493551.1020.A2001 yapımı, kült mertebesine erişmiş zaman yolculuğu motifli bilim kurgu filmi Donnie Darko‘nun bir devam filminin çekildiğini öğrenince ufak bir titreme yaşadı bünyem. Devam filmleri çekilebilecek filmler vardır, çekilemeyecek filmler vardır. Bence D. Darko da devamı çekilemeyecek nadir hikayelerden biriydi. Ancak yine de merakıma yenilip filmi seyretme gafletine düştüm. Bu yazının iflah olmaz bir D. Darko fanı tarafından yazıldığını ve önyargı içerdiğini, objektif olamadığını göz önüne alarak okumanızı tavsiye ederim.

Film Donnie’nin ölümünden 7 yıl sonraya götürüyor bizi. Küçük kız kardeş Sam (Daveigh Chase) 18 yaşında bir çıtır olmuş ve kardeşinin ölümünü atlatamamıştır. Ailesi de bu trajediden sonra parçalanan Sam’in tutunacak bir dalı kalmamıştır. En yakın dostu Corey (Briana Evigan) ile Virginia’dan California’ya doğru dansçı olma düşlerinin peşinden giderler. Ancak yolda aracın su borularının patlaması sonucu Utah’ın küçük bir kasabasında mahsur kalırlar. Sam kasabayı ve insanları tanımaya çalışırken uyur gezerliği başına bela olacaktır. Kasabada bazı çocuklar kaybolmakta ve suçlu olarak Iraktan çıldırarak dönmüş olan Iraq Jack (James Lafferty) gösterilmektedir.

Sam uyurgezerliği sırasında neler yaşadığını bilmemektedir, oysa ki gelecekten gelerek Iraq Jack’i bir göktaşından kurtarır ve ona 4 gün, 17 saat, 26 dakika, and 31 saniye sonra dünyanın sonunun geleceğini söyler. Gelecekteki Sam’in Iraq Jack’i kurtarması düzeni daha da karıştıracak ve genç kızı tehlikeli bir maceraya sokacaktır.

D. Darko’nun yaratıcısı R. Kelly, S. Darko ile ilgili olarak filmle herhangi bir ilgisi olmadığını, senaryoyu dahi okumadığını ve kendisinin bu işle bağlantısının kurulmaması gerektiğini söylemiş. Sanırım D. Darko’nun tüm haklarını dağıtımcıya verdiği için böyle bir filmle karşılaşmak zorunda kaldık.

S. Darko’nun yönetmeni Chris Fisher ise D. Darko’ya hayran olduğunu gizlemiyor ve bu filmde ona yakın bir rüya alemi kurgulamaya çalıştığını söylüyor.

Filmin müziklerini yapan Ed Harcourt ise filmden bir adım öne çıkmış. O da filmdeki gerçeklikten kopuş sahnelerini güçlendirmek için Clint Mansell‘in Requiem for a Dream’deki çalışmalarından etkilendiğini söylüyor.

Film genç oyunculara yer vererek bir parça da olsa risk almış. Ancak oyunculuk anlamında çok da kötü bulmadım. Zaten oyuncuların tümüne dizilerden ve bazı filmlerdeki yan rollerinden göz aşinalığımız var. Örneğin filmin genelinde babydoll ile dolaşan Sam gelecekten geldiği beyaz elbiseli hali ile bana Ring’deki Samara’yı hatırlattı, gerçekten de araştırınca şaşkınlıkla o olduğunu öğrendim.

Yönetmenlik anlamında Fisher’ı vasat bulsam da bariz bir hatası olduğu söylenemez filmde. Ancak sürekli time lapse, hızlı bulut geçme sahneleri ve bu sahnelerde giren yavaş müzik seyirciyi kaçırmak için birebir.

cats

Asıl problem ise senaryo. Nathan Atkins’in yazdığı senaryo D. Darko’nun belli başlı birkaç temelini alıp üzerine inşa etmeye çalıştıkları paralel evrenler çatışması git gide saçmalıyor ve sonunda kötü bir finalle de iyice köklerine ihanet ediyor. Filmde o kadar çok açıklanmadan bırakılmış boşluk var ki neden filmde yer aldıkları neye yaradıkları belli değil, hep bir eksiklik hakim. Dabbe’den beri gördüğüm en garip senaryo diyebilirim rahatlıkla.

Film bir yerden sonra sürekli ileri/geri sarmaya başlıyor. D. Darko’nun zaman yolculuğu kavramından Atkins’in anladığı buymuş demek ki. Bir karaktere bir şey mi oldu, başa sarıyor, olaylar baştan kurgulanıyor. O da mı olmadı tekrar başa. Bu şekilde film sona kadar getirilip tekrar tekrar başa sarılarak iyice başarısız olmak için uğraşıyor sanki.

Dikkat çekmek istediğim başka bir nokta da D. Darko’ya ruhunu veren seksenler göndermelerinin başarısının filmde oldukça es geçilmiş olması. Film doksanlarda geçmesine rağmen bize doksanlardan yolladığı tek selam sinema salonunda yazan Twelve Monkeys ve Strange Days yazısı. Bunun dışında filmde doksanlardan bir gönderme bulamadım, ki orda da bir yanlışlık yapılıyor, film 29 Haziran – 4 temmuz 1995 tarihleri arasında geçerken Strange Days Ekim 1995’de Twelve Monkeys ise Aralık’da ancak vizyona girebilmiş.

Yönetmen Fisher’a göre film hem hali hazırdaki D. Darko seyircisini hem de genç nesli hedef alarak çekilmiş ve başarısına göre de bir üçücü Darko da gelecekmiş. Ancak sonucu gördüğümde keşke hiç çekilmeseydi diyebileceğim filmlerden biri S. Darko. En kötü devam filmleri ile ilgili bir liste yapsam ilk üçe hiç düşünmeden sokarım.

Eğer bir D. Darko fanı iseniz uzak durun, eğer bir sinema severseniz uzak durun, eğer bütün sinema tarihini seyrettiniz ve bir bu film kaldı ise yine de uzak durun. Sonra uyarmadı demeyin.

blank

Masis Üşenmez

1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. 2006 yılında "Öteki Sinema" kadrosuna katılır ve sitenin gelişiminde önemli rol üstlenir. Halen Öteki Sinema'da editörlük ve Cinedergi'de yazarlık yapmaktadır.

15 Comments Leave a Reply

  1. Maalesef ben de bu filmi izleme gafletinde bulundum. Ha, ucuncusunu cekseler yine seyretmez miyim, seyrederim, o ayri.

  2. ” Ancak sürekli hızlı bulut geçme sahneleri(Bu tekniğin bir türkçesi vardır kesin ancak bulamadım) ”

    Bu tekniğe “time lapse” deniyo ve turkiyede de oyle kullanılıyo tam bir turkce karsılıgı oldugunu zannetmiyorum.

  3. kendimi şanslı saydım, sayıyorum, sayacağım…
    iyi bir film bulmak için bir sürü abuk sabuk filmi yalayıp yuttuk yıllarca. bu yolda saatlerimizi heba ettik. pişman mıyım? haşaaaa hiç de değilim. yine olsun o filmler için saatlerimi harcarım…
    ama bundan yırttım işte. sayenizde izlemiyorum…
    vakit kazanmışken araya eski bir film mi atsam acaba?

  4. Bende izleme gafletinde bulundum ve en çok takıldığım yer donnie’in her şeyi düzeltmek adına hayatını kaybetmesine sebep olan uçak motoru kardeşi sam’in ve annesinin bindiği uçağın deilmiydi ? yani bu durumda sam ve annesinin ölmüş olması gerekmiyomuydu. yok donnie herşeyi düzeltti ölünce dersek ozamanda film paradoksa giriyo. çünkü donnie uçak motoru ile ölürse zaten dünyanın sonu gelmiş demektir ki solucan deliği bu yüzden açılıyo ve uçak motoru 28 gün öncesine düşüyo

    NOT: ya niye çektiniz bi devam filmi niye :(

  5. şeytanın avukatlığını yapmak bana düştü galiba. doni darko hayranları kızmasın, o kadar da abartılacak bir film değildi. ergenliği, alice in ( alice harikalar diyarında) doğum sancılarına benzetmişti. hatta o film avrupadan çıksaydı sadece özgün bir yapım, iyi bir deneme, bilimkurguda ağzımıza çalınan bir parmak bal vb küçümseyicimi övücümü olduğu belli olmayan bir kaç laf edilir unutulurdu. ama ne yaptığını bilen sağlam bir amerikan yapımı olunca işler değişti. film kötü müydü? değildi. iyi miydi? oldukça…bu kadar geyikten sonra s. darko nasıl bir film? delinin biri kuyuya, ben beğenmedim diye bir taş attı. kırk akıllı da peşinden ben daha beğenmedim kavgasına düştü. biraz savaş karşıtlığı biraz din bezirganları sendromu biraz yolunu bulmaya çalışan yeniyetmeler. hatta az biraz da “yaban çilekleri” etkisi. bunlar önemli alt metinler mi? değil tabii. doni nin ergenlik bunalımını tavşan deliğinden düşen alice’in durumuyla özdeşleştirmesi mi sizleri sarhoş etti?( doni darko da en azından bu kadarını anladığınızı varsayıyorum ) filmleri açıklamayı sevmiyorum, filmden soğumama neden oluyor o yüzden burada kesiyorum. space truckers gibi bir saçmalığı çöp filmlere saygı sebebiyle göklere çıkarıp mutant günlükleri gibi bir çöpü yerin dibine sokmanızı anlayamadım. ki mutant günlüklerini daha izlemedim. izleyince yeni müvekkilim olabilir. son olarak, en azından zyclon arkadaş gibi biraz karakter sahibi olun da anlamadığınız ya da anlamak istemediğiniz şeylere değil neden sonuç ilişkisine takılın

  6. Fethullah yazım tarzınızdan hiç hoşlanmadığımı bilmenizi isterim. Yazıyı yazan deli dediğiniz şahıs olarak söylüyorum bunu. Şunu da bilmelisiniz ki burada yorum yapanlar hiç bir zaman koyun gibi ne yazsak kabul etmez kendi fikirlerini çatır çatır söylerler. Bir yanlışımız varsa yerin dibine sokarlar bizi. Okuyucu kitlemize laf ettirmem!

    İkinci nokta biz yazarların film zevki de kimseyi ilgilendirmez Space Trucker bana göre de şahane, Mutant Chronicles da yerin dibine geçmesi gereken bir filmdir, size göre de değildir. Kime ne? Siz de tam tersini neden düşündüğünüzü yazarsınız belli noktalarda belki yaklaşırız bile birbirimize.

    Sonuç; biraz saygılı olun. Kimseden üstün değilsiniz.

  7. Richard Kelly’nin S. Darko’ya dair twitlerinden seçtim.

    @JohnDarko Haven’t seen it. Never will.
    8:37 AM Sep 8th from web in reply to JohnDarko

    @theboycheese I do not control the rights, and I am in no way involved in any existing (or future) sequel(s) to Donnie Darko.

    @theboycheese I have not seen it and I never will. Don’t waste your money – or even worse, line their pockets with your cash.
    12:57 AM Aug 30th from web in reply to theboycheese

    Bu da gerek senaristliğini gerek yönetmenliğini yere göğe sığdıramadığım Kelly’nin filmleri için özellikle Donnie Darko ve The Southland Tales için benim naçizane yorumum: Herkesin bir eserden alacağı/alabileceği haz, o eseri yeterince takdir edebilmesi kendi birikimiyle sınırlıdır.

  8. Fethullah, Şeytanın avukatlığı sana mı kalmış Allahını seversen! Sen bayağıca bir cinlik yapmaya kalkmışsın ve daha cin olamadan adam çarpmışsın!

    Bu tür yazışanların “Öteki”de tek atış hakkı var ve sen, seninkini kullandın. Bir sonraki mesajında en ufak bir hakaret iması dahi görürsem seni uzayın sonsuzluğuna yollamaktan zevk duyacağımı belirtmek isterim. (bknz: Superman 2: Zod ve taifesi)

  9. Fethullah arkadaşın, düşük zekasıyla kurduğu süslü cümlelerle edebiyat yaptığını sanan ve yüksek IQ sahibi olduğunu düşünmemizi isteyen, başkalarına hakaret ederek kendisine tepki gösteren ve cevap veren insanları gördükçe kendi zavallı sanal düyalarında orgazma ulaşan, 6 yaşındaki çocuğun aklına sahip, asosyal, ekşi sözlükte ve birçok forumda türevlerini gördüğümüz “Troll”lerden yalnızca biri olduğunu hatırlatıp , üzerine gidilmemesi ve bu yorumun bu “Troll” hakkında son yorum olmasını dileyerek kendisine daha fazla orgazm şansı vermemek ve kendisine adap ve terbiye konulu yazılar okumasını tavsiye ederek yazımı sonlandırıyorum.

  10. Bu nasıl filmdir böyle. Bir insan hiç mi utanmaz böyle bir film yaparken. Elim klavyenin ok tuşunda ilerleterek anca uyumadan izleyebildim. Senaryo o kadar kötü ki, senaryo açısından efsane olan Donnie Darko’ya resmen küfredilmiş. Vah vah.

    Philosophy of Time Travel’a aykırı bu. Sar geri olmadı bi daha vızzt.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Avatar (2009)

James Cameron’un fantezi dünyasına seyahat… Yılın en çok beklenen filmi
blank

Mad Max (1980)

Yönetmen George Miller’in ilk uzun metrajlı filmi Mad Max, 1978