neve’in tanık olduğu gerçekler bambaşkadır.
Neve, bu katliamı evin içerisindeki nesnelerin gerçekleştirdiğine tanık olmuştur. Ne var ki başta polis olmak üzere kimseyi inandıramaz. Ağır bir travma geçiren kızı evlerine alan komşuları Nat ve Lucas iyileşmesi için yardımcı olmaya çalışırlar. Ancak Neve’in tanık olduğu lanet burada da peşini bırakmaya niyetli değildir.
Don’t Look Back (2009) filminin yönetmeni Marina de Van’ın yazıp yönettiği filmin başrollerini Padraic Delaney, Robert Donnelly ve Charlotte Flyvholm paylaşıyor.
Korku filmlerinin dünyasına daldığım vakit izlemekten en hoşlandığım tür, tekinsiz evlerde binbir çeşit paranormal dehşetin yaşandığı doğaüstü (supernatural) fenomenlerdir. Fransa-İsveç-İrlanda ortak yapımı Telekinezi de bu türden bir film… Küçük, iddiasız ama üslup sahibi hikayesini ilkokul çağında bir Carrie adayı olan Neve üzerinden aktarmayı deniyor. Final kısmını saymazsak bunu başardığını da düşünüyorum.
Film Neve adlı küçük, sevimli ama içine kapanık İrlandalı bir kızı odağına alıyor ama suskunluğunun sebebi, ailesinin korkunç ve açıklanamayan bir şekilde katledilmiş olmasından… Olayın ardından Neve, aileyi yakından tanıyan başka bir ailenin zorunlu ve sorunlu konuğu oluyor ve dehşet devam ediyor. Aslında tipik bir Carrie macerası izliyoruz, ilgili rehber öğretmenden, düşman bakışlı öğrencilere, finale yakın bir doğumgünü sekansında kahramanın telekinetik güçlerinin coşmasına kadar her şey daha önce izlediğimiz gibi… Yine de hakkını yemeyelim; ortada Hollywood tarzı bir sentetik üretimden daha fazlası var.
Tabii korku filmi seyircisi hiçbir zaman olmadığı kadar hazırlıklı… Daha önce bu türden yüzlerce film izlemiş olanlar için oldukça tahmin edilebilir hikayeye sahip olan Telekinezi son 20 dakikasında klişelerden vazgeçip orijinal bir öyküleme ve final yaratmaya çalışıyor ancak asıl başaramadığı da bu ve 70 dakika boyunca diktiği kuleyi yıkıyor. Keşke stil sahibi bir kameranın, iyi oyunculuklar ve gizem unsurunu güçlendirici müzik kullanımının hakkı tam olarak verilebilseymiş.
Neve karakterini oynayan Missy Keating, harika! Omen’den bu yana izlediğim en tedirgin edici ifadeye sahip, hikayeyi sürükleyen de o ancak yine yazmadan edemeyeceğim; o final nedir, nedendir Allah aşkına! Sanki senaryoyu yazan Marina De Van bilgisayarı açık bırakıp markete gitmiş o arada yeteneksizin biri gelip finali yazmış gibi… Filmin neden buraya sürüklendiğini anlamak mümkün değil!
Kusurlarına rağmen Telekinezi, ev sineması seyircileri için oyalayıcı bir seyirlik ancak sinemaya kadar gidip bilet alan seyirci için sıkıcı bir izleme deneyimi yaşatabilir. Büyük perdenin gücünü kullanabilen bir görüntü yönetmenliğine sahip değil. Korku sinemasının klişeler bakımından en çok sömürülmüş bir türüne ait denemelerden biri, meraklılarına ve “korku filmi olsun, çamurdan olsun!” diyenlere öneririm.
Dark Touch fragmanı – tıkla izle
İlk yayınlanma: Beyazperde.com
http://www.beyazperde.com/filmler/film-203595/elestiriler-beyazperde/