1886 yılında, İskoç yazar Robert Luis Stevenson tarafından yazılmış olan Strange Case of Dr Jekyll and Mr. Hyde, gelmiş geçmiş en büyük klasiklerden biri kabul ediliyor. Öyle ki, ”Dr Jekyll ve Mr. Hyde” tabiri insanın içindeki çifte kişilik ve yine insanın içindeki iyi ile kötünün savaşını ifade eden bir tabir olarak bütün dünya dillerine çoktan yerleşmiş durumda. Hepimizin aşina olduğu hikayede, Londra’da yaşayan saygın bir doktor olan Jekyll’ın, icad ettiği bir iksir ile vahşi Mr. Hyde’a dönüşmesi anlatılıyor. Dr. Jekyll’ın kendi içinde savaştığı karanlık yanının ete kemiğe bürünmüş hali olan Mr. Hyde, vahşi, ahlaksız, saldırgan ve kötü kalpli olmasının yanında, çirkin, deforme, hatta bir ”ilk insan”a benzer olarak tasvir ediliyor Stevenson tarafından.
Viktorya dönemi gotik korku edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan Strange Case of Dr Jekyll and Mr. Hyde, haliyle psikanalizdeki ”The Double (ikiz/öteki)” kavramının da belli başlı örneklerinden biri.
Strange Case of Dr Jekyll and Mr Hyde, basıldığı andan itibaren büyük bir şöhret yakalamış bir roman. Eserin tiyatro uyarlamaları, hemen bir sene içinde, 1887 yılında sahnelenmeye başlıyor. Sinemada ise ilk defa 1908 yılında Selig Polyscope şirketi tarafından kısa film olarak çeviriliyor. Bu kısa filmin günümüzde artık hiç bir kopyası mevcut değil. Daha sonra 1912 ve 1913’te yine kısa film olarak çekildikten sonra, 1920 senesinde ilk uzun metraj Dr. Jekyll and Mr. Hyde filmi çekiliyor. Tabi siyah beyaz ve sessiz. Film, başroldeki John Barrymore‘un şöhreti ve sergilediği performans ile ön plana çıkıyor. Mr. Hyde karakteri bir ilkinsan’dan çok, uzun ve defrome parmaklarıyla Nosferatu’nun daha temiz suratlısı gibi.
1920 senesinde toplam 3 tane Dr. Jekyll ve Mr. Hyde filmi çekiliyor! Bu filmlerden biri, büyük usta F.W.Murnau‘ya ait. Nosferatu‘nun (1922) unutulmaz yönetmeni Murnau’nun filminin ismi Januskopf. Bu filmin de malesef günümüzde artık bir kopyası bulunmuyor. Film, dönemin sinema yazarları tarafından Amerikan versiyonlarına göre daha ‘sanatsal’ olarak değerlendirilmiş. Murnau’dan da başka türlüsünü bekleyemezdik zaten.
Daha sonra 1931’deki Hollywood yapımı Dr. Jekyll and Mr. Hyde filmi ise herhalde eserin beyazperdedeki en popüler çevrimi. Özellikle değişim sahnesi ile yıllarca seyircileri şok eden filmdeki Hyde betimlemesi, daha sonraki yıllardaki uyarlamalarda Hyde için belirleyici bir betimleme olmuş.
O günden bugüne düzinelerce yeniden çevrimi bulunuyor eserin… 1990 yılında Michael Cane, 2006 yılında Candyman (Şeker Adam) rolüyle tanıdığımız Tony Todd oynamış Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ı. Ancak malesef iki filmin de çok ama çok kötü olduğu rivayet ediliyor. Sovyet Rus uyarlaması Strannaya istoriya doktora Dzhekila i mistera Khadya (1985) filmi için ise övgü dolu yazılar mevcut internette.
Tabi ”The Incredible Hulk” gibi Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’dan esinlenerek yazılmış onlarca başka eser de cabası.
En değer biçilen Dr. Jekyll and Mr. Hyde sinema filmleri bu 1920 ve 1931 yapımı olan filmler. Ancak bu filmler, orjinal eserdeki karanlığa yaklaşamıyorlar. Aslında sinemadaki bütün Dr. Jekyll and Mr. Hyde filmleri bir nebze romantize edilmiş hikayeler. Problem de burdan kaynaklanıyor. Stevenson’un eseri, aynı o dönemlerdeki Oscar Wilde‘ın Portrait of Dorian Grey romanı gibi oldukça sınırları zorlayan, aykırı, sert ve isyankar bir roman. Eserin insan doğasından nefret eden mizantrop karakteri, beyazperdede bir türlü yeterince çıplak yansıtılamamış.
Alan Moore‘un kült çizgi romanı The League of Extraordinary Gentlemen‘daki Mr. Hyde’ın tasviri ise kesinlikle kayda değer bir durum arz ediyor. Malesef sinema uyarlaması çok ama çok zayıf olan The League of Extraordinary Gentlemen’ın orjinal çizgi romanında, Mr. Hyde tam bir Neandertal gibi çizilmiştir, ağza alınmayacak küfürlerle konuşur ve oldukça pislik bir karakterdir. İlk hikayenin sonunda, ekibi sırtından bıçaklayan hain Görünmez Adam’ı yakalar ve tecavüz ederek öldürür! …
***
Şimdi 2010 yılında vizyona girmesi beklenen yeni bir Dr. Jekyll ve Mr. Hyde filmi daha var. Bu sefer ünlü b-film yönetmeni Abel Ferrara tarafından yeniden çevrilecek olan hikaye günümüzde geçecek ve ismi Jekyll and Hyde olacak. The Driller Killer (1979), Ms.45 (1981), King of New York (1990) ve Bad Lieutenant (1992) gibi birbirinden kült filmlerin yönetmeni olan Ferrara, daha önce de 1993 senesinde Invasion of The Body Snatchers’ı yeniden çevirmişti ve sonuç fena diildi. Ferrara’nın filminde Jekyll ve Hyde rollerini iki ayrı aktör, Forrest Whitaker ve 50 Cent oynuyor! Umarız Ferrara, Stevenson’un orjinal hikayesindeki karanlığa ve pisliğe iner.
Fantastik edebiyatın mihenk taşlarından biri olan Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, öyle görünüyor ki, bu yüzyılda da beyazperdede önceki yüzyılda gördüğü kadar ilgi görecek…
Öteki Sinema için yazan: Can Evrenol
Yaşasın Mr Hyde:)
Abel Ferrara’dan yaklaşık 10 yıldır beklediğim gibi bir film izleyemiyordum. Tabii bu beklentiyi yaratan çizgi ötesi filmografisi ile bizzat Ferrara’nın kendisi. Bu yeni Jekyll and Hyde filmi beni bir hayli heyecanlandırdı. Bekleyelim, görelim.
en sevdiğim 1931 yapımı olandı aralarında. bir de julia roberts ile john malkovich’in oynadığı “mary reilly” vardı. sinebeşte izlemiştim.
http://www.imdb.com/title/tt0117002/
Aslında Spencer Tracy’nin oynadığı bir uyarlama daha var,maalesef hepsini seyredememiştim hala da ararım onu.Hatırladığım kadarıyla Tracy’nin makyajı abartısızdı ve dönüşüm sahnesinde de etkileyici,şiddet dolu bir rüya vardı.
Epey tuhaf bir Dr. Jekyll ve Mr. Hyde uyarlaması. Filmde gerçek kan, bağırsak ve hayvan istismarının bulunduğunu da ekleyelim.
http://www.imdb.com/title/tt0125275/