Operation Code Name: Long Live The Fatherland
Yakın tarihin en önemli hadiselerinden biri olan Kıbrıs Barış Harekâtı, gerek çıkarmanın gerçekleştiği zaman diliminde gerekse daha sonrasında birçok kez beyazperdede kendine yer bulmuştur. Ancak içlerinden biri var ki; kurgusu, aksiyonu ve seyir zevkiyle muadilleri arasından sıyrılıp, öne çıkmayı başarmakta. Yakın bir zamanda, restore edilmiş versiyonu DVD olarak piyasaya sürülen Vatan Sağolsun ya da kapağında yer alan ismiyle anmak gerekirse Operation Code Name: Long Live The Fatherland, Süpermen Dönüyor filmi ile kalplerimizi fetheden Kunt Tulgar’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve Aytekin Akkaya, Ümit Acar, Kaan Tulgar, Nuri Alço gibi Yeşilçam döneminin önemli simalarının başrolünde yer aldığı üst düzey bir trash film olarak seyircisini selamlamakta.
Filmin konusuna değinecek olursak, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan önce adaya gizli bir şekilde gönderilen ve burada Rum ordusuna ait mikrofilmleri çalmakla görevlendirilen üç Türk komando subayının Yavru Vatan’da başlarına gelen olaylar, hikâyenin temelini oluşturuyor. Film bir yandan dönemin gergin atmosferini başarılı bir şekilde aktarırken, diğer yandan da her biri farklı konuda uzmanlaşmış subayların karakteristik özelliklerini aktararak, esasen filmin ikinci yarısında cereyan edecek aksiyona izleyenlerini iyiden iyiye hazırlamakta. Özellikle Nuri Alço’nun hayat verdiği acımasız Rum komutanın hikâyenin içine dâhil oluşu ile vites yükselten Vatan Sağolsun, bu dakikadan itibaren finale kadar temposunu ve seyir zevkini düşürmeden ilerleyebilmeyi başarıyor.
Gelelim Vatan Sağolsun’un bize bahşettiklerine. Malumunuz, 100 yılı aşkın sinema tarihimizdeki askeri filmlerini sayacak olsak, iki elin parmağını geçmez. Geçtiğimiz yıl Dağ 2’nin gişede elde ettiği başarı sayesinde, propaganda temelli militarist filmlerin yakın zamanda artacağı aşikâr. Ancak bir tık geçmişe gittiğimizde, siyasi tarihimizin en büyük hadiselerinden biri olarak beliren Kıbrıs Barış Harekâtı’na dair filmlere rastlamak da mümkün. Özellikle 70’li yıllarda ortaya konan bu filmler, doğrusunu söylemek gerekirse basit birer avantürün ötesine gitmeyi başaramamış işler… Ancak DVD’sinin çıkmasıyla birlikte haberdar olduğumuz 1993 yapımı Vatan Sağolsun, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı merkezine alan filmler içerisindeki en doyurucu işlerden biri olarak öne çıkıyor.
Filmin seyir zevkini her daim diri tutmasının başlıca sebebi, izleyenleri sıradan bir aksiyonun ortasına atmayıp, aksine karakterlerin özeline ve dönemin gergin atmosferine de fazlasıyla yer ayırmasında gizli. Özellikle filmin ortasına kadar rutin bir tempoda ilerleyen, ancak buna rağmen izleyenlerini filmin içine çekmeyi başaran Vatan Sağolsun, bir yandan üç Türk komanda subayının Yavru Vatan’da hedefe adım adım ilerlemesini konu alırken, bir yandan da Ankara’nın bu operasyonu ne denli ciddiye aldığına da parantez açarak, hikâyenin realitesini güçlendirmekte. Özellikle karakterlerin psikolojik gerilimine parmak basan Vatan Sağolsun, bu yönüyle de basit bir militarist film olmanın ötesine geçerek bütün olmayı başarıyor ve takdiri fazlasıyla hak ediyor.
Filmi ikiye ayıracak olursak, ilk bölüm karakterleri ve onların içinde bulunduğu gergin atmosferi anlamlandırmamıza yardımcı olurken, ikinci bölüm ise özellikle Nuri Alço’nun hikâyeye dâhil oluşu ile birlikte dinamizmini yukarı çekip, şiddet sekanslarına daha fazla yer veren kısım. Bu dakikadan itibaren, kovalamacanın ve heyecanın bir an olsun azalmadığını da belirtmek gerekir. Esasen, filmin temposunun adım adım yükselmesi, izleyiciyi filmin içine çekmedeki en büyük detay. Bu da haliyle filmin finale doğru vermek istediği aksiyon duygusunun, daha canlı bir şekilde karşı tarafa aktarılmasına olanak sağlıyor ve hikâyenin vuruculuğunu bir tık yukarı taşıyor.
Tabii ki, film hakkında bu kadar çok methiye düzmüşken eksilerine değinmeden olmaz. Özellikle, hikâyenin ilk bölümünde vuku bulan karakter tanıtımları fazlaca abartı içermekte. Ekmek almaya gidiyorum dercesine operasyona giden bir Yarbay, Rambo’nun karşında el pençe divan duracağı şekilde bıçak kullanan bir Yüzbaşı; he ne kadar hikâyenin betimlemek istediği Türk’ün savaşçı ruhunu aks ettirmekte işlevsel gibi dursa da esasen fazlaca göze batmaktadır. Buna ek olarak finale doğru Yarbay’ın tek kurşunla, birden fazla Rum askerini öldürmesi de akıllara Cüneyt Arkın’ın tarihi avantürlerini getiriyor.
Vatan Sağolsun’u değerli kılan unsurların en başında ise, filmin yaratıcı ekibi gelmekte. Özellikle Yeşilçam döneminde çektiği yahut destek olduğu filmlerle kendine özel bir yer edinen Kunt Tulgar’ın yönetmen koltuğunda oturması, Vatan Sağolsun’u trash film tutkunları için mutlaka izlenmesi gereken bir filme dönüştürüyor. Nitekim onun özgün ve sade dokunuşlarını film içerisinde kanlı canlı görebilmek mümkün. Bu da ister istemez, milli duyguları ön plana çıkarmak adına çaba sarf eden bir yapıyı, daha anlaşılır ve dişe dokunur bir haleti ruhiye içine sokabilmekte. Tabii filmin tek artısının Kunt Tulgar olduğunu söylersek, diğer bileşenlere de haksızlık etmiş oluruz. Nitekim Aytekin Akkaya’nın her bir sekansa yansıyan sert ve ciddi bakışları, filmin gergin atmosferine birebir katkı sağlıyor. Onun gerçek bir komutan edasıyla arz-ı endam etmesi, kuşkusuz filmin öne çıkarmak istediği Türkçülük kavramına da pozitif bir şekilde etki ediyor.
Filmin ön planda olan yüzleri kadar, arka planda gözüken oyuncuları da hayranlık uyandıracak cinsten. Hakkı Kıvanç, Turgut Özatay gibi Yeşilçam emektarlarını, az da olsa görebilmek kuşkusuz filme her anlamda değer katan bir husus. Tüm bunların yanında, gaddar Rum komutuna hayat veren Nuri Alço da, her rolün adamı olabileceğini bir kez daha ortaya koyuyor.. Nitekim onun iri ve sert duruşu filmin ikinci yarısındaki kovalamacaya pozitif bir şekilde yansımakta.
Gelelim Vatan Sağolsun’u bu yazıya konu yapan hususa. 1993 yılında çekilen ancak pek de ortalarda gözükmeyen bu militarist filmin, şimdilerde gündem olmasının sebebi; düzenlenmiş ve restore edilmiş bir biçimde piyasaya sürülen DVD’si. Sinema yazarı Ali Murat Güven’in filmin haklarını satın almasının akabinde, yurtdışı piyasası için hazırladığı DVD, ülkemizdeki muadilleri gibi yavan olmayan, aksine izleyicisine sunduğu zengin içeriği ile tadına doyulmaz bir bütün halini alıyor.
Malumunuz, şimdilerde bir DVD satın aldığımızda, film ve kamera arkası görüntülerinden başka bir şeye ne yazık ki ulaşamıyoruz. Ancak Vatan Sağolsun’un DVD’si, Extra Armağanlar başlığı altında bizlere fazlasıyla seçenek sunmakta. Yönetmen ve karakterlerin biyografisi, Nuri Alço, Kunt Tulgar ve Aytekin Akkaya ile gerçekleştirilen bir saatlik röportaj ve en önemlisi Director’s Audio Commentary adı verilen, yönetmenin çektiği sahneleri tek tek anlattığı bölüm. DVD’de yer alan bu üç ana bölümü izlemek, hem filmin büyüsüne herkesi ortak ediyor hem de ekibin filmi yaratırken karşılaştığı zorlu süreci, onların ağzından duymamıza olanak sağlıyor. Bu da haliyle film ile daha yakın bir ilişki kurmamıza yardımcı oluyor.
Vatan Sağolsun, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın öncesinde adaya giden ve burada onlara verilen zorlu görevi ifa etmekle görevli üç Türk komando subayını odak noktasına alırken, bir yandan da vadettiği aksiyonu ile değer kazanıyor. Özgün yapısı ve izleyeni içine çeken kurgusu ile keyifli bir seyirlik sunan film, tüm bunlara ek olarak DVD’sinin zengin içeriği sayesinde de, ilgilisi için oldukça cazip bir hal alıyor. Esasen, extra armağanları ile bir arşivcinin kaçırmaması gereken bir DVD olarak karşımıza gelen Operation Code Name: Long Live The Fatherland, bütünüyle hayranlık uyandırıyor ve sinemaya olan sevgilimizi bir kez daha gün yüzüne vurmamıza olanak sağlıyor.
Şirketimizin “Golden Classics of Turkish Trash Cinema” serisi kapsamında sınırlı baskı olarak yayımladığı bu ilk DVD’ye gösterdiği ilgi ve verdiği dostça tanıtım desteği için, gerek Sn. Polat Öziş’e, gerekse “Öteki Sinema” ailesine en samimi şükranlarımı sunuyorum. Selamlar ve Saygılar…