– Bu yazıda aşırı miktarda sürprizbozan (spoiler) vardır. –

dontdeliverbigDon’t Deliver Us From Evil filminde; Anne ve Lore on dört yaşlarında bir Katolik okulunda yatılı okuyan iki arkadaştır. Fakat bu iki arkadaş masum görünüşleri, iyi davranışları ve tüm tatlılıklarına rağmen kendilerini Şeytan’a adamışlardır. Satanist ritüellerini gerçekleştirmek için kıyafetler ve dini objeler çalarlar. Herkes uyuduğunda gizli gizli şeytanla ilgili kitaplar okurlar. Okulda geçirdikleri zaman onlar için bir çeşit eğlence gibidir. Etraflarındaki herkesle dalga geçmektedirler. Yaz tatili geldiğinde davranışları daha ciddi boyutlara ulaşır. Anne’in ailesi iki aylığına şehir dışına gider ve Anne koca şatoda bir bahçıvan ve kahyayla yanlız kalır. Artık şeytansı düşüncelerini eyleme dönüştürmeye başlamışlardır. İlk olarak bir çiftçiyi baştan çıkarıp, tarlasını ateşe verirler. Bahçıvanın çok sevdiği kuşlarını öldürürler. Bütün bunlar şeytana adanmak üzere yapılan davranışlardır. Ve şeytana adayacakları son şey ise kendileri olacaktır. Bir gece bisikletleriyle ormanda dolaşırken arabasının benzini biten bir adamla karşılaşırlar. En yakın yerleşim yeri beş mil uzaklıkta olduğu için adam kızlarla beraber şatoya gitmeyi kabul eder. Kızlar evde adamı baştan çıkarmaya başlarlar. Bu sırada odun almak için Anne odadan çıkar. Adam Lore’ın üzerine atlar ve ona tecavüz etmeye kalkışır. Anne içeri girdiğinde Lore’ı kurtarmak için adamın kafasına odunla vurur ve adam ölür. Cesedi bir halıya sarıp, nehre atarlar ve bu olayı kimseye anlatmamak üzere yemin ederler. Ertesi gün Anne’in ailesi geri döner ve kızlar da okula başlarlar. Okula geri dönünce özellikle Lore olan olaydan dolayı oldukça endişelidir. Bu sırada okulda tüm ailelerin, öğrenci ve öğretmenlerin katıldığı bir balo olur. Ve bu balo için kızlar oldukça enteresan bir gösteri hazırlamışlardır.

Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini yapan Joel Seria, 1954 yılında Yeni Zelanda’da yaşanmış gerçek bir olaydan yola çıkarak filmi kaleme almış. İki okullu genç kız Pauline Parker ve Juliet Hulme, Pauline’in annesini öldürmeye karar verirler. Bu yaşanmış olay birçok kitaba konu olmuş, ve Peter Jackson’ın 1994 yılında çektiği Heavenly Creatures filmi bu olayın en bilinen ürünü olmuş.

Don’t Deliver Us From Evil çekildiği Fransa’da Tanrı ve kutsal şeylerle ilgili olarak kötü sözler ve imalar içerdiği için yasaklanmış. Fakat buna rağmen film istismar unsurlarınıda barındıran son derece başarılı bir yapım. Filmde çıplaklık sert bir biçimde kullanılmasa da yaşça küçük iki kızın erkekleri baştan çıkartmaya çalıştıkları sahneler oldukça erotik.

ats

Filmin yönetmeni Seria filmdeki genç kızlardan inandırıcı birer satanist yaratmayı başarmış. Fakat bu iki karakteri izlerken kızlara karşı seyircinin hissetiği nefretten çok acıma duygusu. Zaten film katolik kilisesini ve dini eleştirmenin yanı sıra, satanizm olgusunuda alttan alta eleştirdiğini görüyoruz. Satanist olarak 14-15 yaşlarında iki küçük çocuğun kullanılması satanizm olgusunu o dönemlerde tanrıya duyulan kızgınlığın bir ifadesi olarak göstermiş. Bunun yanında Anne’in bahçıvanın küçük kuşunu öldürdükten sonra şapele gidip tanrıya yakarıyormuşçasına mızmızlanması bu eleştirinin en güzel örnekleri.

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

1 Comment Bir yanıt yazın

  1. filmi seyrettim. sıradışı bir film. açıcası bana göre başrol oyuncularını biraz daha büyük yaşta kişlerden seçselerdi iyi olurdu. belkide filmin ilgi görmesini sağlayan bu sebep.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Dario Argento Sunar: Suspiria (1977)

Dario Argento sunar, Suspiria: “Bu filmin son 12 dakikasından daha
blank

The Mist / Öldüren Sis (2008)

The Mist / Öldüren Sis seyirciyi korkutma görevini başarıyla yerine