Baba Bizi Eversene poster1975 yılında çekilen ”Ah Nerede” filminde otoriter babayı canlandıran Hulusi Kentmen, oğullarını oynayan Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Cengiz Nezir’i ”suçüstü” yakalamış ve kulaklarından tuttuğu gibi memleketlerine götürmüştür. Babalarını yıllardır kandıran üç kardeşin en büyüğü Tarık Akan’ın Gülşen Bubikoğlu’na olan ”ölesiye” aşkı filmin ana meselesidir. Film, Hulusi Kentmen’in oğlunun blöfü karşısında yumuşaması ve ona ”tatlı” bir tokat atmasıyla sona erer. Biten filmin ardından ”Hulusi Kentmen kız babası olsaydı, ne değişirdi” gibi bir soru sorduğunuzu düşünüp sizleri bambaşka bir filme ışınlayalım.

Öteki Sinema için yazan: Oğulcan Çomak

Ülkemizde ”bir araştırma yapılsa da gücünü ispatlasak” diyerek merak ettiğimiz çeşitli filmler vardır. Burada ispatlamak istediğimiz şey filmlerin seyircilerin kalbine nasıl nüfuz ettiğidir. Şüphesiz Arzu Film komedileri, arabesk furya, melodramlar, tarihi yapımlar, Sadri Alışık, Ayhan Işık, Yılmaz Güney, Kemâl Sunal, Belgin Doruk, Cüneyt Arkın filmleri vb. için büyük çapta bir soruşturma yapmak için bol bol Agâh Özgüç ve Giovanni Scognamillo okunmalıdır. Benim gücünü ispatlamak istediğim yapım, Oksal Pekmezoğlu’nun 1975 yılında yönettiği ve Barış Manço’nun oynadığı tek film olarak tarihe geçen ”Baba Bizi Eversene”olacaktır.

Baba Bizi Eversene, televizyon ekranlarında sıkça gösterilen bir film… Sıkça gösterilmesi her açıdan uygun olduğu anlamına geliyor mu acaba? Başlamadan mühim bir tartışmanın fitilini ateşleyelim. Merak etmeyin ateşlediğim gibi söndüreceğim. Şimdilerde beyazperdede görmediğimiz sansürün televizyonlara sıçraması ve toplumun, aydınların bununla ilgilenmemesi kafamı kurcalamaktadır.”Televizyon sinema karşısında bir hiçtir” önermesini ”teğet geçen” bu anlayışa neden sessiz kalındığını bilmiyorum. Gecelikle yatağında yatan bir kadını, saniyelik öpüşme anlarını, ”Tosun Paşa” gibi ”tehlikeye sebebiyet veren” filmdeki hamam sahnelerini erotik bulup da çıkaran insanlar yukarıda bahsettiğim soruşturma içinde var olmayacak kimselerdir. İşte Baba Bizi Eversene’de de benzer bir durum söz konusu. Filmdeki bir erkek oyuncunun ”iç çamaşırı” ile yürümesi bazılarını rahatsız ediyor olacak ki kesiliyor. Evet, sansür yok! Bakın ”söndürdüm”

Baba Bizi Eversene lobi 3

Baba Bizi Eversene püfür püfür esen karakterlerle donatılmış bir film. Barış Manço’nun ilk filmi olması dışında döneme ilişkin ipuçları da veriyor. Hayli tuhaf bir jenerikle bizleri selamlayan film, bir fabrikaya sokuyor kamerayı. Büyük patron Hulusi Kentmen’i bekleyen ”avcı” iş adamlarına karşı kafa tutmaya namzet bir kahraman edasında Barış Manço. Barış Manço’nun filmdeki ismi Mahir. Film boyunca zikredilen bu isim bizi manasız bir tebessüme itiyor. Sanki bilerek konulmuş. Sanatçı perdeye yakışıyor. Uzun saçları, kendine özgü bıyığı ve mimikleriyle sevimlilik katıyor ilk dakikalarda. Üstelik alışık olmadığımız bir biçimde kendi sesiyle oynuyor. Epey bir süredir konuşulan ”şarkı söylüyor, ama filmlerde dublaj” sözünü de darma duman ediyor Barış Manço. Bildiğiniz üzere bu düşüncenin en güzel örneği (1970li yılları temel alırsak) Orhan Gencebay’dır. Gencebay’ın çoğunlukla seslendiren usta Abdurrahman Palay’dı (Orhan Gencebay’ın ilk filminde seslendirmesi Toron Karacoğlu tarafından yapılmıştı)

Filmin senaryosunu kaleme alan Ahmet Üstel, karmaşık bir şekilde tasarlamak istediği hikâyeyi -maalesef- yalın anlatabilmiş. Film ne yazık ki perdede zaaflarını bas bas bağırıyor. Ne de olsa kargaşa komedisi yapmak marifet ister. Rejisör Oksal Pekmezoğlu da ”memur” zihniyetiyle çektiği filmde oyuncuları serbest bırakıyor. Sakın bu ”serbest bırakma” mevzusunun Barış Manço ile ilintili olduğunu sanmayın, başta Hulusi Kentmen olmak üzere diğer oyuncular fazlasıyla hür. Filmde figüranlık yapan ve fabrika çalışanını oynayan oyuncunun göbek atma sahnesi hipotezimi destekleyen en güzel örnek. Oyuncular gibi seslendirme sanatçıları da fazlasıyla rahat. Jeyan Mahfi Ayral, Erhan Yazıcıoğlu, Rıza Tüzün ve Şener Şen’in başını çektiği seslendirme kadrosu -üzülerek söylüyorum- kontrol edilememiş. Bilhassa Sami Abi rolündeki Bilge Zobu’yu seslendiren Şener Şen sanırım kimse yokken dublaj yapmış. Nevin Akkaya ve Ayşin Atav’ı bu eleştirinin dışında tutuyoruz.

Baba Bizi Eversene lobi 2

Baba Bizi Eversene, kargaşa komedisinin merkezine Leman Bebeği yerleştiriyor. Hulusi Kentmen’in oğlunun pavyonda tanıştığı kadını hamile bırakmasıyla curcuna başlıyor. Kadının ”Çocuğuna babası bakar” demesi ile afallayan delikanlıya yardım elini ablası uzatıyor. Manço’nun sevgilisi rolündeki Meral Zeren bebeği koz olarak kullanmak istiyor. Böylece haşin babasını ikna edecek ve uzatmalı sevgilisi Manço ile evlenebilecek. Barış Manço ”şakadan” baba oluyor. Fakat zamanla işler çığrından çıkıyor.

Barış Manço’yu ”serbest bırakma” konusunda eleştirmediğimizi söylemiştik. Sanatçının filmdeki tüm oyuncularla inanılmaz bir uyum sağladığına dayandırıyoruz bu düşüncemizi. Hulusi Kentmen ile didişmeleri sizleri epey güldürecek. Hulusi Kentmen’i frenleyebilen bir oyun veriyor. Pek çok filmde hemen hemen aynı rolü oynayan Hulusi Kentmen’e biri dur diyebilmiş (Her şeye rağmen günah çıkaralım ve Hulusi Kentmen’i sevdiğimizi haykıralım, huzur içinde uyu). Keza sevgilisi Meral Zeren ile karşılıklı sahnelerinde -şarkıların yardımıyla- harikulade bir performans sergiliyor Manço. Söz açılmışken dillendirelim, filmde ”Nazar Eyle”, ”Ben Bilirim”, ”2023”, ”Azıcık da Bana Ver”, ”Dere Boyu Kavaklar”, ”Gamzedeyim Deva Bulmam” gibi birbirinden kaliteli Barış Manço eserlerini dinliyoruz. Kulağımızın pası siliniyor. Filmin ilk dakikalarında Kurtalan Ekspres de eşlik ediyor sanatçıya. Ayrıca filmin belki de en keyifli sahnesinde üstad ”Gamzedeyim Deva Bulmam” şarkısını meyhanede söylüyor. Bu şarkının söylendiği sahne Youtube’da fenomen olmuştur. Sahneyi izleyip de ”alkole yönelmeyecek” olan seyircileri şimdiden kutluyorum.

İşte karşınızda ”hatamla sev beni” diyen eşsiz bir film. Tüm kusurlarına rağmen Barış Manço’nun oynadığı yegâne filme, lütfen öncelikle duygusal açıdan bakın. Sultanahmet’te bebekle bir başına oturma, komiserle yapılan hap sohbeti, Hulusi Kentmen’in yemeklere ağzının suyu aka aka bakması, bangır bangır çalan müzik eşliğinde yemek, anne ve çocukları arasında geçen -yanlış anlaşılmaya dayalı- cüretkâr söylem gibi orijinal sahneler sizi bekliyor. Üstelik finali, bir mizah dergisinin arka kapağı gibi… Yukarıdaki isimlere ek olarak, Diler Saraç, Serpil Nur, Ali Cağaloğlu, Sinan Ecer, Feridun Çölgeçen, Ekrem Dümer, Muammer Gözalan, Ahmet Kostarika, Hakkı Kıvanç, Mustafa Yavuz, Yaşar Şener, Reşit Çıldam, Niyazi Vanlı filmde irili ufaklı roller üstleniyor. ”Televizyonda en az bir kez izlenen filmler” listesine rahatlıkla girebilen bu filmi ”sakin ve büyümüş” kafayla tekrar izlemenizi öneriyorum.

NOT: 4 milyon kişinin izlediği bir filmden dizi estetiğinin hüküm sürdüğü filmler yapmak beni son derece rahatsız ediyor. Bu filmleri ”koşulsuz” izleyen ve onlar için ”tasdik” butonuna basan seyircilere 1960’lı, 1970’li, 1980’li yılları hatırlatmalı. Hatırlatma sürecine başlayabileceğimiz filmlerden biri de ”Baba Bizi Eversene”. Son olarak ”Yoksul” filminde Yaman Okay tarafından haşlanan Kemâl Sunal’ın ”Biliyorum Liberalizm var” cümlesini bu küçük paragrafa sıkıştırıyor ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Baba Bizi Eversene lobi 4

Baba Bizi Eversene lobi 5

Baba Bizi Eversene lobi 6

Baba Bizi Eversene lobi 7

Baba Bizi Eversene lobi 8

Baba Bizi Eversene lobi 1

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

2 Comments Leave a Reply

  1. Birkaç düzeltme: Barış Manço’nun tek filmidir bu. Bir de bebek Erol’dan değil başka adamdır. :)

  2. Mustafa Bey katkınız için teşekkürler ama ben de yukarıda Barış Manço’nun oynadığı tek film olarak belirtmişim :) Bebeğin babası başka biri ama sürprizi bozmamak için yazmamıştım. Olay örgüsünde “sanılanlara” vurgu yapmıştım. Teeşkkürler

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The Smashing Machine (2002)

The Smashing Machine, MMA'in ve "insan"ın doğasını gözler önüne seren,
blank

The Nanny (1965)

Korku filmlerinin beslendiği konular o kadar fazladır ki ne kadar