General Ripper telefonu kaldırır ve dumanlar çıkararak tüttürdüğü purosunu dudağının kenarına sıkıştırarak konuşur; “General Ripper konuşuyor sesimi tanıdın mı Yüzbaşı Mandrake” Yüzbaşı bu ilginç soruyu duyunca yerinde huzursuzca kımıldanır ve “evet efendim neden sordunuz” der. Aslında bu sesi bir daha hayatı boyunca unutamayacağını bilmeksizin…
Generalin cevabı açıktır. “Bu kadar önemli olmasaydı sormazdım. Plan R’yi uygulamaya geçiyoruz yüzbaşı gerekenleri yapın… “
Tüm üs kapatılır ve emir üssün savaş uçaklarına bildirilir. Keşif uçuşu yapan Binbaşı Kong’un uçağı da bunların içine dâhildir. Kanat hücum planı R…
Binbaşı Kong emri duyunca hassasiyetle teyit ettirir. Çünkü bu plan sadece Rusların saldırdığı anda uygulanabilecek geri saldırı planıdır ve nükleer savaş silahlarını Rusya semalarına bırakmakla ilgilidir. Binbaşı özel kasasından önce kovboy şapkasını çıkarıp takar ve konuşmaya başlar. “Çocuklar biliyorum, ben iyi bir konuşmacı değilim. Ama şu anda acil bir durum var. Neler hissettiğinizi anlayabiliyorum. Duygusalsınız. Nükleer savaş hakkında duygusal olmasaydınız zaten insan olamazdınız” Sonunda o klasik cümle dökülür ağzından; “ama şimdi vatan hizmet bekler, onları sükûtu hayale uğratmayacağız. Bu işin sonunda hepimiz birçok mükâfata boğulacağız. Irk, renk veya inanç gözetilmeksizin…“
İşin aslı pek de binbaşının düşündüğü gibi değildir. General Ripper komünist düşmanıdır. Kafayı sıyırmış olması da cabası. Yüzbaşı Mandrake bir şeylerin ters gittiğini anlamış olarak odasına girdiğinde “barış bizim işimizdir” yazan koca tabelaya bakar ve Mandrake der “vaktiyle Clemenceau’nun savaş için söylediklerini hatırlıyor musun? Savaş generallere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. Aradan tam elli sene geçti. Şimdi ise savaş artık siyasilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iş. Onların buna ne zamanı, ne eğitimi ne de stratejik düşünceye meyilleri var. Daha fazla arkama yaslanıp oturamazdım. Şimdi tam birliktelik zamanı…“
Sahneler değiştikçe bizde onlarla beraber görürüz savaşın hangi kartvizitlerde ne anlama geldiğini.
Haber beyaz saraya geldiğinde tüm kuvvet komutanlarını çağıran başkan durum değerlendirmesi yapmaktadır. Generaller görev için gönderilen uçakların geri çağırılamayacağını söylerler. Koca gözlüklerinin arasından durumu anlamaya çalışan başkan yenice sekreterinin sıcak kollarından çıkan General Buck’a sorar “şimdi ne olacak…” Konuşma ilerledikçe bir an önce sevgilisinin yanına dönmek için can atan adam “bakın der bu bir fırsat olabilir. Onları yenebilecek güce sahibiz. Devam edersek 20 ya da 30 milyon kayıpla kurtarabiliriz. Daha fazla değil…” Başkan, “burada toplu katliamdan bahsediyorsunuz” diye bağırır. “Ben tarihe geçen ikinci Hitler olmayacağım“
General Buck ağzında sakızı ile “biliyorum ortalık biraz karışacak” der, “ama siz kendi imajınız yerine Amerikan halkını düşünseniz daha iyi olacak“
Peter George’un “Kırmızı Alarm” isimli romanından uyarlanan, 1964 yapımı Dr. Strangelove, Stanley Kubrick harikası bir kara komedi. Filmde Peter Sellers’a, George C. Scott ve Sterling Hayden eşlik ediyor. Peter Sellers’ın 3 farklı rolde göründüğü film, Sellers’ın (devam eden boşanma davası nedeniyle) ayrılamadığı İngiltere’de Shepperton Stüdyoları’nda (Londra) çekilmiştir. Kubrick’in ikinci döneminin ilk ürünü filmidir. Kubrick, bu ironili filmde, tamamen fantezi bir konuyu işlemekte, Amerikan haber alma ve genelkurmay noktalarında bulunan bir dizi önemli kişinin içine düştüğü yanlışlıklar zinciri sonucunda dünyanın bir atom savaşına nasıl sürüklendiğini anlatmaktadır. Kubrick’in kendi senaryosuna dayanarak yaptığı film, çılgın bir güldürü atmosferinin gerisinde, çağdaş insanın gündelik yaşamında Demokles’in kılıcı gibi duran sürekli ve büyük bir korkuyu, kaygıyı dile getirmektedir: Bir atom savaşının getireceği kıyamet günü korkusu… Kubrick’in üslubu keskin ve acımasız bir mizah içermektedir; buna karşın film, düşünen âdemoğlu için de bir o kadar ürkütücüdür…
Özellikle başkanların telefon konuşmaları, Rus büyükelçi karakteri, cola makinesinin vurulması, havada uçuşan kırmızı telefonlar ve bunun gibi birçok güldüren ayrıntı filmi seyretmeyi eğlenceli bir hale getiriyor. Seyredip gülerken düşünüyorsunuz. Milyonları bu cihette adamlar yönetiyor olabilir mi diye?
“Dr. Stangelove”, 1989 yılında ABD kongre kütüphanesi tarafından kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli filmler arasına alınmış, muhafaza edilmesine karar verilmiştir.
Savaş bu… Kimileri oldukları yerden bir takım kodları dillendirir. Kimileri sevişir, kimileri inançları doğrultusunda savaşır ve kimileri de ölür. Irk, renk veya inanç ayrımı gözetmeksizin… Kod R, Romeo’nun R’si!
Uzun zamandır bekletiyorum bu filmi nedense ama en kısa zamanda kesinlikle izlenecek. Elinize sağlık. Çok güzel yazı olmuş.
Beni bu kadar güldüren bir felaket filmi olmadı diyebilirim.Olası bir felaketi bu kadar komik anlatabilme dehasına borçluyuz bunu sanırım.
Beni en çok telefon klübesi ve kolo makinesi sahnesi beni çok güldürdü hala gülüyorum ..üs basmaya cebimde bozukluklarlamı gideceğim (hala gülüyorum bu arada)muhabbeti çok iyiydi.Peter Sellers’ın olduğu filmde de gülmemek imkansız zaten.İki deha bir arada muhteşem olmuş.
Dr Strangelove tiplemesi bana Metropolisteki çılgın bilim adamını ve James Bond filmlerinden Dr No yu hatırlattı..
Lord Vader de aklıma gelmedi değil (Bombardıman uçağında onun sesimi yankılandı bir kaç kez yoksa banamı öyle geldi )
Ayrıca 1-10 yeterli bir sayı olmayabilir esnetilebilir bir oran sanki(((
Gülmekten garip garip cümleler kurmuşum kusura bakmayın artık.
Filme başladığımda mizaha yönelik bir film olduğunu bilmiyordum, ciddi ve dikkatle takip etmeye başladıktan sonra,sahneler ve diyaloglar filmin gerçek havasını yansıttı çabucak, Ruslarla yapılan telefon görüşmesinde zaten o mizahı sağlam hissettiğimi söyleyebilirim